15 dakika erken vuruldun, gazi değilsin!

Gaziler, şehitler... Bir ülkeyi, bir devleti ayakta tutan en temel değerlerdir. En beğenmediğimiz ülkeler bile, şehitlerinin ailelerine en özel alakayı ve ilgiyi gösterir, gazilerini kahramanlaştırır.

Türkiye'deki durum ise bambaşka bir boyutta. Gazi olmak için bile sizden evrak ve rapor isteniyor!

Ülkeleri için, meslekleri için şehit olanlara, gazi olanlara öyle ciddi bir bürokrasi uygulanıyor ki akıllara durgunluk verecek cinsten...

Yüzlerce, hatta binlerce mağdurdan söz ediyoruz...

Örneğin askerdeyken vuruldunuz, ağır yaralandınız, 11 ay boyunca yoğun bakımda tedavi gördünüz, ayağa kalkmakta bile zorluk çekiyorsunuz. 12 aylık zaman aşımı olduğundan dolayı son 1 ay içerisinde tüm evraklarınızı ve raporlarınızı SGK'ya teslim etmezseniz "gazi" sayılmıyorsunuz. SGK sizi "zaman aşımına" sokuyor. Hiçbir hakkınız olmuyor!

Oysa vurulduğu gün ilgili kurumdan, SGK'dan gelip tüm işlemleri başlatan, aileyle ilgilenen devlet personeli olduğunu sanırdık. Meğerse öyle birileri yokmuş!

Hâlâ uğraştığı davalardan dolayı ismini şimdilik vermek istemeyen bir gazimizin anlattıkları "Bu kadar da olmaz" dedirtiyor, ama oluyormuş...

***

Tarihler 31 Mayıs 2013'ü gösterdiğinde, üniformasını giymiş, göreve gitmek için evinin önüne inmişti. Kendisini alacak olan polis arkadaşlarını aradığında "En geç yarım saate oradayız, sen otur bekle" cevabını alınca, evlerinin hemen altındaki lokantada beklemeye başladı.

15 dakika sonra bir daha aradığında "Gelmek üzereyiz, 2 dakikaya alacağız seni" cevabını aldı. Ancak polis arkadaşları gelemeden, lokantaya kar maskeli 2 saldırgan yaklaştı. Ellerinde silahlar vardı.

Polislik refleksiyle hemen müdahale etmek için yerinden fırladı. Ardı ardına silahlar patladı.

Sağ kolundan, sağ bacağından ve karnından pompalı tüfek mermisiyle vurulmuştu.

Uzun bir süre tedavi gördü. Kalıcı sağlık sorunlarıyla karşılaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) kendisini "vazife malulü", bildiğimiz anlamıyla "gazi" saydı.

Taşıdığı kalıcı hasarlara rağmen geri planda çalışabilecek durumdaydı. Bu yüzden Emniyet'e geri hizmette çalışma ve mesleğine devam etme talebini de iletti. Zaten yasalar kendisine böyle bir hak tanıyordu.

Ancak durum sadece EGM ile çözülmüyordu. SGK'nın da onay vermesi gerekiyordu. Emniyetin kendi personeline "gazi" demesine rağmen SGK "mesai saati dışında vurulduğunuz için, vazife malulü sayılmazsınız" cevabı verdi.

1995'ten beri mesleğine gönülden bağlı polis memuru, gece-gündüz demeden, fazla mesaisini düşünmeden devletine hizmet etmişti.

Ancak devleti ona diyordu ki "Vuruldun, tamam ama, erken vurulmuşsun, eğer 15 dakika daha geç vurulsaydın mesai saatin başlayacaktı, biz de seni gazi sayacaktık"...

SGK'nın cevabı sonrası ikinci kez yıkılmıştı. Hem hayatını adadığı mesleğini yapamayacaktı, hem de uğruna gazi olduğu devleti ona "mesain başlamadan vuruldun" diyordu.

Konuyu araştırınca kendisi gibi yüzlerce, hatta binlerce mağdur olduğunu gördü. Bu mağdurlar haklarını arayabilmek için dernek bile kurmuşlardı.

Lokantada vurulan polis memuru 3 yıldır davalarla uğraşıyor. EGM'nin verdiği gazilik raporuna rağmen SGK kendisini "vazife malulü" saymıyor. EGM bu duruma 2 defa itiraz etmesine rağmen SGK yine kabul etmiyor.

Kısacası SGK ne gaziye ne de bağlı olduğu kurumu Emniyet Teşkilatı'na güveniyor, kendi dediğini uyguluyor!

Gazi polis memurunun söyledikleri ise birçok cümleden daha çok şey anlatıyor.

"İnsanın zoruna gidiyor. SGK'nın bu şekilde davranmasını kendime yediremiyorum. 15 Temmuz akşamı darbeye karşı 22.30'da Kahramanmaraş'ta Valiliğin önündeki meydana çıktım. Eğer o gece vurulsaydım, yaralansaydım, şehit olsaydım bana mesai saatini mi soracaklardı?"

Gazimizin durumunda olan en az 10 bin asker ve polisin varlığından söz ediliyor.

Uzun lafın kısası, 62 Peşmergeyi hiçbir prosedür tanımadan Türkiye'ye getirip özel odalarda tedavi altına alanlar, söz konusu gazilerimiz olunca bin dereden su getiriyor!

Bu durumu kabul edebilmek, sindirebilmek mümkün değil! Acil çözüm bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları