17/25 Aralık yine birilerinin başını ağrıtıyor

17/25 Aralık yine birilerinin başını ağrıtıyor

17/25 Aralık 2013 gelişmelerinde adı sık geçen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar''ın yeni çıkışı çok konuşulacak.

E. Bayraktar, 2014''te söylediklerini teyit etmiştir. Bu sözler, hangi ülkede olursa olsun, iktidarı indirir. Tekrar okuyalım:

"Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A''dan Z''ye kadar doğrudur. Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. Reis, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı." (...) Ne yaptıysam Erdoğan''ın emriyle yaptım."

Bu açıklamaların bir önemi de diğer üç bakanın ve dönemin başbakanının oğluyla yaptığı konuşmanın da doğruluğu şüphesini ortadan kaldırmasıdır.

"Benim dosyamda hırsızlık yok." derken, "Diğer bakanların dosyalarında hırsızlık var." demeye getirmediğini söyleyebilir miyiz? Zaten bu ifadesini "Reis, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı." sözüyle teyit ediyor.

2014''te açık konuşmuş, o zaman başbakan olan R. T. Erdoğan için de "Ben istifa ettiriliyorsam, Başbakan''ın da istifa etmesi gerekir, ne yaptıysam onun nezaretinde yaptım." mealinde konuştuğunu yazdık. Hemen herkes bu sözlerin altını çiziyor.

Bütün bilgiler, belgeler doğru diyeceksin... Üstelik bunlar görüntüler telefon konuşmaları kayıtları... Sonra inkâr edeceksin.

Nasıl dönüş yaparsa yapsın, anlattıklarını herkes sözle olsun, baş kekerek olsun tasdikliyor. (Kekmek: Evet anlamına başını eğmek. Korku dünyası... Şu zamanda açık konuşmak büyük cesaret.)

E. Bayraktar şaşırtıyor, diyeceğim ama şaşırtmıyor. Bilerek lafını değiştiriyor. 

E. Bayraktar''ın, Reis''ine çok "kinlendiği" belli. Mesele kapandı demeyeceğim, hazır örtülmüşken, tekrar açmasının altında, kırılan gururunun içinde tortu bırakması.

Hıncı, rüşvet aldığı sık dile getirilenin, darbe teşebbüsünde baş rol oynayan generallerden birinin kardeşi büyükelçi yapılırken, acaba kendisine bir şey "düşmemesi" midir? Sanmıyorum. Gururu öne çıkıyordur.

Nedense E. Bayraktar''a içimde bir güven var. Planlı hareket ediyor. Yüz adım ileri gidip birden bir adım geri atması, "Söyleyeceğimi söyledim, bir adım geri atmamın kıymet-i harbiyesi yok. Yazdıklarıma inanın." demek istiyor.

Asıl Cemil Çiçek''e kulak verilmelidir. Başta ne dediyse sonunda onu söylüyor:

"Bu dosyalar Yüce Divan''a gitmeliydi. Gitseydi ve bir karar çıksaydı, bugün bunlar konuşulmazdı. Yüce Divan''da müspet ya da menfi bir karar çıkacaktı ve daha sağlıklı sonuçlanacaktı." (Barış Pehlivan, "Cemil Çiçek: Yüce Divan''a gitmeliydi", Cumhuriyet, 31 Ağustos 2021)

Böyle gitmez... Ortada belgeler dururken, hiçbir şey olmamış gibi davranılamaz.

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), E. Bayraktar''ın açıklamaları hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Silah kullanmadıktan sonra herkes fikrini söylemelidir. Komünistler çok ataklar.  

Geçmişte karşı karşıyaydık. Vuruştuk. Ama biz haklıydık. Çünkü, yanı başımızda toz kondurmadıkları "Sovyetler" vardı. Kapı aralansa, Afganistan''a girdikleri gibi, içeri gireceklerdi. İçeri sokacak olanlar da içimizdeki yoldaşlarıydı. Bunlar bilinsin.

Şimdi geçti. Memleket hepimizin. Bir bütün içinde olmak, etnikçilik tuzağına düşmemek kaydıyla hep beraber doğruların peşinde koşalım.

Savcılık HKP''nin şikâyetini dikkate alacak mı? Takip edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları