Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

2. Cenevre'nin ana gündemi Garantiler ve Güvenlik!

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı 17 Mayıs liderler görüşmesi sonrasında yaptığı yazılı açıklamada, faşist Rum lider Anastasiadis'in toplantıda tekrarladığı ve Cenevre'ye gidildiğinde Güvenlik ve Garantiler konularının diğer başlıklardan koparılarak kendi içerisinde müzakere edilip sonuçlandırılmasını talep ettiğini ifade ederek, bu talebin 11 Şubat 2014 Liderler Ortak Açıklaması'na aykırı olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, beklentilerinin, Rum tarafının mutabık kalınmış zemin ve anlayışlar çerçevesinde ve ön şartları bir kenara bırakarak, süreci başarıya götürecek adımlara hazır olduğunu göstermesi ve Kıbrıs konferansının ara talep edilmeden kapsamlı bir çözümle sonuçlandırılması olduğunu kaydetti.

***

Liderlerin karşılıklı birbirlerini suçlayan açıklamaları sonrasında BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide geçtiğimiz hafta içerisinde Atina ve Ankara'da bazı temaslarda bulundu; Eide'nin Türk ve Yunan Dışişleri Bakanlarını ayrı ayrı ziyaret etmesinin ardından BM Genel Sekreteri Guterres tıkanan süreci canlandırmak adına iki lideri 4 Haziran'da New York'a davet etti.

New York'taki bu toplantı sonunda bir kez daha Eoka'cı Anastasiadis'in dediği oldu ve Güvenlik ve Garantiler konusunun "ana gündem" maddesi ile Cenevre'de 2. konferansın toplanmasına karar verildi.

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Anastasiadis'in illa da Garantiler/Güvenlik konusunu ana gündem maddesi olarak görüşmeye razı olması kabul edilir bir durum değildir. Anastasiadis oyun üstüne oyun oynamaktadır. Türk tarafı da bu oyuna safça razı gelmekte; elindeki kozları birer birer yitirmektedir. Hatırlanacağı üzere 1. Cenevre Konferansı öncesinde, üzerinde uzlaşıldığı üzere taraflar bütün konularda anlaşacak ve bilahare harita teatisinin ardından da 5'li Konferansa geçilecekti. Harita paylaşıldı; 5'li Konferans toplandı ancak ne var ki birçok konuda, özellikle de Türk tarafının ortak eşitliği için önemli olan dönüşümlü başkanlık ve alınacak kararlarda Türk tarafının etkin rol alması hususunda hiçbir anlaşma sağlanmadığı ortaya çıktı. Rum salam siyaseti çerçevesinde dilim dilim istediğini koparmayı hedeflemektedir. Allah'tan 'tüm konularda anlaşmadan hiçbir konuda anlaşılmış sayılmayacağı' kuralı vardır. Gelin görün ki yapılan zincirleme hatalar neticesinde Türk tarafının stratejisi ve pazarlık gücü deşifre edilmiş, adeta çökmüş ve elimiz oldukça zayıflamıştır. Garantiler ve Güvenlik konusunda tarafların bugüne kadar yapmış oldukları açıklamalar neticesinde anlaşmanın veya bir yakınlaşmanın olması mümkün değildir. En az bir tarafın mevcut tutumundan geri adım atmaması halinde çözüm zordur. Türk tarafı olarak Kıbrıs Türklerinin yakın zamanda yaşadıkları Rum-Yunan terörü/vahşeti Türkiye'nin garantisini zaruri kılmaktadır.

 KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı defalarca Türk askerinin adadaki varlığının ve Türkiye'nin Garantör olmayacağı bir anlaşmanın Kıbrıs Türk halkı tarafından onaylanmayacağına dikkat çekerek bu konudaki tavrını ortaya koymuştur. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1. Cenevre Konferansı'nın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yaptığı açıklamada "Şimdi burada da tabii Kuzey Kıbrıs yoğun bir çalışmanın içinde ve bir samimiyet ortaya koyuyor ama Güney Kıbrıs ve garantör ülke olarak Yunanistan, hâlâ bunlar farklı beklentiler içerisindeler. Mesela garantiler, güvenlik... Biz bunları kendilerine açık ve net söyledik. Bir defa garantiler noktasında, güvenlik noktasında Türkiye'nin olmadığı bir garantörlüğü asla beklemeyin. Biz ilanihaye oradayız" diyerek net tavır ortaya koymuştur.

Rum-Yunan ikilisi anlaşma istemediği için, ikide birde Türk tarafının kabul etmeyeceğini bile bile garantörlük meselesini ortaya atmaktadır. Türk tarafı olarak 1960 Anlaşmaları ile teminat altına alınan ve birçoğu 1963 yılından beri Rumlar tarafından gasp edilmiş haklarımızdan vazgeçmemiz mümkün değildir. Dahası 1974 Yunan darbesi sonrasında ortaya çıkan yeni durumu dikkate almadan Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasının mümkün olmayacağının, 1974'te adaya gelen Türk askerinin varlığının herhangi bir şekilde pazarlık edilemeyeceğinin artık anlaşılmış olması gerekmektedir. Garantiler konusu güvenlik yanında Kıbrıs Türkünün adadaki varlığının, statüsünün, Türkiye'nin adanın bütünü üzerindeki haklarının da teminat altına alındığı önemli/hayati bir dayanağımızdır. Meseleyi sadece güvenlik ve Türk askerinin adadaki varlığı olarak görmek oldukça yanlıştır.

***

2. Cenevre Konferansı artık bitmek tükenmek bitmeyen müzakere sürecinin sonu olmalıdır. Rum tarafının ve özellikle de Anastasiadis'in 2018'de Rum tarafında yapılacak Başkanlık seçimine konsantre olduğu bu arada da samimiyetsiz ve gayriciddi bir şekilde müzakereleri yürüttüğü ortadadır. Kıbrıs sorununu çözme konusunda kararlılığından ve samimiyetinden kuşku duymadığım Cumhurbaşkanı Akıncı artık gerçekleri, Rum ile anlaşma olamayacağını anlamalı ve KKTC'nin uluslararası toplumda hak ettiği yeri alabilmesi için çalışmaların önünü açmalıdır. KKTC'nin tanınması dışında gerçekçi bir yol yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları