Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

27 Mayıs'ın hatırlattıkları...

"Tarihteki olayları o günkü koşullarda değerlendirmek lazım" gerçeğini dinleyen yok, "Herkes her şeyi biliyor". 27 Mayıs 1960'ın üzerinden 60 yıl geçti. Kendi adıma ben doğmadan olmuş "İhtilal..." Oysa bugün "Devrim mi?", "Darbe mi?" tartışması halen devam ediyor. Kimsenin yaşamadığı Yassıada da trilyonlar harcanıp "Demokrasi Müzesi" yapılmış. AKP ve MHP Genel Başkanları açılışta konuşup "Milli irade ve demokrasi"den dem vurdular. Gazete ve televizyonlarda 27 Mayıs ile 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuzu aynı kefeye kondu. DP iktidarında Anayasanın askıya alındığından, parti diktasından bahsedilmedi. 27 Mayıs'tan sonra yeni anayasanın kazanımlarının bu gün bile bulunmadığını hatırlatamadılar. 27 Mayıs'tan önce çocuğunu Menderes'e kurban etmeye kalkışan vatandaşın idamları alkışladığı gerçeği ile yüzleşemedi... 27 Mayıs'ın "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" olarak yıllarca kutlanıp, Kenan Evren'ce yasaklanma sebepleri de soruşturulmadı!..

Gündem yüklü her birine 3-5 satır yorum yapmaya kalkışsak makale değil kitap olur.

***

27 Mayıs 1980'in üzerinden de 40 yıl geçti. O günü unutamam. Cumhuriyet tarihinin en başarılı bakanı Gün Sazak evinin önünde karısı ve çocuklarının gözleri önünde şehit edildi. 12 Eylül'den 4.5 ay önce. 12 Eylül günü bıçak gibi kesilen terör olaylarının ülkenin eski başbakanı, bakanlarını binlerce idealist gençlerinin katledilmesinin siyasal, sosyolojik, tarihi sebepleri de henüz tam anlamı ile ortaya konmuş değil. İktidar ve küçük ortağı, Gün Sazak'ın Cumhuriyet'e bıraktığı derin izin anlamına dair bir şeyler söyleyemedi. Kabri başında onu anma yerine Yassıada'da açılış tercih edildi.

***

27 Mayıs'ın üzerinden 60 yıl geçmiş. 60 yıl önce yapılan Anayasa'nın 100 yıl gerisindeyiz. İktidar ve küçük ortağı TBMM'de anayasayı askıya alacak girişimin peşinde. Lafa gelince "Milli İrade" ama halkın seçtiği ve kısa sürede hizmetleri ile benimsediği Belediye Başkanlarını görevden almanın yollarını arıyor. Neymiş efendim TBMM'nin başkanını milletvekilleri seçiyormuş. Belediye Başkanını da belediye meclis üyeleri seçecekmiş. İşte "Gerçek darbe" budur! Hem de "Faşist darbe!" Ve tam da aynı anda "Erken seçim" tartışmaları alevlendi. Seçim yasalarında değişikliklere hazırlanıyor iktidar. Tam da Turgut Özal taktiği. Sözde milletvekili transferleri yasaklanacakmış. Oysa borsayı kuran onlar... Geçişleri sağlayanlar ta kendileri... Yeni kurulan partilerin seçime girmelerini engelleyeceklermiş. Bir nevi halk ile seçmen ile inatlaşıyorlar. Hırs aklın önüne geçince sonucuna katlanmak lazım İstanbul'da 13 bin farkı hazmedemeyenler 800 binden fazla farkın inatlaşmanın sonucu olduğunu bilmez mi? Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı inerken tahribata devam... AKP Genel Başkanına yine doğrular söylenmiyor. "Yanıldık, kandırıldık. Allah'ım ve milletim affetsin" sözünü bir kere daha sarf etme lüksü olabilir mi?

***

Darbelerden, darbe girişimlerinden beslenenlerin iktidara geliş yolunu halen sisleri dağılmayan 28 Şubat sağlamıştır. 28 Şubat'ı kimileri "Post-modern darbe" olarak nitelendiriyor. Tıpkı "12 Eylül'ü yargılama tiyatrosu" gibi. Sözde 28 Şubat'ı yargıladılar. Müebbet hapis cezaları havada uçuştu. Ne hikmetse mahkeme tutuklama kararı çıkarmadan İslamcı ideolojinin gazını alıp işi zamana yaymayı tercih etti. Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'da onlardan biriydi ve geçtiğimiz gün 88 yaşında vefat etti. Karadayı, siyasiler önünde rükuya varır gibi eğilmedi. Askeri sorumluluğunu yerine getirdi. Astlarına böcek muamelesi de yapmadı. Son dönemin "gerçek asker"lerinden biriydi. Allah rahmet eylesin. İsmail Hakkı Karadayı'nın cenazesinden bile "Mağduriyet" çıkarmaya kalkışan zavallıları tarihin kara sayfalarına havale ediyoruz.

***

Corona belası üzerine bir çok teori var. Dünya nimetlerini bu nüfus ile paylaşmayı kabul etmeyen küresel sermayenin planlarını uzun uzun tartışmak yerine yaşadığımız ihmalleri sıcağı sıcağına hatırlatalım. Bayram günü İstanbul'dan acı haber geldi. Prof. Dr. Salih Cenap Çevil'in Covid 19 dan hayatını kaybettiği bildirildi. Bir gün sonra salgın anında "sağlık malzemesi feryadı"nın mesajları yayınlandı. Mensubiyeti ile onur duyduğum "Kuleli grupları"ndan mesaj yağdı. 1980 Kuleli mezunu, GATA'yı bitirip yıllarca Genel Cerrah olarak görev yaptığı hatırlatılınca bir yıl önce kaybettiğimiz Prof. Dr. Ertuğrul Özal geldi aklıma. Ertuğrul ağabey de kalp-damar uzmanıydı beyin kanaması yüzünden bir yıl yoğun bakımda kalıp sonra da göçüp gitti. Ertuğrul ve Cenap Kuleli'den ağabeylerimizdi. İsteseler özel hastahanelerde trilyonca para kazanırlardı. Ama önce insanlığı ve hekimliği tercih ettiler. Cenap ağabey, corona ile mücadele ederken evine, çocuklarına aylarca gitmedi. Salih Cenap Çevil'in şahsında tüm sağlık çalışanlarını yürekten selamlıyorum.

Sevgili Soner Yalçın dün Sözcü'de "Devrimci kimdir?" diye sorarken "Normal"liği kabul etmeyen, sorgulayan vs diyerek "Devrimci kimlik" üzerine analizini paylaşmış. Bir katkı da bulunmak durumundayım. Devrimci aynı zamanda adı yurtsever-vatansever gibi ayrım yapmadan "Milliyetçi" olan kişidir. Devrimcilik ve milliyetçilik her şeyden önce "Adam olmaktır!.."

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları