​​​​​​​"3 bin çocuk kaçırıldı" mı?..

Bitmeyen "kepenk" kapatma olayları, "intifada" provaları ve nihayetinde "hendek" çatışmaları... Terörün 40 yıla varan kaosunda yaşanan manzaralardan bir kaçıydı bunlar...

Ve ne tuhaf ki, bir yandan sınır ötesi, diğer yandan yurt içinde PKK'ya yönelik mücadele sürerken, Diyarbakır'da ikinci kez annelerin protestoları gündemin başköşesine oturdu...

Çocukları "PKK tarafından kaçırıldı"ğı öne sürülen annelerin HDP Diyarbakır il binası önünde haftalardır süren direnişi büyüyecek gibi...

Eylemci annelerin sayısı artarken, HDP örgütü olay büyümesin diye düşünmüş olmalı ki, il binasının kepengini kapatırken, partililerle kadınlar arasındaki gerginlikle ilgili videolar sosyal medyada yankı buluyor...

Bir yandan "çocuğumu verin" diye bağıran kadınlar, diğer yandan da HDP yöneticilerine, "çocuklar ya dağda ya da toprağın altında!.. Diyarbakır'da genç kalmadı!.. Yeter artık"  diye isyan eden analar...

Bu manzaralar aslında hiç de yeni değil... Herkesin bildiği, ancak susmak zorunda kaldığı bir keşmekeş patlayıverdi...

Çünkü PKK'ya yönelik operasyonların yoğunlaştığı her dönemde, dağa gidenlerin sayısından azalma yaşanınca, örgütün "çocuk kaçırdı"ğına ilişkin haberler de ardı ardına medyaya yansımıştı...

Peki, daha önce bu konuda acaba neler olmuştu?..

Diyarbakır, analar, kaos!..

Daha önce de bu köşede rakamlarla dikkat çekmiş ve şunları yazmıştık;

"Suriye'nin Bekaa Vadisi'nde 250 ile 400 arasında olduğu varsayılan PKK'lıların 'bir avuç şaki' diye tanımlandığı yıllar çok geride kaldı...

PKK son 35 yılda gönüllü ya da 'zoraki' katılımlarla yalnızca Türkiye içinde değil; Irak, İran, Suriye ve bazı Avrupa ülkelerinde de 'askeri yapılanma'sını arttırarak, özellikle 1990-2000 arasındaki yıllarda, aynı anda 20 bin militanı bünyesinde tutmaya devam etmişti...

PKK 'şiddeti dayatarak kazanım elde etme' stratejisiyle, siyasi alanda ne kadar büyüdüyse, aynı anda çok büyük kayıplar da yaşadı...

Hele de Öcalan'ın yakalanması ve bazı örgüt yöneticilerinin çatışmalarda ya da 'örgüt içi yargılama'larda ölmesinin ardından...

PKK'nın eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984 yılından bu yana 40 bin civarında kayıp verdiği tahmin ediliyor...

Şaşırtıcı olan ise örgütün; 'açılım' çabalarının sona erdiği 2015'ten bu yana yaşadığı kaybın 10 bini aştığına dikkat çekiliyor...

Yaralı yakalanan ve örgütten kaçarak güvenlik güçlerine sığınan terörist sayısının da 5 binin üzerinde olduğu öne sürülüyor...

PKK'nın legal siyasi kanadının kuşatılmasının ardından Kandil Dağı'na katılımlarda büyük düşüş yaşanırken, Irak sınırı ve 'küçük Kandil' diye tanımlanan Lice bölgesinde son 3 yılda yoğunlaştırılan operasyonlar örgütün lojistiğinin yanısıra, kırsaldan aldığı desteği yitirmesini de sağladı...

Devlet yetkililerinin açıklamalarına bakılırsa, PKK'ya gönüllü katılımlarda ciddi oranda düşüş yaşanıyor...

'Açılım' planının ardından uygulamaya konulan 'hendek' stratejisi özellikle Güneydoğu'nun kent merkezlerinde örgütün 'milis' yapılanmasını güçlendirse de, son 3 yıldaki operasyonların bu yapıyı da önemli oranda enterne ettiğine dikkat çekiliyor...

İşte bu yüzden de Yenişafak gazetesinde geçen yıl yayımlanan bir haberde 'PKK, Afrin ve çevresinde 900 çocuğu kaçırdı' denilmişti..."

Peki; bu saptamaların üzerinden bir yıl geçmişken, örgütün çocuk kaçırmak konusunda sürekli gündeme geldiği Türkiye'de yaşananlara ne demeli?..

Örgütün küçük militanları!..

İçişleri Bakanlığı'na göre, PKK çocuk kaçırma eylemlerine 2010 yılından itibaren hız verdi... Gazetelere yansıyan "PKK çocuk kaçırdı" haberleri o kadar sıradanlaşmıştı ki, kimse bu konunun üzerine gitmeye kalkışmadı!..

Örneğin, 23 Nisan 2014'te, yani "çocuk bayramı"nda Diyarbakır'da kaçırılan 15 çocuktan biri de M.S.B'ydi... Medyaya bu konudaki ilk oturma eylemi de işte bu olaydan sonra yansımıştı...

Çiftçilik yapan Erol Böçkün ile eşi Aysel Böçkün, Lice ilçesindeki karakol yapımını protesto eylemine götürülen 15 yaşındaki çocuklarının kaçırılmasını "protesto için" 28 Nisan 2014'te başlattıkları oturma eyleminden sonuç alamadılar...

7 Eylül 2014 gecesi Muş'un Bulanık ilçesine bağlı Çataklı Köyü'ne gelen PKK'lılar ise 10 çocuğu "bize asker lazım" diyerek silah zoru ile dağa kaçırdılar...

Anadolu Ajansı'nın 20 Eylül 2015'te servis ettiği bir habere göre de, 2013 yılı içinde 13-17 yaşlarındaki 140 çocukla ilgili "PKK tarafından kaçırıldı" başvuruları yapıldı.

Ajansa göre, 2014 yılında 12- 17 yaş arası 983 çocuk için benzer başvurular oldu... 2015'te kaçırılanların sayısı ise 929 olarak duyuruldu...

Devletin ajansı bir başka haberinde, 2013-2015 yılları arasında toplam 2 bin 52 çocuğun terör örgütü tarafından kaçırıldığını yazdı... Habere göre, sözkonusu tarihlerde 419 çocuk PKK'dan kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu...

Çocukların kaçı yaşıyor?..

PKK saflarına zorla götürülen çocuklarla ilgili en dehşet verici açıklamayı da 2015 yılının Haziran ayı başlarında, bir ulusal televizyon kanalına konuşan dönemin Urfa Valisi İzzettin Küçük yapmıştı... Demişti ki vali;

"Son altı ayda bölgede kaçırılan çocuk sayısı 3 bin... Sadece Suruç ilçesinde 400 çocuk kaçırıldı!.. Bize gelen istihbaratlar, 'PKK her evden bir çocuk dağa çıkarmak istiyor' şeklinde... Ayrıca Urfa'da pek çok muhtar Kobani'ye kaçırıldı... Biz bunları diğer makamlara bildirdik."

Peki kaçırılan çocuklarla ilgili kamuoyuna neler yansıyor?..

Aralık 2016'da örgütten kaçarak Hakkari'deki ailesine sığınan 13 yaşındaki kız çocuğu K.Y, 3 ay boyunca yaşadıklarını şöyle anlatmıştı;

"Bakkala giderken evimin önünden kaçırarak bir araca bindirdiler. Araçtaki silahı görünce korktum, bağırdım çağırdım, inmeme izin vermediler, ağzımı bağladılar. Ağlıyordum, çok korkuyordum. Beni Hakurk kampına götürdüler. Eğitim vardı, bana silah almamı söylediler almadım çünkü korkuyordum, yer altında çok zorlanıyordum..."

Evet; Diyarbakır'da, HDP il binası önünde dağa kaçırılan çocuklar için eylem yapan annelerin dramı sadece yavrularından kopan ailelerin çaresizliğini anlatmıyor, PKK'nın içine düştüğü darboğaza da dikkat çekiyor...

Ve asıl soru şu; başta Urfa valisinin dikkat çektikleri olmak üzere, dağa kaçırıldığı öne sürülen binlerce zavallı çocuğun kaçı yaşıyor acaba?.. İnsan hakları savunucuları bunu da araştırmalı!..

Yazarın Diğer Yazıları