4 büyüklerin transfer çılgınlığı
Bizim 4 büyüklerin, yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor futbol takımlarının yönetiliş tarzına şaşmamak mümkün değil.
Çoğu çaptan düşmüş ya da sakat oyuncuları takımlarına getirmek için milyarlar harcıyorlar.
Son 10 yılda transfere 3 milyar 533 milyon Euro ödemiş 4 büyükler.
Sadece 2023-2024 sezonu için yaptıkları transferler için ödedikleri para 480 milyon Euro.
...
Peki, bu kadar harcamaya karşın uzun yıllardır Avrupa düzeyinde kazanılmış bir başarı var mı?
Yok!
Her şey yerel şov için.
...
Evet, futbol günümüzde büyük bir endüstri haline geldi, futbolseverleri stadyuma ve ekran başına çekebilmek için ünlü oyunculara ihtiyaç duyulabilir.
Ama Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkede takımların neredeyse tamamına yakınının yabancı oyunculardan kurulması aklı da, mantığı da, ekonomik gerçekleri de zorlayan bir boyuta ulaştı.
...
Bir kamu kuruluşunda birkaç bin liralık yanlış harcama tespit edilse buna neden olan memur hakkında soruşturma başlatılır, dava açılır. Bu memur suçlu bulunması halinde memuriyetten çıkarıldığı gibi hapis cezasına da çarptırılır.
Oysa bazı futbol kulüpleri ülkenin milyarlarca Eurosunu keyfi biçimde harcamasına karşın sorumlular hiçbir müeyyide ile karşı karşıya kalmıyor.
“Dev transfer” diye tanıtılıp getirilen birçok oyuncunun yıllarca yedek kulübesinde oturtulup parasını tıkır tıkır almasının izahı var mıdır?
...
4 büyük kulüp, birkaç zengin işadamının egolarını tatmin etmeleri, iş ilişkilerini daha kolay yürütmeleri için mi, yoksa sporun gelişmesi, gençlerin sağlıklı bireyler olarak yetişmesine katkıda bulunulması için mi kurulmuştur?
Bu soruya doğru bir yanıt bulunmalıdır.
...
Şu aşamada yapılması gerekenleri sıralamakta yarar var.
Bir:
Devletin, kulüp yöneticilerine ciddi sınırlamalar getirmesi, bu yöneticilerin kulübü sürekli borçlandırarak onu kendisine esir etme politikasına son vermesi gerekir. Başkanlık süresi en fazla 3 yıl olmalıdır.
İki:
Kulüplerin hesapları uzman kuruluşlar tarafından düzenli biçimde denetlenmelidir.
Üç:
Futbolda yabancı transferi sınırlandırılmalıdır. Bir takımda bırakınız şimdiki gibi 15-16’yı, 3’ten fazla yabancı oyuncu bulunmasına izin verilmemelidir.
Dört:
Her takıma, altyapısından yetişme en az 5 oyuncuyu kadrosunda bulundurma zorunluluğu getirilmelidir.
Beş:
Futbol kulüplerinin gelirlerinin bir bölümü yeni spor tesisleri ve okulları açılması için kesilmelidir.
...
Bizim spor medyası da görevini doğru düzgün yapmıyor ne yazık ki.
4 büyüklerin mütevazı Anadolu takımlarını yenmesini olağanüstü zaferler gibi gösterip “Aslan yine parçaladı”, “Fener güneş gibi parladı”, “Kartal’ın büyük avı”, “Fırtına tozu dumana kattı” gibi başlıklarla duyurmayı pek seviyor, futbolun gerçek sorunlarına kayıtsız kalıyorlar.
...
Seyirciler ise ayrı bir âlem!
Futbolda dönen tüm paranın finans kaynağı olmalarına karşın olan bitene “seyirci” kalıyorlar, asli görevlerinin rakip futbolculara ve teknik adamlara küfretmek, onlara su şişesi ve çakmak fırlatmak, “Ölmeye ölmeye geldik, şampiyon olmaya geldik” diye bağırmak olduğunu sanıyorlar.
...
Son bir not:
4 büyükler bugünkü gibi yönetilir, aşırı borçlanmayla ayakta durmaya çalışırsa önümüzdeki yıllarda taraftarlarına büyük hayal kırıklıkları yaşatabilir.
2009-2010 sezonunun Süper Lig Şampiyonu Bursaspor’un bugün üçüncü ligde mücadele ettiğini, İzmir’in efsane takımı Göztepe’nin amatör kümeye kadar düştükten uzun yıllar sonra zar zor yeniden Süper Lig’e döndüğünü unutmasınlar.