"4 Parça Kürdistan" için sıra İran'da!

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, Ortadoğu’nun yeniden biçimlendirilmesi sürecinde sıra şimdi de İran’a geldi.

Geçtiğimiz hafta başlayan ve İsrail’in, İran’ın nükleer ve balistik füze tesisleriyle askerî karargâhlarını hedef aldığı saldırılar, sınırlı bir operasyon değil; uzun süredir planlanan bir savaşın parçası.

İsrail Genelkurmay Başkanı, “İran’a giden yol açıldı. Planlanan harekât doğrultusunda, İsrail Hava Kuvvetleri uçakları Tahran’daki hedefleri vurmaya başlayacak.” açıklamasını yaptı.

Son gelişmelerle birlikte, İran-İsrail soğuk savaşı artık Ortadoğu ile sınırlı kalmaksızın bölgesel-küresel bir savaşa dönüşebilir.

Savaş yayılacak olursa tüm bölge ülkeleri gibi Türkiye de ciddi surette etkilenecek. ABD ve İsrail’in ortak amacı, İran’ı yıkmak ve parçalamak.

Hiç kuşkusuz, İsrail-İran savaşının en ağır sonuçlarını yaşayacak ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Ne zaman ve nasıl sonuçlanacağını bilemediğimiz İran-İsrail savaşını, ABD’nin BOP planından ayrı düşünmek doğru olmaz.

ABD ve İsrail, BOP planının bir parçası ve PKK’nın da asıl amacı olan “4 Parçada Kürdistan”ı bir araya getirmek amacıyla, Irak ve Suriye’den sonra şimdi de İran Kürdistanı’nın bağımsızlığa kavuşturulmasına çalışıyor.

Geçtiğimiz aylarda, PKK’nın “Rojhilat” adını verdiği, İran Kürdistanı’nda faaliyet gösteren kolu PJAK, terörist başı Öcalan’ın tartışmalı silah bırakma çağrısını kabul etmeyerek, “Biz PJAK olarak ne silah bırakıyoruz ne de kendimizi feshediyoruz.” açıklamasını yapmıştı.

İran PKK’sı PJAK, İsrail-İran arasında başlayan savaşı “Rojava özgürlüğü tarzında bir kurtuluş” müjdesi olarak değerlendirerek büyük bir sevinç ve umutla karşıladı.

Daha önce Irak ve Suriye’de gerçekleştirilen senaryonun kendileri için tekrarını bir kurtuluş yolu olarak gören terör örgütü, açıkça İsrail’in yanında yer alıyor. PJAK, İsrail’in vekil gücü olarak İran’da uzun zamandır faaliyet gösteren bir terör örgütü olup İran’ın yumuşak karnı durumunda.

İsrail-İran savaşı sürecinde, İran içerisinde PJAK’ın terör faaliyetlerini artırması hiç şaşırtıcı olmayacak; süreçte tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gibi yine PKK’ya – bu kez de PJAK adı altında – alan açılacak!

Türkiye, süreç içerisinde tıpkı daha önce Suriye ve Irak’ta olduğu gibi yine ciddi bir göç dalgası ile karşı karşıya kalacak.

Savaşın seyrine göre, İran’ın özellikle İsfahan, Tebriz, Tahran başta olmak üzere kuzeybatı bölgeleri çevresinden milyonlarca insan kısa sürede Türkiye’ye sığınabilecek. Göç hareketinin ilk bir ayında 500 bin ila 1,5 milyon kişinin Van, Ağrı, Hakkâri kapılarından Türkiye’ye giriş yapması oldukça olası.

ABD’nin de savaşta açıkça taraf olması hâlinde, İran’da meydana gelecek yıkım ve sonrasındaki kaos ortamından kaçanların sayısı çok kısa zamanda 5 milyona kadar ulaşabilecek.

Savaşın seyrine göre, İran’da büyük sivil kayıplar, milyonlarca mülteci akını ve İran nükleer tesislerine yapılan saldırı sonrası ortaya çıkan radyasyon sızıntısının yayılması, Birleşmiş Milletler’in “İnsani Müdahale” kararı almasıyla veya ABD-NATO destekli “koalisyon” kararı ile İran’ın kuzeybatısı ve batısında, sınır hattı boyunca 20-50 km derinliğinde bir askerî kontrollü insani bölge oluşturulabilir. Olası tampon bölge, yine Irak ve Suriye’de olduğu gibi daha sonra PKK’ya bırakılabilir. Bu yüzden PJAK’ın, İsrail-İran savaşını sevinçle karşılaması oldukça anlaşılır.

Bu arada, Türkiye’ye sığınacak; aralarında Fars, Lur, Mazani, Beluç gibi farklı kökenli toplulukların da yer aldığı 5 milyonu aşkın sığınmacı ile zaten Suriyeli sığınmacılarla bozulmuş demografik yapımız daha da bozulabilir.

Bu ise Türkiye’de kültürel ve etnik gerilimleri artırarak öngörülemeyecek tepkilere ve siyasî gerginliklere yol açabilir; toplumsal çatışmaları ve huzursuzlukları şiddetlendirebilir.

İran-İsrail savaşı sonrası ortaya çıkacak olan yeni sığınmacı dalgasının beraberinde getireceği sosyal gerilimin ardından baş gösterebilecek olası çatışmalarla sıranın, 4 parçalı Kürdistan için son adım olan “Türkiye Kürdistanı”na geleceğinde kuşku yok!

Bunun da en somut kanıtlarından biri, BOP planı için bugün ortaya çıkan İran-İsrail savaşından çok önce, bebek katili Öcalan’a güya tecrit koşulları altında bulundurulduğu İmralı’dan, 29 Nisan 2020’de verdirilen talimat.

Terörist başı Abdullah Öcalan, Şanlıurfa Adliyesi’nde başsavcının odasında telefonla görüştürüldüğü kardeşi üzerinden verdiği talimatla açıkça şunları söylemişti:

“Kürtler arasındaki birliğin yolunun Rojhilat, Rojava, Başûr ve Bakur’dan geçer. Kürtlerin 4 parçada da örgütlenmesinin büyütülmesi; örgütlenip güç olunması durumunda çözüm de gelişecektir.”

Tüm bu açık gerçeklere rağmen, Cumhur İttifakı ise terörist başı Öcalan üzerinden PKK ve tüm bağlı yapılarına güya “silahlarını teslim ettirme” hayaliyle ve Erdoğan’a yeniden cumhurbaşkanlığı yolunu açacak bir ortak anayasanın peşinde olup bitenleri seyretmekle yetiniyor.

Yazarın Diğer Yazıları