96. yılda büyük CHP...

Cumhuriyeti var eden, "muasır medeniyet" hedefine doğru yürüyen ve "aydınlanma"nın başarıya ulaşması için mücadeleyle görevli bir parti var karşımızda...

CHP "96 yıl"dır işte bu yüzden hedefte... Özellikle 1960 sonrası tarikat- siyaset ilişkisinin kıskacına alınan CHP, ne yazık ki "karşı devrimciler"in saldırılarıyla çökertilmek istenirken köklü bir çınar gibi sarsılmadan ayakta durmaya çalıştı...

Peki; CHP nasıl kuruldu?.. İşte bağnazların, "kinci cumhuriyetçiler"in ruhunu ve tarihini anlayamadığı bir partinin Atatürk'le başlayan muhteşem öyküsü;

Kurtuluş Savaşı yıllarında "Milli Mücadele"yi yürütmek, tüm toplumsal kesimlerle ulusal birliği sağlamak amacıyla "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" örgütlenmişti...

İşte; 4 -11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nde kurulan o cemiyet CHP'yi de yarattı...

Çünkü Atatürk, Kurtuluş Savaşı henüz bitmeden, ülkenin geri kalmışlığını ve çöküş tehlikesini ortadan kaldırmak, çağdaş bir toplum yaratmak amacıyla "devrim"ler yapmayı planlıyordu... Bu amaçlara ulaşmak ise ancak gücünü "halk"tan alan bir siyasal parti ile mümkün olabilirdi...

Atatürk'ün siyasi mirası...

Atatürk; Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin tarihsel mirasına sahip çıkan "Halk Fırkası"yla ilgili ilk açıklamayı 6 Aralık 1922 tarihinde yapmıştı... Büyük Önder,  parti kurma düşüncesini şu sözlerle ifade etmişti:

"... Milletin her sınıf halkından, hatta İslam dünyasının en uzak köşelerinden bana ebedi olarak iftihar duyacağım şekilde gösterilen teveccüh ve itimada layık olabilmek için en mütevazı bir millet ferdi sıfatıyla; hayatımın sonuna kadar, vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle, barıştan sonra Halkçılık esası üzerine dayanan ve Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim..."

Atatürk'ün bu konuşmayı yaptığı tarihlerde Kurtuluş Savaşı yeni sona ermiş, Mudanya Ateşkes Antlaşması yeni imzalamış, Saltanat yeni kaldırılmış ve Lozan barış görüşmeleri henüz başlamıştı...

Aynı zamanda Meclis'te gruplaşmalar çoğalmış ve siyasal partilere gereksinim duyulmaya başlanmıştı...

6 Aralık 1922'de basına yaptığı açıklamada, yeni bir döneme girildiğini belirten Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi, izleyen dönemdeki çağdaşlaşma sürecinde de milletin yardımını ve aydınların katkısını istemişti...

Atatürk bu konuşmanın hemen sonrasında yurt gezisine çıkmış, yaptığı bir konuşmada Halk Fırkası'nın temel felsefelerinden birini oluşturacak şu konuşmayı yapmıştı:

"... Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir... Onun için de Halk Fırkası bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır..."

"6 ok"un yaşamsal işareti...

Atatürk, 8 Nisan 1923'de, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı sıfatıyla, bir bildiri yayınladı... Dokuz maddeden oluştuğu için "9 ilke" olarak da anılan bu metin, aynı zamanda bir "seçim bildirgesi"ydi…

Üstelik bu bildirge, kurulacak parti için de bir program hazırlığı niteliğini taşımaktaydı...

Daha sonra Atatürk ve partiyi destekleyen milletvekilleri, tüzük hazırlıklarına başladı... Hazırlanan tüzükte, "Halkçılık", "Cumhuriyetçilik" ve "Milliyetçilik" temel ilkeler olarak benimsendi; "Ulusal Egemenlik", "Devrim" ve "Hukukun Üstünlüğü" kavramlarına da yer verildi...

Bu gelişmelerden sonra "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti", "Halk Fırkası"na dönüştürüldü ve Atatürk, 9 Eylül 1923'te İçişleri Bakanlığı'na başvurarak, "Halk Fırkası"nın kuruluşunu bildirdi...

Nitekim tüm yurttaki cemiyet şubeleri tabelalarını indirerek Halk Fırkası tabelasını astı... Partinin adı, 1924 yılında "Cumhuriyet Halk Fırkası", 1935 yılında da "Cumhuriyet Halk Partisi" olarak değiştirildi...

1935 yılında ise "Devletçilik" ve "Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek, partinin ilkeleri altıya çıkarıldı, "6 ok" CHP'nin amblemi oldu...

Kılıçdaroğlu'nun asıl hedefi...

Peki; kuruluşundan itibaren neler yaptı CHP?.. Kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk'ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, hilafete son veren partidir CHP...

Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye'yi biçimlendiren CHP, ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine öncülük etti...

İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde de öncü misyonunu sürdüren CHP, 1950'li yıllarda "muhalefet"in kurumsallaşmasına da önayak oldu...

CHP; 1960'lı yıllarda Türkiye'nin yaşadığı modernleşme sürecinin yansımaları olarak ortaya çıkan göç, kentleşme, sanayileşme gibi dinamikler kapsamında, "ortanın solu"nda konumlandı...

1970'li yıllarda ideolojisini "demokratik sol" kavramıyla tanımlayan CHP, önerdiği sosyal reformlarla "düzen değişikliği"ni de hedefledi... Bu süreçte CHP, "devlet partisinden" "halkın partisine", düzen partisinden" "değişimin partisine" dönüştü...

Evet; bugün "9 Eylül", yani CHP'nin kuruluşunun 96. yıldönümü...

Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde, 31 Mart ve 23 Haziran seçimleriyle AKP'yi sarsan CHP'nin önündeki tek hedef "iktidar" olmalıdır...

İşte bu yüzden Atatürk, 6 Ok, devrimcilik, "adalet", özgürlükler ve Aydınlanma'yı savunan bir CHP Türkiye için yaşamsaldır... Kılıçdaroğlu "iktidar" için bu çizgide yürümeye devam etmelidir...

CHP'nin kuruluşunu ve güzel İzmir'in düşman işgalinden "kurtuluş günü"nü yürekten kutlarken, Atatürk ve mücadele arkadaşlarını saygıyla anıyorum...

 

Yazarın Diğer Yazıları