ABD düzeninin sonu mu?

George W. Bush döneminin sonu mu?    Evet, sonu. 
11 Eylül operasyonu ile kendine dünyayı, özellikle de Asya ve Ortadoğu’yu işgal görevi veren ABD’nin Gürcistan olaylarıyla frenine Rusya tarafından basılmıştır.
Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün eskisi gibi olmayacağını söyleyen Rus yetkililer, stratejik olarak Kafkasya’daki varlığını açık ve net bir biçimde ortaya koymuştur.
Böylece?
Böylece Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve tüm Kafkasya halklarıyla, Ortadoğu ortaya çıkan yeni duruma göre yeniden şekillenecektir.
Bu sebepledir ki başta Azerbaycan olmak üzere Türkiye’nin acil durum çalışması yaparak yeni duruma göre davranması gerekmektedir. Bunun için de etkili bir dış politikanın ortaya konulması kaçınılmazdır.
“İki kutuplu dünya yeniden nüksetti mi?” şeklindeki soruya; “hayır” cevabını veren uzmanların aksine ben “evet” cevabını veriyorum.
İki kutupluluk tam ortayla çıkmamıştır ama fitili ateşlenmiştir.
Üstelik bu durum yeni de değildir.
“Şanghay Beşlisi” olarak adlandırılan oluşum, Rusya-Çin arasındaki ortak siyasal paydayı oluştururken hiç şüphesiz, temel kaygının nedeni ABD idi. ABD, eski Sovyet nüfuz alanını çok zorladığı gibi “pembe devrimler” yoluyla epey de mesafe kat etmişti. Durdurulmadığında neler olacağı ise belli idi.
Gürcistan’da yaşananlar, salt Rusya’nın varlığını ve kararlılığını ortaya koymuyor. Aynı zamanda ABD ilerleyişi karşısında politik siyasetin silaha başvurabileceğini de gösteriyor.
Demek ki, sorunların çözümünde diplomasi yetersiz kalırsa, silah kullanılarak durum tarafların lehine döndürülebilecek.
Başka?
Enerji politikaları yeni duruma göre şekil almaya başlayacak.
Özellikle Türkiye açısından stratejik bir öneme sahip olan Bakü-Ceyhan boru hattının geleceğiyle, bundan sonraki gelişmeler, Gürcistan savaşının ortaya çıkaracağı yeni duruma göre biçimlenecek.
İşte başlangıç budur.
Başta ABD olmak üzere Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan için çok daha özel bir durum ortaya çıkmıştır. Ermenistan, Gürcü toprakları içinde ırktaşları ile bütünleşme içine girerken, Rusya sayesinde zor kullanarak ele geçirdiği Karabağ’ı büsbütün yutabilir. Azerbaycan, enerji politikalarını da, Ermenistan’la olan ilişkilerini de zora sokabilir. Türkiye, ABD yanlısı olmanın dezavantajını en üst düzeyde yaşayarak, derin krizlere girebilir.
Gördünüz mü küçük bir ülkenin bölgede yarattığı krizin sonuçlarını.
Nitekim dikkat ediyor musunuz? Rusya birdenbire başta AB olmak üzere ABD’nin de hedefi haline gelse bile belirleyici aktör durumuna geldi. Bu durum beraberinde Rusya’yı sadece sorunun tarafı ve/veya merkezi durumuna getirmedi, aynı zamanda dünya siyasetinin odağı haline getirdi.
Peki, bunun anlamı nedir?
Bunun anlamı, bundan sonra dünyanın kimi merkezlerinde sorunları çözmek için devreye başka aktörler de girebilir ve ABD sorun çözmek isterse taraf bile olamayabilir.
Bu belirlemeden sonra şöyle bir sorunun tam sırasıdır: Bundan sonra yeryüzünün hâkim politik gücü halen daha ABD midir?
Kesinlikle değildir!
Gürcistan savaşı dikkate alındığında görülebileceği gibi ABD, Rusya ile ciddi temas sıkıntısı bile yaşamaktadır.
Artık şahin Amerika eskisi gibi olamayacaktır.
Türkiye?
Türkiye de değişmek zorundadır.
Nitekim AKP yandaş gazeteleri bu değişimin haberini övgüyle vermeye başladılar bile.
“Anında Kafkas ittifakı”.
Doğru bir seçim mi?
Bunu gerçekleştiği söylenen ittifakın boyutlarıyla bu ittifakın neresinde olduğumuz belirleyecektir.
Takipteyiz.

Yazarın Diğer Yazıları