ABD'nin tehditlerine misilleme İncirlik mi?

Gerçi, işin bu merhaleye kadar gelmesinde sadece Pentagon'un parmağı bulunmuyorsa da, ABD'nin kabul edilemez tehditlerine karşılık "İncirlik Üssü"nü kapatma uyarısının yapılmasının günlerine gelinmiş havası yayılıyor.

Gerçekten de, ABD'nin "çizmeyi aşan" son F-35 mektubu sanki bir savaş ültimatomunun sinyallerini veriyor.

Tabii ki, ABD Savunma Bakanlığı Avrupa ve NATO'dan sorumlu Müsteşar Yardımcısı Andrew Winternitz Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alımının F-35 açısından "kabul edilemez riskler" taşıdığını iddia ediyor;

"Çünkü radar sistemleri Rus ordusuna beşinci nesil en üst kalite uçağımız F-35 hakkında hassas bilgileri sağlayabilir. Ankara'nın bu alımı yapmamasını umduklarını" açıklaması yeni bir "tehdit" niteliğini barındırıyor.

Winternitz, "Bize göre bu konudaki kaygılarımızı azaltacak bir önlem yok" şeklinde konuşması ve Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele adı verilen yaptırım yasasını hatırlatması, "ciddi" bir tehditi çağrıştırıyor.

Bir yandan, ard arda gelen tehdit demeçleri, mektupları diğer yandan Suriye ve Irak'ın Kuzeyinde ABD'nin girişmek için hazırlıklarda bulunduğu askeri hareketlilik, Türkiye için büyük bir önem taşıyor.

Kaldı ki, ABD'nin terörist bazı örgütlerle açık ve örtülü ilişkileri kuşkular doğuruyor.

Bu arada, Kıbrıs açıklarında kuvvet bulundurmak, gaz arama eylemleri de Türkiye'ye karşı düzenleniyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye'nin ABD'nin kötü niyeti projelerine engel olması en azından önlemler alması icap ediyor.

Bu önlemler arasında, İncirlik Üssü'nün gündeme getirilmesi daha doğrusu ABD'ye kapatılması  en önemli stratejik ağırlığı kapsıyor.

Aslında, İncirlik Üssü'nün kapatılması dengeleri alt üst edecek ve Türkiye'ye de zararı dokunabilecek bir önlem de sayılıyor.

İlk defa, ABD 'ye 5 Temmuz 1975'te kapatılan İncirlik Üssü'nün ilgi çekici gelişmelere neden olduğu unutulmuş gibi görünüyor.

Oysa, açıldığı günden beri Türk siyasi tarihinin her döneminde tartışma konusu olan İncirlik  sık sık kapatılması gündeme gelirken, özellikle 1960'larda yükselen sol hareketlerin anti-Amerikan söylemlerine ilham kaynağı oluyordu.

70'lerdeki ambargo krizi ve Amerika'yla kopan ilişkiler Türkiye'yi İncirlik konusunda radikal kararlar almaya mecbur bırakıyordu.

1975 yılına gelindiğinde Amerika'yla ilişkileri gerilen Türkiye'nin, kendisine uygulanan silah ambargosuna karşı, İncirlik'i ABD kullanımına kapatması iki ülke arasındaki ipleri iyice geriyordu.

Diğer 21 Amerikan üssünün kapatılmasına kadar giden ilişkilerin kopuş hikâyesiyse Kıbrıs'la başlıyordu.

Görülüyor ki, İncirlik Üssü'nün kapatılması, beraberinde çok ağır yüklerde getirebiliyor.

En azından, silah  dahil olmak üzere ambargolar hatıra geliyor.

Zaten, ekonomisi güç durumda bulunan iç ve dış politikası "zikzaklar" çizen Türkiye'nin, çok haklı olmasına rağmen İncirlik Üssü'nü kapatmak kararında zorlanacağı da ortaya çıkıyor.

Öte yandan, Türkiye S-400 füzelerinin alımıyla baş başa kalırken Rusya'nın ilerde takınacağı tutumun da "dengeli" olup olmayacağı şimdiden kaygılar yaratıyor.

Üstelik gün geçtikçe sertleşen ABD- İran ilişkilerinin de Türkiye'ye "olumsuz" yansımaları bekleniyor.

Çok kritik bir seçim geçirme takviminde olan Türkiye'nin, daha doğrusu iktidarın kendine daha çeki düzen vermesi ve ciddi adımlar atması beklentisi hüküm sürüyor.

Sonuç olarak; İncirlik Üssü'nün kapatılıp - kapatılmama stratejisi  bütün Türkiye'yi kaplarken, iktidarı derin derin düşündürüyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları