Açık büyüyor, mali disiplin zorlaşıyor…

Enflasyon düşüyor, ekonomimiz uçuyor derken , ilk üç ayın verileri geldi nihayet. Bırakın uçmayı kaçmayı, yerimizde duracak kadar bile olumlu bir hava yansımamış verilerimize. Varsa yoksa TÜİK enflasyonu, baskılanan döviz. Çocuklarımız 25/30 sene sonra yüzümüze tükürseler haklı olacaklar, onların geleceğini resmen faiz lobisine teslim ediyoruz.

2025 yılının ilk üç ayına ilişkin merkezi yönetim bütçe verileri, Türkiye ekonomisinin kamu maliyesi açısından oldukça zorlu bir sürece girdiğini ortaya koymaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre, Ocak-Mart döneminde merkezi yönetim bütçesi 710,8 milyar TL açık vermiştir. Bu açık, yıl geneli için öngörülen 1,93 trilyon TL’lik bütçe açığının %36,8’ine denk gelmektedir ve yılın geri kalanında kamu maliyesinde ciddi bir disiplin sağlanmadığı takdirde hedeflerin aşılabileceği yönünde güçlü sinyaller vermektedir.

Genel Bütçe Görünümü

Ocak-Mart 2025 döneminde bütçe giderleri toplamda 3 trilyon 117,6 milyar TL olurken, bütçe gelirleri ise 2 trilyon 406,8 milyar TL seviyesinde kalmıştır. Bu tablo, gelirlerin artmasına rağmen, giderlerin çok daha hızlı bir ivmeyle büyüdüğünü ve bu nedenle bütçe dengesinin bozulduğunu göstermektedir.

Faiz dışı harcamalar, toplam giderlerin büyük bir bölümünü oluşturmuş ve 2 trilyon 653,6 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu kapsamda faiz dışı açık 246,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bütçedeki faiz dışı açığın bu denli yüksek seyretmesi, yapısal harcama sorunlarının sürdüğünü göstermektedir. Özellikle personel giderleri, sosyal güvenlik transferleri ve kamu-özel işbirliği projelerine yönelik ödemeler bu artışta etkili olmuştur.

Aylık Gelişmeler

Mart ayında ise bütçe açığı 261,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu ayda bütçe gelirleri 766,3 milyar TL olurken, giderler 1 trilyon 27,7 milyar TL’ye ulaşmıştır. Mart ayında bütçe gelirlerinde geçen yılın aynı ayına göre %58,4’lük artış gözlemlenirken, bütçe giderleri %48,3 artış göstermiştir. Bu oranlar, gelir performansının görece olumlu olduğunu göstermekle birlikte, harcamalardaki kontrolsüz artış nedeniyle açığın önlenemediğini ortaya koymaktadır.

Vergi Gelirleri Performansı

Ocak-Mart döneminde vergi gelirleri 2 trilyon 22,7 milyar TL olarak kaydedilmiştir. Vergi gelirlerindeki artış oranları ise ekonomi üzerindeki yükün daha çok tüketim ve dolaylı vergiler üzerinden devam ettiğini göstermektedir.

Gelir Vergisi, geçen yılın aynı dönemine göre %94,7 oranında artarak ciddi bir sıçrama göstermiştir. Bu artış, ücretliler üzerindeki vergi baskısının arttığını, gelir dilimi ayarlamalarının yetersiz kaldığını ve enflasyonun vergi matrahlarını şişirdiğini göstermektedir.

Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi (KDV) %58,5 artarken, bu da iç tüketimin hala güçlü seyrettiğini veya enflasyon etkisiyle fiyatların yükselmesi nedeniyle vergi tahsilatının nominal olarak arttığını göstermektedir.

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ise %39 artış göstermiştir. Bu artış, akaryakıt, otomotiv ve tütün gibi kalemlerdeki fiyat artışlarına ve tüketimin yüksek kalmasına bağlanabilir.

Buna karşılık, Kurumlar Vergisi gelirleri %16,1 oranında düşmüştür. Bu durum, şirket kârlarında azalma, vergi istisnaları ya da matrah kayıpları gibi faktörlere bağlanabilir ve kurumsal sektörün mali açıdan zor bir dönemden geçtiğine işaret edebilir.

Bütçe Açığı ve Mali Disiplin

2025 yılının ilk üç ayında oluşan 710,8 milyar TL’lik bütçe açığı, yıl sonu hedeflerinin şimdiden üçte birinden fazlasına ulaşmış olması nedeniyle alarm vericidir. Enflasyonun yüksek seyretmesi, kamu harcamalarını artırıcı baskılar yaratmakta; seçim sonrası dönemde sosyal transferler, ücret artışları ve yatırımlar bütçe üzerinde baskı oluşturmaktadır.

Faiz dışı harcamaların yüksekliği, mali disiplinin yalnızca faiz ödemeleriyle sınırlı olmadığını, kamunun genel harcama eğilimlerinin de kontrol altına alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Özellikle cari harcamaların yeniden gözden geçirilmesi ve vergi reformları ile gelir tabanının genişletilmesi bu noktada önem kazanmaktadır.

Sonuç ve Beklentiler

2025 yılının ilk çeyreğinde ortaya çıkan bütçe performansı, yılın geri kalanında kamu maliyesi açısından ciddi riskler taşıdığını göstermektedir. Hedeflenen bütçe açığının aşılmaması için kamu harcamalarının daha etkin yönetilmesi, vergi gelirlerinin artırılmasında ise adaletli ve sürdürülebilir reformlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Mali disiplinin korunması, hem iç hem dış yatırımcı güveni açısından kritik öneme sahiptir. Aksi halde, bütçe açıklarının finansmanı için başvurulacak yöntemler —daha yüksek borçlanma, vergi artışları veya parasal genişleme— orta vadede enflasyonist baskıları ve ekonomik dengesizlikleri oluşturabilir.

Madem ekonomi bu kadar iyi o zaman bu rakamları araya kim karıştırdı onu sormak lazım.

Yazarın Diğer Yazıları