Açıklanamayanlarla 15 Temmuz...

15 Temmuz birçok başarı hikâyesi ile dolu ama bir o kadar da belirsizliklerle dolu. Örneğin dün İYİ Parti Genel başkan Yardımcısı Aytun Çıray'ın söylediği "meclis araştırma raporu henüz yazılmamış."

Düşünebiliyor musunuz?

Ülkenin hayatına kast denen bir olay oluyor, bunun araştırılması için TBMM bir araştırma grubu oluşturuyor ve kendisini bombalayan FETÖ ile ilgili aldığı görevi tamamlamıyor.

İlginç değil mi?

Yine ABD ile iş tutarak kendi ülkesinde gizli faaliyet gösteren bir terör örgütünün bürokrasi ve sivil ayağı neredeyse tümüyle hapse atılıyor ama her nedense siyasi ayak görmezden geliniyor.

Adama sormazlar mı?

"Bu nasıl vatanseverlik" diye.

Bir taraftan selâlar okunuyor, o günü anlatan belgeseller filmler yayınlanıyor, öte taraftan ihanetin bir bölümü görmezden geliniyor.

Size de ilginç gelmiyor mu?

Böylesine ciddi bir olay var, devlet-millet hayatı tehlikeden kurtarılmış, lakin ihanetin asıl bölümü ortada yok.

Başka?

İhanetin dini tarafını halkın anlayacağı dille açıklaması gereken kurumlardan beklenen ses çıkmıyor. Haliyle insan sormadan edemiyor: Gizli bir tarikat korumacılığı mı var?

Dini taraf neden önemli?

Şundan önemli.

En az Türkiye kadar bizzat dinin kendisine de ihanet var.

Adam yıllarca evliya olduğunu anlattı, kerametlerle insanları kandırdı.

Lakin bırak geleceği görmeyi, burnunun ucunu bile göremedi.

İslam tarihinde Hasan Sabbah'tan sonra en büyük "Allah ile aldatma" olayı budur. Ancak böylesine büyük sapkınlığı halka anlatacak, buradan din adına endişelenerek ders çıkaracak, insanları hidayete eriştirmek için samimi çabayla görev yapacak kurumlar ortada yok.   Tıpkı TBMM'nin komisyon kurup bir türlü raporu yazmaması gibi, ne Diyanet'ten, ne İlahiyat fakültelerinden topyekûn bir seferberlik görmedik.

Birkaç hutbe ve mevlit dışında herkesin duyabileceği en açık ses, gece saat bir sıralarında okunan salâ..

Hepsi bu.

Ha, bir de Diyanet'tin hazırladığı kısa bir rapor var. Ve onu da kim okuyor veya okudu haberimiz yok.

FETÖ ve benzerlerinin ortaya koyduğu dinde (İslam'da) saptırma, toplumun tüm kesimlerince örnekleriyle ve mantıksal izahıyla ortaya konulmalıdır.

Aynı şekilde siyasi hasar, tarihsel süreç ve dış güçlerle kurulan bağ ortaya konulmalıdır.

Neden konulmuyor?

Dini sapmaları yazamıyorlar.

Niçin yazamıyorlar söyleyeyim: Birincisi, mevcut cemaat ve tarikatlarla ilişkiler sürüyor. Eğer çarpıklığı ortaya koyarlarsa, din kazanır, lakin tarikat ve cemaatler toptan suçlanmış olur.

Nasıl?

Şöyle: Bir kısım müşrikler, Kâbe'deki putların aslında Allah/İlah olmadığını, sadece kendilerini tanrıya ulaştıracak bir aracı olduğunu söylemekteydiler. Allah da tüm insanlara: "Ben size şah damarınızdan daha yakınım"  diye bildirdi. Yani Allah, şeyhler, kutuplar, gavslar bir işe yaramaz "doğrudan bana yönelin" dedi... Resmi devlet kurumları bunun böyle olduğunu söylerse ne olur?

Tarikat ve cemaatler bizzat devlet eliyle din dışı ilan edilmiş olur.

İkincisi, cemaat ve tarikatlar, kitle kontrolü için hazır birer sürüdür.  Bu sürü, siyasi iktidara hizmet ettirilir. 

Üçüncüsü de, kurumlar tarikat ve cemaatlerle ele geçirilmiş olabilir. FETÖ'ye karşıdırlar ama kendi sürüsünün de adamıdırlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları