"Adalet"li tablo hiç hoşlarına gitmiyor

"Adalet"li tablo hiç hoşlarına gitmiyor

Hazırlayan: Timuçin MERT

Büyük yürüyüşün tamamlanmasına sadece bir gün kaldı. Kılıçdaroğlu, İstanbul sınırını büyük bir kalabalıkla aştı… Hem iktidarın, hem de Devlet Bahçeli ile tayfaları gibi yandaşların hiç hoşuna gitmeyen bir tablo bu…

Adalet arayışı, özgürlük, eşitlik, bağımsızlık onlar için hiç önemli değil. Güya "Milliyetçi" geçiniyorlar ama "Milliyetçiliği ayaklar altına alan" AKP'nin koltuk değneği oluyorlar!

Türkiye hapishaneleri 201 bin tutuklu ve hükümlü ile tıklım tıklım dolu! AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında bu rakam sadece 50 bin civarındaydı. O tarihte hapiste gazeteci yok gibiydi. Bugün ise hapse tıkılan 178 gazeteci ve yazarla dünya rekoru kırmış durumdayız! SÖZCÜ'nün iki elemanı Gökmen Ulu ve Mediha Olgun 43 gündür tutuklu olarak cezaevinde yatıyor. "Daha deliller toplanmadı" gerekçesiyle tahliye edilmiyorlar!

Delil yoksa neden içerideler?..

Rahmi Turan Sözcü

***

FETÖ diyeni tazminata mahkum eden hakime ödül verilmiş

--------

Elime bir mahkeme kararı geçti. Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16 Ekim 2015 tarihinde aldığı bir karar. Davalı Erzincan Detay isimli bir internet haber sitesinin sahibi Hüseyin Adalan. Davacı ise Fetullah Gülen.

İnternet sitesi sahibi Hüseyin Adalan çeşitli haber ve yazılarında Fetullah Gülen terör örgütü tanımını kullanmış. Fetullah Gülen de kişilik haklarının zedelendiğini belirterek 50 bin liralık tazminat davası açmış.

Mahkeme bu konuda Fetullah Gülen'i haklı bularak "Kişinin adı Fetullah Gülendir, hakkında terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla dava açılmış olsa bile FETÖ kelimesi kişilik haklarına saldırıdır" kararı vermiş.

Tabii dava tarihi ekim 2015. Yani cemaate FETÖ denmesinin resmileşmesinden 1 yıl öncesi. FETÖ tanımı pek çok yerde kullanılıyor ama Erzincan'daki mahkeme, bu konuda bir yargı kararı olmadığı için davalı Fetullah Gülen'i haklı buluyor. O karardan sonra mahkemenin hakimi terfi ettirilerek İstanbul'a atanıyor. Bu işte bir gariplik yok mu?

Can Ataklı Korkusuz

***

Bil ki senin için de yürüyor

--------

Kumpas davalarının alıp yürüdüğü günlerdeydi. Bunların tartışıldığı bir televizyon programında çocukluk yaşlarından tanıdığım bir gazeteci ile birbirlerine karşıt olan görüşlerimizi dile getiriyorduk. Verilen arada da çay içerek tartışmayı sürdürüyorduk.

- Hukuksuzluk dediğin hususlar usul, tali konular, esas olan vesayet tasfiye ediliyor, bunlara takılıp kalmamak gerek, diyordu muhatabım.

Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, adil yargı, demokrasi gibi kavramları anlatmak için nafile uğraşıyordum.

Ünlü gazeteci, adaletsiz yargının zulmünü, daha çocukken ailesinin başına gelenlerle yaşamış biri olmasına karşın, Nuh diyor peygamber demiyordu. Kumpas davalarındaki rezaletleri desteklemek ve savunmakla yetinmiyor, yayınlarıyla, ilişki kurduğu kişilerin sağladıkları sahte belgeler ve ihbarlarla zulmün değirmenine su taşıyordu.

Yanında, özgürlükçü olduğunu söyleyen ve onunla aynı telden çalan bir avukat vardı. Hukukçu olmasına karşın, adil yargının önemini ve herkes için gerekliliğini ona da anlatamadım.

Derdimi anlayan gerçekten hukuk adamı sıfatına layık bir savcıydı. Benimle birlikte hukukun üstünlüğünü savunuyordu.

***

Tartışmanın bir yerinde, dayanamadım, avukata dönüp öfkemi dillendirdim:

- Askeri dönemlerde savcılardan çok çekmiş bir kişi olarak bir gün bir savunma avukatına karşı, bir savcıya sığınmak zorunda kalacağımı hiç düşünemezdim. Çok yazık!

Sonra gazeteci arkadaşa, her zaman dünyanın her yerinde, doğruluğu olaylarla kanıtlanmış ilk bakışta pek banal görünen bir gerçeği anımsattım:

- Adil yargı her zaman herkese gereklidir, belki bir gün sana da gerekir, umarım bunu anladığında çok geç olmaz!

Yüzündeki ifadeden, ünlü gazetecinin kös dinlediğini, bir gün adaletin kendisi için de gerekli olabileceğine hiç ihtimal vermediğini görüyordum.

O, bugün demir parmaklıklar ardında, adalet diye haykırışını duyurmaya çabalayanlar arasında.

(...)

"Adalet Kemal"e şu sırada çok kızan var, olmadık şekilde çatıyorlar.

Bilmiyorlar ki, Kılıçdaroğlu o uzun yolda onlar adına da yürüyor.

Çünkü günün birinde adalet herkese olduğu gibi, onlara da lazım olacak...

Ali Sirmen Cumhuriyet

***

İşadamına da lazım

---------

İş adamı bir tanıdığım anlatıyor. Kurumlara güvenlik işi yapıyorlar. Yasa gereği bu şirketin başında polis ya da asker olması gerekiyor. Emekli bir astsubayı istihdam ediyorlar. Adamcağız önce Ergenekon kumpasıyla uğraşıyor. Yakasını oradan kurtarıyor, bu kez FETÖ'cü suçlaması yiyor. Bu daha vahim, çünkü anında şirketin sözleşmesi iptal edilip teminatına el konuluyor! Yüzünü bile görmedikleri yönetici yüzünden neye uğradıklarını şaşırıp mahkemeye müracat ederlerken başka bir kurumdaki güvenlik işleri de iptal edilip o teminatları da yakılıyor. Bir milyara yakın zarar! Onun için de dava açıyorlar.

Sıkı durun. Hakimlerden biri talebi kabul edip durum netleşene kadar teminatı yeddi emine alıyor, diğer hakim ise reddedip el koyuyor! Bu nasıl adalet? Yasaya uygun olsun diye imza yetkisini kullandıkları ve muhtemelen de suçsuz olan bir yönetici yüzünden bir şirkete bu kadar mı haksızlık yapılır? Bu işler bu kadar kolay mı? O ihaleler bu kadar kolay mı kazanılıyor, o şirketler kolay mı çalışıyor, o şirket çalışanlarına da yazık olmuyor mu?

Yazgülü Aldoğan Posta