Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Afganistan bataklığı...

Afganistan bataklığı...

Yazının başlığı 25 Mart 2008 tarihli. Aynı başlıkla bu sütunda yayınlamışım...

Neredeyse 20 gündür okuyucularımdan ayrı düştüğüm halde sebep ve sonuçlarını bir Allah''ın kulu sormadı... "Yorgun yürek yazıları"nı arayanlar elbette var. Sayıları az da olsa varlıkları ile bana güç veren dostlarımı saygı ile selamlıyorum. Ömrüm boyunca "Ben demiştim, şu tarihte yazmıştım" tanımlarından uzak durdum. Lakin; hatırlatmak için değerli okuyucularımı o günlere götürmek istiyorum...

"Okyanus ötesinden gelen ünlü(!) konuğun çantasında neler olduğuna dair kehanetler üzerine neredeyse iddiaya girenlere "sadece çamaşırları var" desem inanır mısınız. ABD''nin derin adamı Dick Cheney''nin babasının hayrına gelmediğinden, dahası Meryem Ana''yı ziyaret edip dini vazifesini yerine getirmeyeceğinden eminiz. Peki "Çeyni" Türkiye''yi Afganistan''a çekmeyi başarabilirse memleketimizde neler olabilir? Günlerdir tartışılan kapatma davası düşebilir mi? Bu sorunun cevaplarına gelmeden önce ünlü "Medeniyetler Çatışması" planına gelelim. Huntington''un öngörü diye yutturduğu Medeniyetler Çatışması planı iki İngiliz ajanı kuklaya bağlamıştı. Birincisi yanı başımızdaki Irak''ın başına bela olan Saddam Hüseyin diğeri de Usame Bin Ladin''di. İslam dünyasının -bu planı bilerek ya da bilmeyerek- oyuna gelmediğini görenler, bu defa "Sünni-Şii" çatışmasını sahneye koyacaklar. Ürdün, Suudi Arabistan gibi uydu ülkelerin dahil olacağı Sünni cephesini İran''a karşı fişekleyecek harekattan önce Türkiye''nin "Müslüman kanı dökülmesine rıza göstermeyiz" tavrının ortadan kaldırılması şartı var. Bunu da Afganistan bataklığına çekerek halletmeyi tasarlıyorlar.

Dilerseniz önce Afganistan üzerinde tarihten günümüze bir ufuk turu atıp "Ufuk çizgimizi" netleştirelim. "Üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk" olan İngiltere, Afganistan''a girme gafleti gösterdiği için sonuçta Britanya kıyılarına çekilmek zorunda kalmıştı. Dünyanın en büyük iki gücünden biri olan SSCB, gücünün zirvesindeyken Afganistan bataklığına saplandığı için dağılma süreci hızlandı ve Sovyetler kağıttan kuleler gibi yıkıldı. Günümüzdeki küresel jandarma ABD de Afgan bataklığına girdi. Ama asıl maksadı bölge hâkimiyetinden ziyade tamamen duygusaldı! Fakir ülke Afganistan, aslında dünya kara para cennetinin ta kendisiydi. Trilyon dolarlık uyuşturucu merkezindeki paraların ABD istihbaratının uluslararası operasyonlarının kaynağı olduğunu bilmeyen var mı? Dönelim Türk askerinin Afganistan''da muharip güç olarak görev alması meselesine. Bir taraftan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt "Hayır" derken, Dışişleri Bakanı Ali Babacan "Türk ordusunun Afganistan''da her türlü görev hazır olduğunu" vurgulayarak Çeyni''nin planına balıklama dalıyor. Peki Türk askeri niçin Afganistan''a çekilmek isteniyor. Başta ABD ve  İngiltere olmak üzere Afganistan''ı işgal eden çok uluslu güç, bu ülkenin üçte birini dahi kontrolünde tutamıyor. Oysa Türk ordusu son 25 yılda terörle mücadelede dünya ordularına parmak ısırtıyor. Bu ülkede de işini en iyi yapacağından eminler. Ama diplomaside bir tek hedef olmaz. Mehmetçik, Afganistan''da muhalif güç olarak görev alırsa, neokonlar bir taşla birden fazla kuş vurmuş olacaklar. Her şeyden önce Afganistan''la Türkiye arasında tarihi kültürel ilişkiler çok sağlamdır. Osmanlı Devleti döneminden tutun da İstiklal Harbi sırasında Atatürk''ün bu ülkeye gönderdiği ekipler ve Türk hinterlandına verdiği önemi hatırlatmaya gerek var mı? Afganistan''da bütün grupların -ki Taliban dahil- Türkiye sempatisini tüm dünya bilir. Muharip güç olarak görev yapması planlanan Mehmetçik bu ülkede ister istemez çatışmaya girecektir. Türkiye sevgisi yara alacağı gibi, Türk askerinin Müslüman kanı dökmeme prensibi çiğnenmiş olacaktır. Sonuçta planlanan Sünni ittifakı ile Şii çatışmasında "Nasıl olsa Afganistan''da Müslüman kanı akıttınız. İran''da da aksa ne olur" gerekçesiyle Türkiye neokonların asıl hedefi İran operasyonunun içine sokulmuş olmayacak mı? Yazının başında böylesi bir ihtimalde Anayasa Mahkemesi''nin açtığı kapatma davasının düşebileceğini belirtmiştim. Böylesi bir tabloda mümkün değil mi?"

13 yıl önce yazdıklarımız böyle iken bugün değişen bir şey yok.

***

Sınırlarımızın komşusu olmasa bile "hinterlandımızın" önemli ögesi Afganistan ile ilgili bir kaç hatırlatma yapmak zorundayım. "milletleşme süreci"ni tamamlayamayan Afganistan''da ısrarla "Yeşil Kuşak Projesi" adına "bir şeyler yapma" ihtiyacı üzerine Ergenekon Kumpası''nda tutuklanan "gerçek kahraman Kaşif Kozinoğlu" devreye sokularak, Özbekistan''da yara almış ilişkileri tamir etme görevi yerine "sahaya inip" Afganistan''daki Türkiye çıkarlarını organize ile görevlendirildi. Kozinoğlu''nun Silivri Cezaevi''nde "gizemli ölümü""namus borcumuz" olarak nitelendiren MİT henüz kumpası kuranları, O''nu cezaevine atanları, infaz edenleri ortaya çıkarabilmiş değil. Kozinoğlu aramızdan ayrılalı 10 yılı geçti. Afganistan konusunda "Liyakat" yerine "Sadakat"ı ön plana alan AKP iktidarı, Kozinoğlu''nun öneri ve teşhisleri yerine FETÖ''ye teslim olduğu için AKP değil, Türkiye kaybetti...

Kozinoğlu''nun olağanüstü projeleri vardı Afganistan''da... "Ulus-devlet şuuru"nu oluşturmak için çok uğraştı. TSK orada ciddi yatırım yaptı. Çok sevgili okul arkadaşım "Askerî okullar" konusunda görev aldı. Lakin "Savaş Baronları" aşılamadı. ABD''nin satın aldığı bir dönemin "sözde cihatçıları" zamanla "ABD''nin askeri" haline dönüşünce "Millî ordu" yerine "Lejyoner" bir başka deyim ile "Paralı asker" haline dönüştüler. Değerli sınıf arkadaşım Celal Aksoy''un, 2007-2008 yılları arasında yaşadıklarını anlattığı "Afganistan''da Bir Türk Subayı" adlı kitabını okumadan, bugünü analiz etmek de mümkün değildir.

Raşit Dostum ve diğer "Savaş Baronları" ile ilgili görüşlerimi, önümüzdeki yazılara bırakıyorum. Önce "Yeşil Kuşak"ı anlamak lazım...

Yazarın Diğer Yazıları