Tarladaydı onlar, bahçedeydi.
Kimi zeytin yetiştiriyordu, kimi mercimek.
Tarladaydı onlar, bahçedeydi.
Kimi zeytin yetiştiriyordu, kimi mercimek.
Kimi davar güdüyordu, kimi keçi otlatıyordu.
Tavuk besleyen de vardı, kuzu büyütendi.
Kara toprakla mavi gök arasında üretenlerdi onlar.
Onlar, güneş yanığı benizleri, nasırlı elleriyle İkizdere köylüleriydi.
Dört yıl önce 3 kuruşluk kömür uğruna yuvalarını yıktılar, topraklarına el koydular.
Çocukluklarını, anılarını, aşklarını, sevinçlerini yok ettiler.
Evleri, camileri, okulları yerle bir oldu.
Sonra zorla Akbelen'e sürgün edildiler.
Şimdi de Akbelen' den gidin diyorlar.
Yaşam hakkı tanımıyorlar.
Akbelenliler 2 yıldır 7/24 nöbette.
Yabancı bir ülkenin askerine karşı değil, kendi ülkesinin bir şirketine karşı
Bir zamanlar neşe dolu insanlar, şimdi gülmeyi unuttular.
Yorgunlar.
Hüzünlüler.
Gözlerinin farı söndü.
Hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Ama kararlılar.
Son bir ağaç kalsa bile Akbelen'i savunacaklarını söylüyorlar.
Limak, bu yüzlere iyi bak.
Vicdanın varsa, ne demek istediklerini anlarsın.