Akkuyu Nükleer Santrali vergi mi kaçıracak?

Akkuyu Nükleer Santrali vergi mi kaçıracak?
Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı için kurulan şirketin yönetim kurulunun ‘Off Shore’ olarak tabir edilen ve yurt dışında vergi kaçırmak için kurulan şirketlere para transferi yapmak için yetki istediğini belirtti.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı için Ankara’da kurulan şirketin yönetim kurulunun dikkat çeken bir yetki talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Rus isimlerle birlikte AKP’li Cüneyt Zapsu’nun da bulunduğu yönetim kurulu, vergi cenneti ülkelerde bulunan ’Off Shore’ şirketlere karşılıklı para transferi yapma yetkisi istiyor. Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker ayrıca, yönetim kurulunun toplu sözleşme imzalama ve şirket mülklerinin bedelsiz devriyle ilgili işlemler yapmak gibi başka yetkiler istediğini de vurguladı.

Sözcü gazetesi Çiğdem Toker’in “Akkuyu A.Ş. devlet içinde devlet mi?” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

Anastasia Zoteeva, Anton Dedusenko, Gennady Sakharov, Ekaterina Lyakhova, Alexey Zhukov, Henri Edouard Proglio, Hasan Cüneyd Zapsu.

Yukarıdaki yedi isim Rusya'nın Mersin Akkuyu'da Nükleer Güç Santrali (NGS) yapımı için Ankara'da yıllar önce kurmuş olduğu şirketin şu andaki yönetim kurulunu oluşturuyor. Ticaret Sicil'de geçen bu isimleri neden mi andım?

Çünkü Akkuyu NGS, bu ülkenin ve 82 milyonun geçimini, çevresini, alacağı nefesin kalitesini yani her açıdan geleceğini ilgilendiren önemde bir proje.

Tekrar yazıyorum…

Bu isimlerden oluşan Akkuyu A.Ş. yönetimi on gün sonra (25 Aralık 2019) olağanüstü yönetim kurulunda, vergi cenneti adalarında kurulmuş “posta kutusu” tabir edilen şirketlerle karşılıklı para transferi yapma yetkisi istiyor.

 “Off-shore” olarak da anılan bölgelerdeki şirketlerle yapılacak para alışverişleri genellikle vergiden kaçınmak için tercih edilir.

Ancak bu düzenin dünyanın her yerinde suç gelirlerini aklamak amacıyla kullanıldığı da bilinen gerçek.

Bu nedenle istenen yetkinin içeriği karanlıkta kalmamalı. Çünkü hepimizi ilgilendiriyor.

Şu anda Titan-2 ve IC'nin (Aynı zamanda Bilkent Şehir hastanesi ile yolcu garantili Zafer Havalimanı'nı ileten holding şirketi) inşa ettiği NGS bittiğinde, Türkiye Cumhuriyeti devleti, 15 yıl boyunca orada üretilen elektriğin kilovatsaatini 12.35 Cent'ten satın alacak.

Bu parayı genç işsizliğin yüzde 27'yi geçtiği ülkemizde biz ve çocuklarımız ödeyecek.

Sormayalım mı kapitülasyon benzeri bu düzende para transferleri denetimsiz mi kalacak?

EÜAŞ ICC'NİN KONUMU NE?

Rusya, uzunca bir süre Akkuyu NGS'nin bir kısmının (7-8 milyar dolar) finansmanına Türk şirketlerinin katılmasını istedi. Hatta iki buçuk yıl önce Kolin ile Kalyon'un ortaklığı gündeme gelmiş, sonra “belirsizlikler” nedeniyle vazgeçildiği açıklanmıştı.

Bunun ardından da Akkuyu'ya EUAS ICC'nin ortaklığı konuşulmaya başlandı. EUAS ICC ne mi?

Kamu sermayeli Elektrik Üretim A.Ş. şirketinin yüzde 100 iştiraki. Türk bürokrasisinden kaçmak için Jersey Kanal Adaları'nda kurulmuş bir şirket.

Bu anımsatmayı yaptım. Çünkü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, geçen ekim ayı başında Moskova'da düzenlenen Rusya Enerji Haftası kapsamında soru üzerine EÜAŞ'ın, Rusya Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu Rostatom ile ortaklık konusunu çalıştığını söylemişti:

“Çok büyük bir proje varlıkların değerlendirilmesi önemli. Projenin bütün değerlendirilmesi tamamlanınca bir karar vereceğiz. Ardından siyasi aşamada bir karar alınacaksa bunu kamuoyuna duyuracağız.”

Bu duyuru yapılmadığı için soralım: Akkuyu A.Ş'nin 25 Aralık'ta isteyeceği off shore para transferi yetkileri içinde, Jersey'de kurulu EUAŞ ICC'nin bir konumu olacak mı?

TOPLU SÖZLEŞME DE YAPACAK

Akkuyu A.Ş. yönetimi sadece bu konuda yetki istemiyor.

25 Aralık'ta olağanüstü genel kurulda,

– Toplu iş sözleşmelerinin imzası,

– Adi ortaklık anlaşmaları,

– Şirket mülklerinin, (başka bir tüzel kişi sermayesine yatırım da dahil) mülkiyet haklarının bedelsiz devriyle ilgili işlemler,

– 8.5 milyon TL üzerindeki işlemlerin veya işlemlere ilişkin esaslı koşulların onaylanması konularında da yetki alacak.

Türkiye'nin mevcut yönetim tarzına göre bu nitelikteki bir talebin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan habersiz yapılmasına imkan ve ihtimal bulunmuyor. O vakit devlet yetkilileri çıkıp toplumu aydınlatmalı.