AKP, bir Şeyh Sait ayaklanması mıdır?

Tayyip Erdoğan yine “İlk Meclis ruhunu egemen kılmak” tan söz etti, 23 Nisan 1920’deki kuruluş felsefesine dikkat çektiklerini söyledi. “29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyetin kuruluş felsefesi” demiyor, “23 Nisan’daki kuruluş felsefesi” diyor. 
Böylece Tayyip Erdoğan, 23 Nisan 1920’yi kabul ettiğini ama 29 Ekim 1923’ü ve sonrasını reddettiğini söylemiş oluyor. Türkiye, 1924 Anayasası ile üniter ulus devlet modelini seçti. İngilizler, kendi ajanları olan o zamanki bazı İslamcılar vasıtasıyla federasyonu dayatıyordu. Mustafa Kemal Paşa ise Türkiye’yi bir ulus devlet modeliyle birarada tutabileceğini gördü ve bu toprakların hakim kültürü olan Türk kültürü temelinde bir cumhuriyet kurdu. Çağın gereği buydu. 
Tayyip Erdoğan’ın belirtiği gibi “kronik sorunlar” veya “trajik hadiseler” de oldu elbette! Şeyh Sait isyanı gibi... Dersim isyanı gibi... 

***

Şeyh Sait ve benzerlerinin de 23 Nisan ile bir sorunları yoktu ama 1923’e karşı çıktılar. Tayyip Erdoğan gibi iktidarda değillerdi ve “2023’ü hep birlikte inşa etmek” gibi bir projeleri yoktu. İngiliz ve Fransızların desteğinden de yararlanıp genç Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkarak yerine ne olduğunu kendilerinin de tam tarif edemediği bir yönetim getirmeye çalışıyorlardı. Ve aceleleri vardı. 
Erdoğan da 2002-2014 arasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir ulus devlet olmaktan, sözün özü, Türk devleti olmaktan çıkarmaya çalıştı, bu konudaki engelleri bir bir aştı. Hedefe doğru yürürken emniyet ve yargıya yerleştirdiği paralelleri, millicilere karşı kullandı. Fırtına çıkınca da geminin batmaması için paralelleri denize atmaya başladı.  
Şeyh Sait isyanına temel teşkil eden Azadi örgütü 1923’de kurulmuştu. Hilafetin kaldırılmasına ve ulus devletin bütün uygulamalarına karşı idiler. Şeyh Sait’in önderliğinde, dini de kullanarak, cumhuriyeti yıkmaya kalkıştılar. Gerçek sebep, Şeyh Sait gibi feodal kalıntıların, ulus devletin merkezi yetkilerini tanımaması idi. Kendi feodal düzenlerinin sürmesi için Kürtleri de İngilizleri de Fransızları da kullandılar. Asıl kullandıkları “İslâm” idi. Tabii halkın bilmediği ama kendilerinin vaaz ettiği bir İslâm!

***

Tayyip Erdoğan, Adana’da dinlemelerden dolayı 6 polis hakkında soruşturma başlatan savcıyı vatansever ilan ettikten sonra tutuklanan sanıkları itiraz üzerine serbest bırakan hakim için “paralel çetenin mensubu” dedi  ve 12 yıldır ülkeyi yönettiği halde yargıdaki çeteleşmeden şikâyet etti! 
Erdoğan, “Yargı içine sızmış çete mensupları eliyle bırakın sessiz kalmayı; casuslar, hainler lehine karar alındı. Başta HSYK olmak üzere, yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini adeta uzaktan film izler gibi izliyor” dedi. 
Yaa... Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarından, masum insanlar tutuklanırken de herkes film izler gibi izliyordu! Keser döndü, sap döndü bir defa! 
Üstelik Erdoğan “Vatana ihanet içindeki paralel yapıyla işbirliği yapmanın elbette bir bedeli olmalıdır. CHP ve MHP kendi tabanlarına karşı mutlaka bunun hesabını vermelidir, verecektir. Biz ne bu ihaneti ne de bu hainlerle işbirliği yapanları asla unutmayacağız, asla da unutturmayacağız” diyebiliyor. 
Diyelim ki son seçimlerde böyle bir örtülü işbirliği vardı, iyi de siz 12 yıldır paralel yapıya emniyeti, eğitimi ve adaleti teslim ettiniz! Bunu nasıl unutturacaksınız? 

***

Söz dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanlığı seçimine geliyor. Mısır’da, İhvan örgütü üyelerinin cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması yasaklandı! Türkiye’yi ise 12 yıldır, temelde Şeyh Sait ile aynı fikirleri paylaşan benzer bir örgütün paralelleri yönetiyor! Onlar Cumhurbaşkanı da Başbakan da Meclis Başkanı da Yüksek Yargı kurumu başkanı da olabiliyor! 

Yazarın Diğer Yazıları