AKP, hepimizle böyle dalga geçiyor!

Afganistan'da bombalı saldırı: 8 polis öldü,

Yemen'de ordu birlikleri ile Husiler çatıştı: 35 ölü,

Lübnan'da 9 Suriyeli çocuk donarak öldü,

Suriye'de rejim güçleri sivilleri bombaladı: 20 ölü,

Güney Afrika Devlet Başkanı Zuma istifa etti...

Sürüp giden haberler... Sönen hayatlar, değişen coğrafyalar...

Bu haberlerin çoğu bir kulağımızdan girip diğerinden çıkıyor. Hatta bir çoğumuz duymuyor bile.

ABD kamuoyunun Türkiye algısı da aynı bu şekilde...

Afrin'de, El Bab'da, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde verilen şehitler ABD medyasında haber değeri bile taşımıyor. Haber bültenlerinde, ana haberlerde alt yazı dahi geçmiyor.

Amerika'da siyasi tartışma programları yok denecek kadar az. ABD'de sokak röportajı yapın ve "Türkiye nerede" diye sorun, "Hindi diye bir ülke mi var?" şeklinde bol kahkahalı cevaplar alıyorsunuz.

Medyasıyla, kamuoyuyla bilmedikleri bir coğrafyayı alt üst eden bir ülke var karşımızda.

Ancak devlet politikalarında yaşadığımız bölgeyi hepimizden çok daha iyi biliyorlar.

Nerede sömürülecek bir nokta var, nerede petrol ve doğal gaz çıkıyor bir bakmışsınız ya ABD şirketi oturuyor başında ya da ABD askeri... Bunların hiçbiri olmazsa kendilerine kukla bir yönetici tayin edip onunla bölgeyi talan ediyorlar.

Devlet çıkarları gereği, ekonomik gücünü kullanarak hiç tanımadıkları coğrafyalara "demokrasi" adına girip, tüm enerji kaynaklarının üzerine oturuyorlar.

Orta Doğu'nun bu denli karışmasının en başlıca sebebi; ABD'nin bölge üzerindeki uzun yıllardır uyguladığı proje.

Kendilerine de çok güveniyorlar.

ABD ile Türkiye ilişkileri önemli bir aşamadan geçiyor. Bu politikalarda siyah-beyaz arasındaki fark kadar yaşanacak değişimler ABD'yi çok fazla etkilemez, ama Türkiye'yi fazlasıyla etkiliyor.

Millî Savunma Bakanı Nurettin Canikli, ABD'li mevkidaşı James Mattis ile kritik bir görüşme gerçekleştirdi. Canikli'nin görüşmeden sonra yaptığı açıklama ABD'nin Türkiye ile nasıl alay edildiğinin en büyük ispatı niteliğinde.

Görüşmede neler konuşulduğunu Canikli şu sözlerle açıkladı: "Sayın Mattis'in, YPG'yi PKK'dan ayırabileceklerini hatta PKK'ya karşı savaştırabilecekleri ve bunun için çaba sarf edecekleri şeklinde açıklamaları oldu. Biz de bunun mümkün olmadığını ve hiçbir zaman YPG ve PYD'nin PKK yapılanmasından ayrılmasının mümkün olmadığını, hele PKK'ya karşı savaştırılmalarının mümkün olmadığını söyledik."

İşte ABD'nin Türkiye'ye bakış açısının en somut, en net, en açık-seçik delili...

Türk siyaseti "ABD teröre destek veriyor, ABD kendine gel, Osmanlı tokadı atarız" şeklinde ültimatomlar verirken, ABD'nin umurunda bile değiliz.

Daha bu rezilliğin şoku atlatılamadan ABD Dışişleri Bakanı Tillerson "YPG'ye hiç ağır silah vermedik. Yine YPG'den geri alınacak silah da yok" açıklaması yaptı.

Aynı günde iki kritik ismin Türkiye hakkındaki açıklamaları... Fazla söze yok sanırım.

Bu şartlarda PKK konusunda ABD'nin hala muhatap alınması yanlış, vakit ve enerji kaybı. Bu doğrultuda tüm şartların ve koşulların zorlanarak millî bir duruşun sergilenmesi lazım. Ancak bu ne kadar sürer, emin değiliz.

Yarın öbür gün Trump ile Erdoğan bir araya gelir ve yandaş gazeteler "Hiç olmadığı kadar yakınız, Dünya ters köşe, ilişkilerimiz en iyi noktada" manşetleriyle çıkabilirler.

Bunun en net örneğini Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarında görüyoruz.

Yıldırım, Alman ARD televizyonuna şu mülakatı verdi:

"Şimdi yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Böyle düşünüyorum. Şansölye Merkel ile sansürsüz her konuda konuşacağımızı tasarlıyorum. Biz şunu söylüyoruz; Almanya, Avrupa'nın omurgası. Türkiye bölgenin omurgası. Bundan dolayı Avrupa ve Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler sadece AB-Türkiye ile değil, 4 milyon Türk kökenli için de önemli. Yeni bir sayfa açalım."

Yıldırım bu açıklamalardan kısa bir süre sonra Berlin'e hareket etti. Yanlarına iliştirdikleri bazı gazetecilere aynen şu açıklamayı yaptı:

"İlk olarak Berlin'de Merkel ile görüşmemiz var. Geçen sene seçim senesiydi, orada da bizde de, dolayısıyla biraz havalar sert geçti. Bizim zaten referandum gündemimizden tamamen düştü. Artık normal hayata Almanya ile Türkiye'nin dönme vakti geldi diye düşünüyoruz."

Yıldırım, Türkiye'deki referandum süreci bittiği için, Almanya ile ilişkilerin eski seyrine dönmesi gerektiğini ifade ediyor.

ABD'liler hükümet yetkilileriyle YPG konusunda dalga geçerken, AKP de bu açıklamalarıyla hepimizle dalga geçiyor.

Başkanlık seçimleri sonrasında "Bizim seçim dönemimiz bitti, ABD ile yeni bir sayfa açmak istiyoruz" derlerse kimse şaşırmasın!

Yazarın Diğer Yazıları