AKP kervanına şimdi kim katılır?

Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan bir davanın 14 Mayıs 2019 tarihli duruşma tutanağı yayınlandı. Tutanağa göre sanık Erkan Karaarslan, ifadesinde 14 Mart 2019 tarihinde cezaevinde kendisiyle görüşen Serkan Seyhan adlı gazetecinin, Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu aleyhinde beyanda bulunması halinde tahliye edileceğini aksi halde hüküm giyeceğini söylediğini anlattı.

Nedir bu? İfşa edilmiş bir kumpas denemesi!

Twitter'da Ali Aktaş, bu haberle ilgili olarak "Geçmişte Gülenciler hangi yöntemleri kullanmışsa bugünküler de aynı yöntemleri kullanıyor. Ortaklık ve usta-çıraklık ilişkisinin eseri bu..." diye yazmış.

***

Peki Türk ordusuna ve Türk aydınlarına kumpas kuranlar, sonunda ne oldu? Kazdıkları kuyuya düştüler değil mi? Kumpas kuranların en büyük destekçisi iktidar değil miydi? 

İktidar, devletin bütün gücünü, özellikle yargıyı ve emniyeti, sonradan terör örgütü ilan edeceği bir cemaatin hâkimiyetine bırakmasa bu kumpaslar kurulabilir miydi?

Aslında, Türk ordusuna kumpas kurmak, tarihe geçen bir suçtur. Bir suç işlendiği zaman asli failin yanında suça iştirak edenler de yakalanır, tutuklanır ve yargılanır ama ceza hukukunun bu kuralı uygulanmadı. Çünkü kumpas suçuna iştirak edenler, ülkeyi yönetiyordu. İktidar, FETÖ'cü polislerin 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında da mağduru oynadı. Operasyonu FETÖ yapmıştı ve hükümeti düşürmek istiyorlardı ama rüşvet almakla suçlanan dört bakan da istifa etmişti!

Şimdi bile "Bu bakanlar masum iseler neden istifa ettiler?" diye soran yok. İktidar, bu operasyondaki hükümeti, yıkma amacını mağduriyet olarak kullanarak ayakta kaldı!

***

15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ'cüler tasfiye edilince, bu defa muhaliflere kumpas kurmak için ellerinde ekip kalmadı! Partideki ve medyadaki elemanlarının ne kadar beceriksizce işler yaptığını, AKP ile geçmişte veya bugün bağlantısı olan gazeteciler yazıyor. Tam bir kepazelik…

Öyle ki bu beceriksizlerin kurmaya çalıştığı kumpaslar, AKP'nin daha fazla yıpranmasına ve oy kaybetmesine sebep oluyor.

İstanbul seçimlerinin iptal edilebilmesi için hukuki bir gerekçe bulamadılar. Sonunda sandık görevlilerinin bir kısmının devlet memuru olmamasını bahane ederek, seçimi yenileme kararı çıkardılar! Bu kumpas yetmedi, "her şey çok güzel olacak" diye 13 yaşında bir çocuğun içten gelen seslenişi olan masum bir sözü, PKK ile ilişkilendirdiler. İki gün geçmeden Tayyip Erdoğan da "her şey güzel olacak" deyince apışıp kaldılar!

***

Şimdi Erdoğan, "Açık konuşuyorum, AK Parti'yi milletin partisi değil de kendi heva ve heveslerinin aracı gibi görenlerin bu çatı altında yeri yoktur. Türk milletinin tarihinin en kritik mücadelelerinden birini verdiği dönemde, partimizi zayıf düşürme pahasına kendi ajandalarını öne çıkaranlara izin vermeyeceğiz." diyor.

Sahi, ne oldu beka meselesi?

Erdoğan, parti mensuplarına verilen iftarda, "AK Parti'yi ve Türk siyasetini yeni vizyonlarla, yeni projelerle, yeni isimlerle hep birlikte zenginleştireceğiz" diye bir haber de verdi. Bu kadrolarla yürümediğini, yürümeyeceğini görüyor elbette. Fakat partinin şu andaki en büyük dayanağı hukuk devleti değil de seçim sonuçlarını tanımamak olunca, bu takımda kimi oynatırsanız oynatın, isterseniz Ronaldo ve Messi'yi getirin, maça mağlup çıkar.

17 yıllık AKP iktidarı kumpaslar tarihidir, partinin artık hukuk devletiyle bir ilgisi kalmamıştır. Üstelik seçimlere olan güven de AKP icraatları yüzünden yok edilmiştir. AKP iktidarında, doğru işler yapanlar değil, suç işleyenler ödüllendirilmektedir. Böyle bir kervana, bu saatten sonra kim katılır?

Yazarın Diğer Yazıları