AKP neden dibe vurmuyor?

AKP neden dibe vurmuyor?

Bunca olaya, gelişmeye ve ekonomik yıkıma rağmen, AKP''nin oy oranı neden hala dibe vurmadı?

İyi bir soru ve başta siyaset bilimciler olmak üzere, siyaset sosyologları ve siyasal iletişimcilerin ilgi alanına giriyor. Hatta gazetecilik bölümlerinin araştırmasına muhtaç bir konu.

Şurası kesin. Ekonomi ile siyasal davranışlar arasından gerçek anlamda bir neden-sonuç ilişkisi var. Ekonomik sistem, siyasal sistemin çalışma ve yönelim şeklini etkiliyor ve değiştiriyor.

Yani belirleyici olan ekonomik sistem oluyor.

İşte içinde bulunduğumuz ekonomik gelişmeler, siyasal iktidara olan seçmen davranışlarını etkiledi.

Ne oldu?

Seçmen yavaş yavaş iktidardan desteğini çekmeğe başladı.

Niçin böyle oldu?

Çünkü Maslow''un  "İhtiyaçlar Hiyerarşisi" kuramına (teorisine) göre, öncelik "Temel ihtiyaçların karşılanmasıdır." O da, açlık-susuzluk, ana-baba olma ve cinselliktir.

"Atalarımız aç ayı oynamaz" sözüyle, Maslow''un kuramını epey önceden fark etmişlerdir. Geçekten de en birinci önceliğimiz yaşamak, var olmaktır. Var olabilmek içinde yaşamın temel kaynağı olan besin/gıda ihtiyaçlarımızı karşılaması gerekir. Kısacası yaşamak için yememiz-içmemiz gerekli olmanın ötesinde şarttır.

Eğer yaşıyorsak ve karnımız da toksa, ikincisi Maslow''a göre "güvenlik" ihtiyacıdır.

Mesela sosyal güvenlik.

Hukuksal güvenliğimizin/güvencemizin garantisi.

Adalet sistemimiz nasıl çalışma şekli. Bunların hepsi güvenlik ihtiyaçlarıyla ilgilidir.

Bu sistemler, güven veriyorsa siyasal sistem bizim güvenlidir, vermiyorsa bazıları için güvenlidir. Bu durumda seçmen davranışları güven tarafına doğru akacaktır.

Nasıl akacak?

Muhalefetin kendisi bizzat güven vererek seçmenin  akmasını sağlayacaktır. Bunun yolu da politika üretmekten geçer.

Siyasal davranışları etkileyen ve yönlendiren en büyük değiştirici neden kültürün kendisidir. Her insanın iki tür kişiliği (şahsiyeti) vardır. Biri psikolojik kimlik ve kişilik, diğeri sosyal kimlik ve kişilik.

Sosyal kimliğimiz ve kişiliğimiz aileden başlayarak kültürün içinde onunla bütünleşerek gelişir ve bir sosyal kişi haline geliriz. Sosyal kişiliğin oluşmasında din ve dil önemli bir yer tutar. Gerisi, gelenek ve göreneklerden karşılanır. Buna eğitimi de ilave etmemiz gerekir.

Bu anlamda bir Türk''ün seçmen davranışı ile Avrupalı''nın ki, asla eş değer olamaz. Mesela bir Avrupalı seçmen, oy verdiği parti iktidardaysa "çalıyorlar ama yapıyorlar" demez. Tepkisi farklı olur.

 Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de milletvekilleri, bürokratlar, din adamları, üniversite hocaları, ülkeyi yöneten siyasal iktidar mensupları bu toplumun ve kültürün sosyal kişileridir. İdeolojik ve felsefi görüş ve inançları farklı olsa da ortak payda aynıdır. Öyle olmasa ve taban tabana zıt olsak, toplum olamayız. Çünkü böyle bir durum, toplum olmak için mutlaka bulunması gereken asgari birlikteliğin yok olduğunu göstermiş olur. Halen daha bir arada bulunduğumuza ve bir toplum oluşturduğumuza göre demek ki ortak paydamız yerli yerinde duruyor.

Öyle ise onlarca hatasına ve yanlışına rağmen, ekonominin yaptığı gibi iktidar neden kültür tarafından cezalandırılmıyor? Bunun nedeni bir değil birçok.

Birincisi, toplum, algıyı yöneten medyanın sıkı kuşatması altında. Toplumsal akıl, sağlıklı düşünemiyor. Medya bilerek topluma yardımcı olmuyor.

İkincisi, kültürün taşıyıcısı durumunda olan büyük kanaat önderleri, muhafazakârlığın gereğini yapmıyor.

Üçüncüsü, toplumun güven ekseninde önemli bir yere sahip olan dini ulemanın genel çoğunluğu, ideolojik ve ekonomik anlamda iktidara eklemleşmiş durumda. Kendisiyle çelişme pahasına direniyor.

Dördüncüsü, iktidar halen daha para havuzunu elinde tutuyor. Dağıtımını kendisi yapıyor.

Beşincisi, merkez sağı önceleyen güçlü bir merkez medya kurumu yok. Muhalefet kanallarının hemen tamamı sol içerik üretiyor. Orada toplumun genel kabul görmüş kahramanları, simge isimleri, sembolleri yok. Sol militanların abartılmış hikâyeleri ile çoğu genel kabulün dışında görülen siyasal azınlığın hâkim görüşleri var.

AKP dibe vurmuyorsa temel nedeni bu ve benzeri sebeplerdir.

Yazarın Diğer Yazıları