AKP, niçin "çökertme politikası" uyguladı?

Tayyip Erdoğan, sebze fiyatlarındaki artışı planlı bir terör estirme olarak gördüğünü açıkladı ve aynen şöyle dedi:

"Semt pazarı dedik, niye? Son günlerde malum Türkiye'de bir oyun oynanmaya başlandı. Patlıcan, domates, patates, salatalık... Fiyatları tırmandırmaya başladılar. Bu bir terör estirmeydi. Bu teröre karşı nasıl Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te nasıl inlerine girdiysek, bu sebze-meyve gıda terörünü estirenlere de belediyelerimiz vasıtasıyla tanzim satışlar, semt pazarlarını kurarak Ankara-İstanbul başta olmak üzere bugün itibariyle ucuz ürünü satmaya başladık. Sebze-meyveyle kalmayacağız, temizlik malzemelerine de gireceğiz, yükselen fiyatlarla ilgili oyunu hep beraber bozacağız. Bu terörü estirenlere müsaade etmeyeceğiz."

Buna karşılık CHP'li eski milletvekili Barış Yarkadaş, "AKP, sebze-meyve işine 'tanzim satış' adı altında giriyor. Çünkü inşaat sektörünü çökerttiler. Onlara şimdi yeni kaynak lâzım... Bu yüzden 'Yeni Hal Yasası' çıkarmak ve sektörü ele geçirmek istiyorlar. 170 halin 35'e düşürülmek istenmesinin sebebi de bu..." iddiasında bulundu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise konuya "Memleketin 95 yıllık sanayi birikimini satan bu iktidar, şimdi çareyi bakkal dükkânı açmakta buluyor." diye yaklaştı.

***

Peki güvenilir ekonomistler ne diyor?

Prof. Dr. Erinç Yeldan, "Politik Yol"a yaptığı açıklamada özetle şöyle dedi:

"AKP ulusal ve uluslararası sermayenin en gözde partisidir. Özelleştirmeler; yurt dışı sermaye hareketlerinin Türkiye'den nemalandırılarak davetiyesi, yabancı sermayeye bir hoş geldin partisi düzenleyerek bütün ulusal varlıkların yabancı sermayeye devredilmesi... Türkiye'nin dış borçlanmasına dayalı büyüme modelinin sonuna dek sürdürülmesi AKP'nin ve ondan evvel gelen bütün sermaye partilerinin ana göreviydi.

Aslında bugün yaşanan problemler Türkiye'nin bir bütün olarak uyguladığı, uluslararası finans sermayesinin çıkarlarına uygun bir ekonomi olarak koşullandırılmasını sağlayan neoliberal reçetenin genel bir sonucu.

Bu reçetede neler vardı? Türkiye'nin öz kaynaklarının özelleştirmeler nedeniyle sosyal fayda değil, kısa vadeli kâr ekseninde feda edilmesi vardı. Türkiye elindeki çok önemli tarım arazilerini, tarım ürünlerini, enerjide bağımlılığını azaltabilecek rüzgâr, güneş, jeotermal gibi çok önemli kaynaklarını ve genel olarak aklını doğrudan doğruya uluslararası sermayenin güdümüne terk etti. Sorunlar, yerel seçimlerden sonrasına ötelenmiş, hasıraltı edilmiş durumda.

Fakat AKP'nin ekonomi idaresinin elinde öyle bir medya gücü var ki IMF ile beraber bir aile fotoğrafı çektirmemiz gerekiyorsa 1 Nisan'dan sonra iktidar onu da yapabilir. Bu da şu anda hasıraltı edilmiş sorunların zamana yayılarak sıcak para büyüsüyle, yüksek faiz, düşük ücretler, düşük döviz kuru, ucuz dolar, yüksek cari işlemler açığı, yüksek ithalat ve bütün bunların bedeli olarak da ulusal sanayinin ve tarımın çökmesi ve emekçilerin gelirlerinin bastırılması, sosyal haklarının askıya alınması ile sonuçlanabilir."

***

Kısacası, 1 Nisan'dan sonra işçi, memur ve emekli maaşlarının kuşa çevrilmesi söz konusu!

Bugüne kadar yapılan uygulamalara bakarak şunu söyleyebiliriz:

Türkiye ekonomisini çökerten, doğrudan AKP iktidarı olmuştur. Küresel ekonomiye yön veren çevreler, "Türkiye ekonomisi nasıl çökertilir? Toprak, su ve ormanlar dahil Türkiye'nin ekonomik varlıkları, Türklerin elinden nasıl alınır?" araştırması yapmış da uygulama görevini, AKP iktidarına vermiş görünüyor!

Varlık Fonu'nda toplanan varlıkların, uluslararası finans kuruluşlarına teminat gösterilmesi, yani rehin olarak verilmesi, başka neyin göstergesidir?

Yazarın Diğer Yazıları