AKP yanlış yolda giden iktidarımızdır

Sayın okurlarım, bugünkü yazımda sizlere yanlış yolda giden iktidarımızın iki büyük günahından bahsedeceğim. Vatan toprağını sattığımızdan ve şehit sayımızı artırdığımızdan.
I. Yabancıya toprak ve mülk satışının önünü açan AKP’nin açtığı yolda yabancılar yol kat ettiler. Resmi kayıtlara göre, 89 ayrı ülkeden 120 bin kişi, 76 ilimizde 111 binden fazla gayrimenkulün yeni sahipleri oldular. Antalya ve Hatay kapanın elinde.
AKP’nin iktidara geldiği güne kadar on bir milyon m2 toprak yabancılara satılmışken, son dokuz yılda  yetmiş milyon m2 toprak satışı gerçekleştirildi. AKP dönemine kadar sadece 23 bin yabancıya satış yapılırken, sonrasında 96 bin yabancı gayrimenkul edindi. 89 yabancı ülkenin vatandaşı Türkiyemizin 76 ilinin yüz on bir bin taşınmazını ele geçirdi. Yurdumuzda gayrimenkul yatırımı yapan yabancı sayısı 120 bine ulaştı. Yabancıların aldığı gayrimenkullerin taşınmaz alanı toplam da 82 milyon metrekare oldu.
Halen Türkiyemizde 35.249 İngiliz vatandaşının 24.848 adet taşınmazı bulunuyor. 27.021 Alman vatandaşının 35.344 adet taşınmazı var. Ayrıca 10.750 Yunan vatandaşının 9.888 adet, 6.849 İrlandalı’nın 5.173 adet, 5.710 Danimarkalı’nın 4.697 adet, 5.124 Norveçli’nin 3.657 adet, 4.563 Rus’un 4.227 adet taşınmazı bulunuyor.
II. Yurdumuzda terörün sıfırlaştığı günlerde iktidara gelen AKP’nin liderlerinin yanlış uygulamaları ve yetersizlikleri, şehit sayılarımızın artmasına vesile olmuştur.
Son günlerde R. Tayyip Erdoğan’ın  “Bıçak kemiğe dayandı” demesinin üzerinden yirmi iki gün geçmeden, yirmi yiğidimizi daha toprağa verdik. AKP’nin iktidara geldiği günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yapısını değiştirme planları, uzmanlarımız tarafından tepki ile karşılanmıştır. Çünkü askerimizi etkisizleştirmeye ve devlet düzenimizi değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Siyasi bir kuruluş olmayan Türk Ordusu, bugüne kadar siyasi iktidarlara göre şekil almamıştır ve bundan sonra da almayacaktır... Güney Deniz Saha Komutanlığı’ndaki üç firkateynimiz bu günlerde Doğu Akdeniz’de göreve gidiyor. Gazze’ye yardım götürecek sivil gemilere de koruma sağlayacak ve İsrail, on iki milin dışındaki gemilere müdahale ederse, Türk donanması da o zaman devreye girecektir.
Sayın okurlarım, Türk-İsrail ilişkileri, her iki devletin kurumları tarafından yarım asırdan beri değişik şekillerde değerlendirilmektedir. Bazı konularda sorunlar yaşanmış, krizler çoğalmış, fakat karşılıklı görüşmeler yapılarak efkâr-ı umumiye bilgilendirilmişti. Geçmişte pek çok örneklerini gördüğümüz Türkiye-İsrail görüşmeleri hiçbir zaman günümüzdeki gibi tartışmalı hale gelmemiştir. Basın ve televizyonlarda bugünkü gibi tartışılmamıştır.
Son günlerde Başbakanımız Erdoğan sorunu fazlaca abartarak ortaya dökmekte ve ülke politikası yönünden tehlike yaratmaktadır. İsrail’in dokuz Türk’e uyguladığı yanlışlığın intikamını almak için abartılı davranışta bulunmak yerine, normal yollarla tenkidimizi yapmalıyız. Aynı uygulamaları PKK teröristleri tarafından şehit edilen askerlerimiz için yapmadığımız gibi Azerbaycan Türklerini şehit eden Ermenistan’a karşı da yapmıyoruz. Son günlerde Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar sorumsuz ve tehlikeli olmuştur.
Dinci grupların Filistin’e gönderdikleri yardımları taşıyan gemilere, Türk askeri gemilerinin eşlik etmesinin ve duyurulmasının normal olduğunu düşünemiyorum. Filistin davası, Arap-Yahudi sorunudur, bizim sorunumuz değildir. Milli kaynaklarımızı onlar için harcamamalıyız. Başbakan’ımız bu yanlışlıklardan vazgeçmeli ve bizim kaynaklarımızı Arap-Yahudi sorunu için kullanmamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partimizin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’nin sergilediği “İsrail düşmanlığının” sahte olduğunu açıkça ifade etmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, Birleşmiş Milletlerde kabul edilen Mavi Marmara raporunun“Türk dış politikasının çöküşü” anlamına geldiğini söyledi.
Sayın okurlarım ben de, AKP’li hükümetlerin Arap Dünyasına gösterdikleri ilgiyi, Türk Dünyasına da göstermelerini diliyorum.
Tanrı Türk’ü Korusun.  

Yazarın Diğer Yazıları