AKP/AÇILIM/TEHDİT -1-

Devletin temeline yeni bomba!..

Birbirinden çarpık anketler her ne kadar farklı sonuçlar verse de ve birçoğu uçuk rakamlarla kuşku uyandırsa da, AKP'nin geçmişe oranla oy kaybettiği bir gerçek...
Ancak birçok anket de var ki, 2002'de yüzde 34'le iktidara gelen AKP'nin halen yüzde 35-38 bandında dolaştığını gösteriyor ve bu paradoks toplumu çok düşündürüyor, kararsızları ise giderek artırıyor...
Ve ne ilginçtir ki; anketlere göre İYİ Parti dışında muhalefetin tamamının oy kaybetmesi gibi dünya siyasetinin tam tersine, çok vahim çelişkilerin de yaşandığı Türkiye'de, AKP 19 yıllık iktidarını 2023'e uzatmak için her yolu denerken, son dönemde, tabanındaki radikal kesimleri etkileyebilecek tavizler veriyor, bu sırada da çok tehlikeli bir siyaset yürütüyor!..
AKP'nin, Deva ve Gelecek gibi partilere taban kaptırmamak için dindarlardan çok, dinci kesimi de yeniden kucaklamaya çalışan atakları sadece Ayasofya'nın açılması ile başlamadı...
Tarikat ve cemaatlerin çeşitli bakanlıklarda kadrolaştığı iddiaları da AKP'nin yeni uygulamaya koyduğu bir strateji değil... Çünkü daha tehlikeli girişimler ve icraatlar da var!!!

FETÖ'dan ders almamak!..

Aslında dinci tabana yönelik tavizlerin etkili bir planlama ile yürütüldüğü en önemli kurum Millî Eğitim Bakanlığı...
Ancak MEB'in merkezinden taşra örgütlerine kadar yoğunlaşan imam hatip örgütlenmesi de devlet bürokrasisindeki kadrolaşmaların tek gerekçesi değil...
Özellikle son iki yılda tarikat ve cemaatlerin eğitim alanında örgütlenmesi, kızların okula kazandırılması iddiasıyla "kanaat önderi" adı altındaki mollaların okullara sızdırılması; Tevhid-i Tedrisat'a yönelik saldırılar, eğitim müfredatından Atatürk'ün- laikliğin-cumhuriyetin, hatta Kurtuluş Savaşı'nın bir kenara itilmesi çabası da perde gerisindeki erozyonun başka atakları...
Hiç kuşkusuz son günlerin en önemli gündem maddelerinden biri olan ve toplumun büyük bölümünde (hatta yapılan anketlerde görüldüğü gibi) AKP tabanında da tepki çeken Andımız'a yönelik yasak iktidar partisinin dinci kesimler ve cumhuriyetle kavgalı kitlelere verdiği tavizlerden biri olarak biliniyor...
Türkiye genelinde onlarca stadyumdan Atatürk adının silinmesi, ulusal bayramların bir kenara itilmesi, Atatürk'ün gözden düşürülmesi çabaları, bazı muhalefetin bile içine sızan bölücü-gerici takımlarla ilgili oy kaygısını gidermeye yönelik tehlikeli girişimler, kamuoyunun dikkatini fazlasıyla çekiyor...
Ancak önceki gün ortaya çıkan vahim bir gelişme, laik devlet yapısı üzerindeki tehlikeye adeta zirve yaptırdı!!!
Üstelik bu tehlike; daha dört yıl önce dinci bir darbe ile bertaraf edilmek istenen AKP'nin bürokrasiye sızmış mürit-militan kadroların kalkışmalarından zerre kadar ders almadığını bir kez daha gözler önüne serdi!..

TSK'ya mürit kapısı!..

Baksanıza; AKP iktidarı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne personel yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksek Okulları'nın giriş şartnamesinde yer alan, "Kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması" şartını yönetmelikten çıkartarak, çok tehlikeli bir icraata imza atmış!..
Ancak FETÖ yüzünden düzeni, bürokratik yapılanması ve hiyerarşisinin sarsılmasıyla, Harp Okulları zaten eski gücünü- etkinliğini-donanımını yitirmişken, bir yandan da buraya tarikat-cemaat müritleriyle geçmişte "bölücü-dinci" faaliyetlerde bulunmuş kişileri sızdırabilecek olanaklar yaratılması, sadece AKP'nin şaşkınlığını-sinsi planlarını ortaya çıkartmıyor, cumhuriyetin geleceğine bir kez daha dinamit yerleştirileceği kaygısını da gözler önüne seriyor...
İktidarın bu tehlikeli eylemini, "Bu ne perhiz-bu ne lahana turşusu" gibi artık sıradanlaşmış bir özdeyişle tarif etmek olanaksızdır...

"Yıkıcı, irticai, bölücü!.."

Ne yapmaya çalışıyor acaba AKP; devletin taşra örgütlerinden merkez yapısına kadar, bakanlıkların tüm birimlerinde tarikat- cemaat müritlerinin örgütlendiği tartışmaları büyürken, IŞİD gibi Selefi örgütler Ankara'nın ortasında infazlar yaparken- suikastlar planlarken, devletin en kritik birimlerinden olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kapılarını laiklik karşıtlarına, "yıkıcı, irticai, bölücü" unsurlara açabilecek bir yönetmelik değişikliği nasıl bir gaflettir acaba?..
Üstelik AKP'nin bu vahim uygulamayı harekete geçirdiği dönemde, neredeyse her gün TSK'da yüzlerce kişi gözaltına alınırken, bunların yerini irticaya karışmış tehlikeli kişilerin de alabileceği nasıl öngörülemiyor ki?..
Hiç kuşku yok; Emniyetten, TSK'ya kadar 50 bin kadar FETÖ militanı açığa alınmışken, bir bölümü tutuklanmışken, hatta bizzat Millî Savunma Bakanı'nın da ifade ettiği gibi, halen bir bölümü deşifre edilmemişken, irtica unsurlarına TSK'nın kapılarını açmaya çalışmak Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği açısından çok büyük bir tehlikeyi de pusuya yatırmıştır!..
Bizzat AKP, "FETÖ tehdidi devam ediyor" derken, tarikat ve cemaatler devletin birimlerini parsellemek için çırpınırken; devlet, TSK'yı mahvedecek olan bu tehlikeli uygulamadan bir an önce vazgeçmelidir... Unutulmasın ki, tarih her açıdan tekerrürden ibarettir!!!

YARIN: AKP kongresi, MYK'da ilginç isimler ve ayrılıkçı taviz kuşkusu!..

Yazarın Diğer Yazıları