AKP'deki Truva atları

      YAVAŞ yavaş dilleri çözülüyor, birbirlerinin yanlışlarını, dolayısıyla ülke yönetiminde üst üste yaptıkları hataları yeri geldikçe açıklıyorlar...

     Mesela bir açıklama da, eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten geldi...

     Çelik bir dönem Tayyip Bey'in pek güvendiği bir isimdi. Bakanlık ve parti sözcülüğü yaptı.

     Sonra ne olduysa gözden düştü...

     Dershanelerin kapatılmasına karşı çıkınca kendisine beslenen güveni ve sempatiyi de kaybetti...

     Bugün parti içindeki muhaliflerden biri...

     Cemaatçi olarak biliniyor...

     Diğer birçok isimin de başına aynı şey gelmedi mi; Tayyip Bey'e zıt düşen gitti, gönderildi...

     Çelik, dershanelerin kapatılmasına karşı çıkanlardan...

     Ona göre kapatılmayı gerektirecek teknik herhangi bir neden yoktu...

     Tek neden "Bazı dershanelerin cemaate bağlı" iddiasıydı..

     Çelik'i Tayyip Bey'den ve AKP'den koparan önemli konu buydu...

     Dershanelerin devamını savunduğundan partideki Truva atı sayıldı...

     Bugün, Ahmet Davutoğlu'na yakın duranlara da Truva atı diyorlar...

     Çelik ile Tayyip Bey arasında geçen şu konuşma ilginç:

     -Hüseyin Bey, Hatice Teyze ineğini satıp parasıyla çocuğunu dershaneye gönderirse bu zulüm değil midir. Kurtarın bizi bu zulümden dese buna ne dersiniz...

     -Tamam efendim, Hatice Teyze ineğini satmasın, çocuğunu da dershaneye göndermesin, o zaman çocuğu üniversiteye gidemeyecek, otlatmaya gidecek, bu mu iyi...

     Kısacası aralarındaki ip bu diyalog sonucu kopmuş...

     İktidar cephesinde gizli kalmış daha kaç zıtlaşma ve hırgür, değişik nedenlerle ortaya çıkacak bakalım...

 

İşte devlet adamı

     DÜNÜRÜM ve aziz dostum değerli kaptan Sıtkı Ağan anlattı..

     Yıl 1938... Hasan Âli Yücel, o günün tâbiriyle Maarif Vekili, yani Millî Eğitim Bakanı...

     Bir gün makamına, çat kapı iki öğrenci girdi...

     Tombul olanı "Elini öpmeye geldik babacığım" dedi, yanındaki arkadaşını da "Gazi" diye tanıttı...

     "Babacığım" diyen delikanlı, oğlu, rahmetli Can Yücel idi...

     Günümüzün sosyalist şairi ve düşünce adamı...

     Hasan Âli Bey "Söyleyin bakalım sebeb-i ziyaretiniz ne" diye sordu.

     Can, "İkimiz de harçlıklarımızı biriktirdik. Tahsilimize Amerika'da devam etmek istiyoruz, paramız var ama yetmez, bize burs verirsen gideceğiz" dedi...

     Hasan Âli Bey bunun üzerine Can'a "Sen çık, arkadaşın kalsın" diye komut verdi..

     Can çıktı, Yücel de Gazi adındaki genci karşısına aldı:

     Bak evlâdım, diye başladı ve devam etti:

     -Yurt dışında tahsil etmek isteyeni desteklerim, sana burs veririm ama Amerika'ya Can olmadan gitmek zorunda olduğunu da hatırlatırım. Ona da burs verirsem herkes bana ne der, yolun açık olsun evlât...

     Bursu alan Gazi, dünyanın en iyi beyin cerrahlarından Gazi Yaşargil'dir değerli okurlar. Can Yücel ise arkadaşına burs temin etmenin mutluluğunu yaşamış, babasının bir devlet adamı olarak görevini ve makamını kişisel çıkarına âlet etmemesinden gurur duymuş bir şair oldu

     İnsan bugün Hasan Âli Yücel gibi namuslu devlet adamlarını aramaz mı?

     Yalan söyleyecek değilim; siyasal akideme uymasa da Yücel'i ve ona benzeyen siyasetçilerle devlet adamlarını arayanlardanım...

    

 Edepsiz yine sahnede

      BURSA Ketenli Yaylası mümbit bir alan...

      Milletin anasına sövmekten utanmayan ve iktidar tarafından plaketlerle taltif edilen arsız ve edepsiz biri, bu yaylanın kendisine tahsis edilmesini istedi...

      100 hektarlık bölümde volfram madeni arayacak...

      Çıkarabilirse işleyecek ve satacak...

      Yörede iki büyük baraj var...

      Ketenli, önemli kalitede yeraltı suları açısından zengin bir alan...

      Volframın aranması ve işlenmesi gerçekleşirse yaylanın büyük bölümünde ekolojik denge, kullanılacak kimyasallarla, oluşacak ağır metallerle bozulacak...

       Halk arsız ve edepsiz kişiye ya da şirketlerine bu işin yapılması için izin verilmesini istemiyor. Yöredeki belediyeler de, sivil toplum kuruluşları da herife tepkili...

      Bu adamın isteğine karşı çıkmayan sadece iktidar...

      Edepsizle nasıl bir ilişki içindeyseler...

      Hangi taşı kaldırsanız altından "Milletin a.... koyacağız" diyen bu katmerli edepsiz çıkıyor. Her büyük ihalede o da var; aldığı büyük işler sayesinde ulaşılması zor bir servet edindiği iddia ediliyor...

      Millete söverek zengin olunur mu?

      Bu iktidar döneminde demek ki olunuyor!

 

 ONDAN BUNDAN

      MİLLİ Takım, güzel bir futbol sergileyerek Çek'leri 2-0 yendi. Bu sonuç bakalım bizi ikinci tura taşıyacak mı? Galibiyete rağmen, Fatih Terim'in görevinden uzaklaştırılması lâzım. Hırçın ve asabi mizaç biri ne iyi yönetici, ne teknik adam olabilir. Türkiye zaten ne çekiyorsa  Fatih'in hırçınlığına

benzeyen hırçınlıkta olanlardan çekiyor... Öfkesini zapt edemeyenlerle uğraşmaktan bıktık birader...

      ALBATROS Parkı'nın imara açılacağı haberlerini Büyükçekmece Belediyesi yalanladı. Haberi kim çıkardı, yaydı ve yöre halkını galeyana getirdi merak ediyorum. Ben de habere ilişkin birkaç cümle yazmış, tepki göstermiştim; demek ki kandırıldık. "Yok böyle bir şey" diyor herkesi sükunete çağırıyorum...

 

BİR SÖZ

        YENMENİZ gereken ilk düşmanınız öfkedir!

Yazarın Diğer Yazıları