AKP'nin oyları eriyor

Vatan Gazetesi yazarlarının izlenimleri iktidarın yolun sonunda olduğuna işaret ediyor. Erdoğan, Adana’da boş meydana konuşurken, Van’da  seçim öncesi oluşturulan ’sadaka ekonomisi’nin kaderi pamuk ipliğine bağlı
Başbakan Erdoğan’ın dün Adana’ya gideceğini sabah çok erken saatlerde Adanalı bir okurumdan gelen telefonla öğrendim:
 “Mustafa Bey...  Günlerdir AKP’nin il ve ilçe başkanlarından, ayrıca il ve ilçe belediye başkanlıklarından hem evimize, hem de iş yerimize telefon edip, bizi bu mitinge çağırıyorlar.”
Ne yalan söyleyeyim; çok da ilgimi çekmedi okurumuzun söyledikleri... Ta ki ajanslar Adana’dan o ilginç haberi geçinceye kadar... Haber aynen şöyleydi:
 “Başbakan Erdoğan, TOKİ’nin ’bin 46 konut, 3 bin 46 anahtar töreni için Adana’ya geldi, otobüsle kent turu attı. Daha sonra törenin yapılacağı miting alanına ulaştı. Fakat burada kendisini kötü bir sürpriz bekliyordu. Olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı koca meydanda ancak 2000-2500 kişi  vardı.”
Başbakan’ın seçim öncesi mitinglerini hatırlayın:
Gittiği her ilde on binler toplanıyor, aşırı kalabalıktan insanlar eziliyordu.
Şimdi ise AKP teşkilatı ve belediye görevlileri günler öncesinden harekete geçiyor, vatandaşlara tek tek telefon ediyor, tüm kent Başbakan’ın geleceğini haber veren afişlerle, pankartlarla donatılıyor... Sonuç ortada:
Yaklaşık 2 milyon kişinin yaşadığı kentteki AKP etkinliğine sadece 2 bin, bilemediniz 2 bin 500 kişi katılıyor!
Onlar da TOKİ’den ev alan hak sahipleriyle AKP’nin kentteki ileri gelenleri!
Bu yazı AKP’ye gönül verenleri kızdıracak... Ama bu, AKP’nin hızla kan kaybetme sürecine girdiği gerçeğini değiştirmiyor!
Ekonomideki dengelerin bozulması, sokaktaki enflasyonun patlaması, işsizliğe çözüm sözlerinin hayata geçirilmemesi sabırları taşırdı.
Bu partiye sırf “Ekonomi iyi gidiyor” diye oy veren seçmenler hızla desteğini geri çekiyor!
*  Mustafa Mutlu / Vatan

+++++

Hazır yemeye alıştılar
Van’daki törenin baş konuğu Hüseyin Çelik’ti. Yaklaşan Vanlı bir işadamı, “Görüyorsunuz değil mi, halkın pek ilgisi yok” dedi. Ben de “Hava çok soğuk ama” dedim. İş adamı güldü, “Size soğuk, bize ne ki bu” dedikten sonra “Tribünleri sadece kendi yandaşlarıyla doldurmuşlar. Çoğu da zaten devlet görevlisi, birkaç ay önce böyle mi olurdu?” diye sürdürdü.
Demek ki AKP aleyhine esen rüzgârlar kendini ülkenin en doğusundaki bir kentte bile hissediliyor.
Törende ve törenden sonra birçok Vanlı’yla konuştum.
“Burada devleti hissettirdiler” dedi. “Nasıl yani?” diye sorunca güldü, “Burada herkes yardım alır. Evine gıda ve yakacak yardımı gitmeyen pek yoktur” diye karşılık verdi.
Bir başka Vanlı, Hüseyin Çelik’in çok çalıştığını anlattı.  “Asıl yaptığı iş herkese yardım etmesidir”.
Aslına bakarsanız hesap çok basit. Gıda, yakacak, kadına süt parası, çocuk yardımı üst üste eklenince ortaya 1000 liraya yakın bir aylık gelir çıkıyor. Oysa vasıfsız bir Vanlı bir işte çalışmak istese, sigorta yaptıramayacağı gibi eline ayda en fazla 500 lira geçecek.
Bu durumda çalışmanın bir gereği kalmıyor. Sokakta aylak aylak gezip, arada sırada çıkacak bir işten para kazanmak, kahvede vakit geçirmek “sadaka ekonomisinden” yararlanmak hem daha kârlı hem daha güvenli.
* Can Ataklı / Vatan

+++++

Vah ‘Türkiye’ Vah!
Biz iki gün önce Yılmaz Öztuna’nın “majesteleri” diye hürmetle eğilmesine ’pes’demiştik ama, baksanıza Kraliçe’ye veda yazısındaki hitabı selam yazısını nasıl aratmış:
İngiltere Kraliçesi ve 54 devletten oluşan Britanya Milletler Topluluğu başkanı Haşmetlü İkinci Elizabeth Hazretleri...
* Yılmaz Öztuna / Türkiye

Türkiye Gazetesi’nde unvan müzayedesi var. Yok mu arttıran?


+++++

 Tek yol ‘manda’ymış
Neyin ‘taraf’ ısınız?
İktidardan ’taraf’medyanın cüreti işi açıktan açığa manda ve himaye çağrısına vardırdı: 
AKP’nin tek şansı var.
Kendisini ülke dışında destekleyenlerle elbirliği yaparak sağlam ve hızlı adımlar atarak Türkiye’yi gerçek bir demokrasiye taşımak...
* Ahmet Altan/ Taraf

* * *

Eeee, “Hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi tarih?”


+++++
Aman sen eksik kalma
Son centilmen Taha
Medyadaki kraliçeye hürmetlerini sunma faslı bitmedi.  Kraliçe’nin önünde eğilen eğilene...İşte son “centilmen” :
İNGİLİZ Kraliçesi II. Elizabeth, 1971’den sonra şimdi ikinci defa ülkemizi ziyaret ediyor. Dost ülkenin Kraliçe’sini saygıyla selamlıyorum.
* Taha Akyol / Milliyet


+++++

Hafıza-i beşer...
Kraliçe’nin ziyareti bilgilerimizi tazelemek için fırsattır
Büyük devletleri temsil eden kişilerin sizin ülkenizi ziyaret etmesi, hem kendi tarihinize hem de o ülkeyle ilişkilerinize ait bilgileri tazelemenize yardım eder.
* Mehmet Barlas / Sabah

Umarım dediği olur.  Barlas kötü hatıraları hafızasından silmiş olmalı ki, sadece saray ağırlamalarını hatırlatmış. Bu vesile ile O’nun da bilgilerini tazeleyelim bari...  İngilizler’in 1. Dünya savaşında nasıl Araplar’la işbirliği yaptığını ve Mondros’u, Musul’a nasıl göz diktiklerini ve Lozan’ı, Straw’un Türkiye için kullandığı “önce yakalayıp sonra derisini yüzeriz” veciz ifadesini hatırlar belki.

+++++

Medya AKP’nin kuşatması altında
Tuncay Özkan’ın yönetimindeki Kanaltürk’ün AKP yanlısı bir gruba satılması şok etkisi yarattı. Tuncay Özkan’a siyaseten bel bağlayanların tepkisi haklı. Çünkü farklı umutları vardı... Medyadaki aymazları ise anlamaya imkan yok. Özgürlükçü ve demokrat geçinen bir gazete Kanaltürk’ün etkisizleştirilmesi karşısında zil takıp oynayacak... Kendilerinin (bizlerin) de aynı kuşatma altında bulunduğunu hâlâ fark edemediler...
Kanaltürk iktidarın baskıları sonucu satışa zorlandı.
Akşam, Show, Sky gibi medya organlarının sahibi Mehmet Karamehmet geçenlerde okkalı bir para cezasıyla baskı altına alındı. Cezalandırıldı.
Cumhuriyet’in sahibi İlhan Selçuk’un gece yarısı evinden alınıp götürülmesi de kuşkusuz bir tür yıldırma denemesiydi.
Muhalif Ulusal Kanal’ın kadrosunun yarısı hapiste...
İktidarın tarafsız kalmaya çalışan NTV’yi cezalandırmak için fırsat kolladığı söyleniyor.
Öte yandan TRT’nin 4 kanalı AKP’nin sesi haline getirildi. Sabah ve atv, devlet bankalarından alınan kredilerle Başbakan’ın damadının kontrolüne verildi. Medyanın yarısı iktidar borazanı olarak ses veriyor...
Bu iktidarın tarafsızlık, hak, hukuk, etik, adalet, demokrasi, özgürlük gibi kavramlarla ilişkisi yok. Tek ilkesi var:
- Ya benden yana olacaksın ya yok olacaksın...
Öyle yolsuzlukları falan yazmayacaksın. Mizahını bile yapmayacaksın. “İcraat” a müdahale etmeyeceksin. Kafaları karıştıracak, beylerin rahat çalışmasını sağlayacaksın...
Tarafsız olan her organ, her kurum kuşatma altında... Bizi ilgilendirmesi gereken bu...
* Melih Aşık / Milliyet


++++++
Endişelen tabii
Ölseniz, çatlasanız, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e frak giydirip, papyon kravat taktırabilir miydiniz/ Bak işte 88 yaşındaki Kraliçe bir günde yaptırdı hepsini... Ben, İsrail  Cumhurbaşkanı ziyarete gelirse şart koşup “kippa” giydirmesinden de endişe ediyorum

* Abdurrahim Karakoç  / Vakit

Endişesinde haklı, Gül’ün “tam yol ileri” dediği AB şart koşarsa, Başbakan da  “papaz cübbesi” de giyecekti...

+++++

MİNİ  YORUM
Ayna ayna söyle bana
“Millet” kavramını tarif etmek lüzumu hisseden Hadi Uluengin buyurmuş: “milliyetçilikler, ulusalcılıklar, aynı kutudan çıkmış hortlakların ta kendisidir!” Yazıyı okurken ilk düşündüğüm şey, Pamuk Prenses masalındaki kötü kalpli çirkin kraliçe’nin sihirli aynasının bir benzerine sahip olup olmadığı oldu. Hadi sorar: Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzel dünyada? Ayna cevap verir: Milliyetçileri ‘hortlak’ yaptık sizden güzeli yok efendim.
S.T

Yazarın Diğer Yazıları