AKP'ye hizmeti çok kendi partisine hayrı yok!

AKP'ye hizmeti çok kendi partisine hayrı yok!
Hani "Kraldan çok kralcı olmak" diye bir tabir vardır ya...MHP lideri Devlet Bahçeli de "İktidardan çok iktidarcı" olarak siyaset tarihine geçecek.

Politik hayatı hep AKP'ye destek olmakla geçti. Kendi partisine bir hayrı dokunmadı ama iktidara hizmette hiçbir zaman geri kalmadı. Oysa onun 14 yıldan bu yana AKP ve liderleri hakkında söylediği sert, zehir zemberek sözleri nakletmeye kalkışsak sayfalar yetmez. Vatandaşa verdiği sözleri tutmadı. Ülkücü camiayı dışladı!

Nedendir bu keskin dönüş, bilinmez!

Bahçeli, yandaşlarıyla birlikte destekleyerek "Tek Adam" anayasasını Meclis'ten geçirirken, MHP'nin de yok olmasına imza attı.

Şimdi yapılacak referandum için meydan meydan dolaşıp AKP Anayasası'na "Evet" kampanyası yürütecekmiş...

Siyaset tarihinde böyle bir garabet görülmemiştir.

Vatana ve millete hayırlı olsun!

Rahmi Turan Sözcü

***

Halkın talebiymiş; anayasadan bihaber...

-------

Siyasettin jargonunda vardır.. Siyasetçi yaptığı her işi halkın talebi olarak sunar..

Halkın talebi doğrultusunda hareket ettiklerini iddia eder..

Bir sürü örnek verilebilir..

Son örnek anayasa değişikliği.. Rejim değişikliği de aynı nedene bağlandı..

Halkın talebi!...

***

Görmüşünüzdür..

Dünkü gazetede Adil Gür'ün yaptığı araştırmanın sonuçları yayınlandı..

  - Bırakın halkın yeni anayasa talep etmesini..

  - Bırakın halkın rejim değişikliğini istemesini

  - Bırakın halkın mevcut sistemden şikayet etmesini..

  - Bırakın halkın siyasetçilere baskı yapmasını..

Halkın ne anayasadan haberi varmış, ne nasıl yönetildiğimizden, ne sistemden!.

***

Seçmenlerin yüzde 47.6'sı parlamenter sistemin ne olduğunu dahi bilmiyormuş..

Şimdi biz bu seçmene soracağız..

Parlamenter sistemde mi kalalım?

Başkanlık sistemine mi geçelim?

 Bu arada..

ANAR'ın yaptığı araştırmaya göre seçmenin yüzde 80'i getirilen sistemin ne olduğunu bilmiyormuş!.

Araştırmacı Gür'e göre bilmeden de oy verecekler..

Neyse bu derin mevzu..

***

Seçmenin neredeyse yarısı yürürlükteki anayasanın ne zaman yapıldığını da bilmiyormuş..

Vay be.. 35 yıl olmuş..

O gün anayasaya evet oyu verenlerin (yüzde 92 ile referandumdan geçmişti) çoğu hayatta değildir..

Bugün 82 Anayasası'ndan şikayet edenlerin çoğu o gün doğmamıştı bile..

Veya oy atmaya yaşı yetmemişti..

Veya hayır oyu vermişti..

Sonuçta; 1982 yılında kurulan sistemle yönetiliyoruz..

***

Referandumdan evet oyu çıkarsa 2017 Anayasası da büyük ihtimalle 35 yıl sonra da yürürlükte olacak..

Evet oyu verenlerin çoğu hayatta olmayacak..

Bugün doğanlar..

Bugün oy verme yaşında olmayanlar o gün 2017 Anayasası'yla bizim kabul ettiğimiz anayasayla yönetilecek..

***

Bırakın 35 yıl sonrayı..

Evet oyu verenlerin bir kısmı belki de anayasanın yürürlüğe girdiğini görmeyecek..

Öyle ya..

2019'a kim öle kim kala..

***

Demem şu; 2017 Anayasası'na oy verirken kendimizden çok bizden sonrakileri düşünelim..

Çünkü.. Yanlış yaparsak ceremesini bizden çok onlar çekecek.

Mehmet Tezkan Milliyet

***

"Demokratik" mi dediniz!

-------

Meclis'in yetkilerini tek kişiye devreden ve "denetimsiz başkanlık" öngören anayasa değişikliği teklifi Meclis Genel Kurulunda kabul edildi.

     Anayasa "gizli oy" dese de oylamalar "açık" yapıldı. AKP "evet" dışındaki pulları toplarken, "geçersiz" oy kullanmaya karşı da önlem alındı. "Şüpheli" milletvekilleri uyarıldı ve "açık oy" kullandırıldı.

-  MHP'de de durum farklı değil. Bahçeli'ye yakın bir bayan milletvekili pul toplamakla görevlendirildi. Muhaliflere göre, açık "hayır"cılar dışında 3 milletvekili pul vermeyi reddetti. Geri kalan hepsi "evet" dışındaki pulları bu bayana teslim etti.

Sıra referandumda

     Şimdi gözler referandumda. 2 veya 9 Nisan tarihleri öne çıkıyor. Erdoğan kritik kararları hep yurt dışı gezilerinde verdi. Referandum tarihini de Afrika gezisinde belirleyecek gibi..!

     Şimdi referandum hazırlıkları gündemde. Hem Saray'da, hem başbakanlıkta, hem de AKP genel merkezinde referandum için düğmeye basılmış durumda.

     Devletin tüm olanaklarının seferber edileceği tecrübeyle sabit. Diğer bir deyişle "evet" kampanyasının masrafları, işçinin, çiftçinin, esnafın, sanayicinin, tüm vatandaşların ödediği dolaylı, dolaysız vergilerden karşılanacak.

- Adı da "demokratik referandum" olacak!

İsmet Özçelik Aydınlık

***

Olağanüstü Hal hemen kaldırılmalı

-------

Artık çok belli ki referanduma Olağanüstü Hal koşullarında gideceğiz. Bu bir demokratik ülke için kara leke niteliğindedir. Bu referandum normal bir referandum değil. Bir tarafta dağınık, farklı nedenlerle bu sisteme karşı çıkan, ülkeyi tek bir kişinin iki dudağının arasına bırakmak istemeyen geniş kitleler var. Diğer tarafta, biat kültürünün ağır baskısı altında adeta mühürlenmiş zihinleri kontrol eden, devletin tüm güç ve olanaklarını kullanan, iktidarı bırakmamak için her yola sapabilecek karakterde bir siyasi iktidar var. İktidar kampanyayı devletle birlikte siyasi parti olarak da yönetecek, oysa karşı çıkanların ortak hareket edebileceği tek bir parti yok. Ayrıca zaten bu referandum partilerin işi değil kişilerin bir vicdan muhasebesi. Bu durumda iktidar, mecburiyetten belki CHP'nin faaliyetlerine sınırlı izin verirken, toplumun diğer bütün unsurlarına baskı, tehdit ve şantaj uygulayacaktır. Referanduma Olağanüstü Hal koşullarında gitmek iktidarın yarışa 2-3 gol önde başlaması anlamına gelir. OHAL derhal kaldırılmalıdır. Halk değişikliğe evet derse zaten ondan sonrası hep OHAL olacaktır.

Can Ataklı Korkusuz

***

Devletin mülkiyeti

***

(...)Adalet, özgürlüğün temini için vardır. Konusu suç teşkil etmeyen ve başkalarını kısıtlamayan davranışları sergileyebilmenin garantisi hukuktur. Buradaki temel soru, kimin özgürlüğü korunacak sorusudur.

Mülkiyet önemli bir kavramdır. Özel mülkiyetse kişinin özgürlük alanıdır. Devlet dahil, kimse bu alana hukuksuzluk yaparak müdahale edemez. Burada tasarruf, kişinin çıkarını çoklaştırmak için kullanılır.

Ancak devletin mülkiyeti kimsenin tekelinde değildir. Bu yüzden kişisel çıkarlar değil, devlet menfaatleri ön plandadır. Kimse kendi çıkarları için devlet üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir.

(...)Sonuç olarak devletin çıkarları, kişisel çıkarlardan ibaret değildir. Devlet çıkarı bunların çok fevkindedir. Çünkü devletin tüzel bir kişiliği vardır. Kişisel hırs ve taleplerle devletin yönetimini, yasasını değiştirmek, devletin mahiyetine kastetmektir.

Ayşe Sucu Sözcü