Aksakallı
Türk Devletleri Teşkilatının Aksakallar Konseyi, Türk töresine uygun olarak tesis edilen istişare müessesesinin karşılığıdır ve ana organlarından biridir. 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da düzenlenen 8. Zirve’de Aksakallar Konseyi’nin yönetmeliği yenilenmiş ve bu süreçte Konsey’in başkanlığına “Türkiye Aksakalı” olan Binali Yıldırım atanmıştır.
Adına bir devlet üniversitesi bulunan, Türkiye'nin eski Meclis Başkanı, son Başbakanımız ve TDT'de "aksakal" olan Binali YILDIRIM, Şubat 2022'de katıldığı Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge programında "Dilde birlik, işte birlik, eee bir şey daha vardı." diye zorlanınca Ahmet Hakan, "törede birlik" diyerek yardımcı oldu ve program maalesef böyle devam etti.
Kuruluşuyla beraber Türk milliyetçileri için büyük heyecan ve beklenti yaratan TDT’nin Aksakallar Konseyi’ne Binali Yıldırım’ın atamasını duyunca içime hafif bir sızı düşmüştü. Yıldırım’ın Türk dünyası ile ilgili herhangi bir tasavvuru olduğunu da sanmıyorum. Dolayısı ile kendisinin bu görevi seve isteye kabul ettiğini de düşünmüyorum. Nitekim ikinci açılım sürecinde, İzmir’de Hukuki Araştırmalar Derneğince düzenlenen Yeni Anayasa Buluşmaları programında vatandaşlık tanımının değiştirilmesi gerektiğini savunarak "Bu milletin unsurları var. Bin yıldır biz topraklardayız. Kürtler var, Türkler var efendim diğer Süryani’si var, Abaza’sı var, Çerkez’i var. Var oğlu var. Vatandaş tanımında yeni anayasada elbette ki gözden geçirilebilir. Bir etnik kimliği tanımlamak, öne çıkarmak değil de kim olduğuna bakmaksızın vatandaşlığı önceleyen bir güncelleme yapılabilir. Bu bazı etnik grupların kendilerini ihmal edilmiş düşüncesinden kurtarabilir." sözlerini sarf etti ve malum yerlere selamını çaktı.
Binali Yıldırım’ın "Türk Dünyası Şartı" adlı kurucu belgesi başta olmak üzere TDT'nin hiçbir belgesini okumadığını, okusa bile içselleştiremediğini, sarf ettiği bu cümlelerinden anlıyoruz.
HÜDA-PAR ile aynı şeyleri söylemeleri Cumhur İttifakı’nın diğer üyelerini de rahatsız etmiyor. Nihayetinde bir şeyi devirmek için aynı yönde olduğu sürece itmekle çekmek, aynı sonucu doğurur. AKP'nin yönetim anlayışı da böyledir. Bir kurumu, bir yapıyı yıkmak istiyorsa oraya liyakatsiz bir atama yapar, böylece kanunsuz emirler vermesine bile gerek kalmaz. Liyakatsizlik, o işi zaten halleder. Biz de bunun için liyakat diye yırtınıyoruz!
Yıldırım’ın bu konuşmasının önü ve arkası da var. Orada da açıkça Cumhurbaşkanının yeniden seçilmesi gerektiğinden bahsediyor. Bölünme tehdidinden bahsedip dönüşmemiz gerektiğini söylüyorlar. Değişmezsek çökeceğimizi iddia ediyorlar ve bu kurgusal dertlerimize çare olarak da Türklüğü, vatandaşlık tanımından çıkarmayı öneriyorlar. Bir vesile ile pakete, Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar tekrar seçilmesini koyuyorlar. Bunu halka dayatıyorlar. Yoksa bebek katili İmralı’dan çıkacak, ülkeyi parçalara ayıracak diye tehdit ediyorlar. Oysaki normal şartlar altında cezaevindeki adamdan ne tehdit olur ne de medet umulur.
Meşhur medya hizmet sağlayıcısı bir platformda, bugünlerde üst sıralarda olan bir Amerikan dizisinin bir sahnesinden bahsetmek istiyorum: Siyasi komploların konu edildiği dizide, yönetimi ele geçirmek isteyenlerin nörolojik ilaçlarla saldırı yaptığından şüpheleniliyor. Kendisi de bundan şüphelenen dizinin başrolü, bir konuşma sırasında aydınlanma yaşıyor ve kendi yaşlılığına gönderme yaparak "-Ha nörolojik bir silah, ha yorgun yaşlı bir adam." diyor.
Tecrübeli olmak, akil olmak, aksakallı olmak millete ve devlete hizmet için çok önemli. Hatta faydalanılması gereken zenginliğimiz. Ancak liyakat, yaşlı ve yorgun adamlar, ilaçlar ve yan etkileri sadece filmlerin konusu değil.
Binali YILDIRIM, bir örnek. Onun sahip olduğu fikirler sadece Türk vatandaşlığına değil, Türk dünyasının varlığına da terstir. Tutarlılık başta olmak üzere birçok değer için TDT'deki görevini bırakması ya da TDT'nin onun görevine son vermesi gerekir.
Tanrı Türk'e yardım etsin.
KKTC Büyüyüp Turan olacak
Kıbrıs 82
KIBRIS
BOYKOT
Protesto Kültürü
Anayasanın Ruhu
Aksakallı
Koltuk için
Yenilenme
Önce Mayınları Söktüler









