Akşener: Korkutma yöntemleri devreyle sokuldu

Akşener: Korkutma yöntemleri devreyle sokuldu
Yeniçağ'a yapılan hain saldırıdan sonra ilk andan itibaren tepkisini koyan Akşener gazetemize "geçmiş olsun"a geldi. "Korkutma yöntemleri devreye sokuldu" diyen Akşener gündeme ilişkin bazı konulara da değindi. İşte o röportaj:

Röportaj: Arslan TEKİN

Yeniçağ'a saldırdılar. Meral Akşener saldırı ertesi gazetemize "geçmiş olsun"a  geldi. Kendisiyle saldırıya ve günün meselelerine dair röportaj yaptık. Meral Akşener, saldırıyı, son gelişmelerle bağlantılı görüyor. Yeniçağ'ın gerçekçi yayınları saldırı sebebi.

-Meral Hanım, son gelişmeler, Yeniçağ'a saldırılı… Neye göre yorumluyorsunuz demeyeceğim, neye yoruyorsunuz diye soracağım.

-Şimdi bir başkalık sistemi tartışması var. Bu başkanlık sistemini, yani partili cumhurbaşkanlığı deniyor da özü başkanlık. Bunu Türkiye'nin gündemine s ayın Bahçeli getirdi. Darbe kalkışmasından sonra getirdi. Gerekçesi sadece fiilî durumdan hukukî duruma getirmek... Tabiî hiç kimse bu gerekçeyi gerçekçi bulmuyor. Dolayısıyla bu izaha muhtaç.  MHP'nin tabanının yüzde 80'inin, ölçülmüş bir rakam olarak söylüyorum bunu, değişim dediğimiz yani 1 Kasım seçimlerinden sonra alınan oylara itiraz eden, olağanüstü kurultayın yapılmasını isteyen arkadaşlarımıza ait. Yani tabanın yüzde 80'i olağanüstü kurultayın yapılmasını isteyen insanlardan oluşuyor yüzde 20'si Balgat yönetimine ait.  Bir örnek vereyim. 19 Haziran'da yaptığımız kurultaya dört maddeyle tedbir kondu biliyorsunuz. Şimdi 28 Mart 2017'e bu tedbir kararının görüşülmesi kararı verildi. Daha ön duruşma yapılacak. Haziran ayı içinde karar verilecek. Tam bir yıl sonra!

Hukukun katledildiği bir süreçteyiz

-Bu uzatma, zamana yayma kasıtlı görülebilir mi?

- Kastın ötesi! Açık bir şekilde bu hukukun katledildiği hukukun artık guguk yerine konduğu bir süreç bu.

-Yani Balgat'la Beştepe arasında z bir zımnî iş birliği mi, açık işbirliği mi var?

-Açık iş birliği var. Al başkanlığı ver koltuğu modelinde bir iş bu.  AKP Genel Başkanı ile MHP Genel Başkanı anlaştılar. İki tarafın da yöneticilerinin bu anlaşılan metinden bilgileri yok. Nitekim ben Balgat'ı temsil eden arkadaşların televizyonlardaki konuşmalarını izliyorum. Topluluklardaki konuşmalarına bakıyorum, hiçbiri içerik hakkında bir kelime söyleyemiyor. Bu arada benim bilebildiğim yedi gazete, onun üzerinde televizyon, "havuz" dediğimiz yandaş dediğimiz basın yayın kuruluşu var ki, bugün eğer sayın Cumhurbaşkanı veya Sayın Binali Yıldırım bugün bu karadır desinler  evet bu karaymış diyorlar, öğleden sonra da griymiş deseler, griye dönüyorlar.  Akşam da diyorlar ki bu beyazmış. Bir gün de üç ayrı görüşü savunabilecek kadar şuurunu kaybetmiş bir basın yayın alanı var. Biz onlara "havuz" diyoruz, Merkez medya dediğimiz zaten iki alan kaldı. Orada da, anladığım kadarıyla patronlar, canlarını kurtarabilmek için, büyük bir baskı var, asla farklı görüşü olanlara alan yok, nefes alacak yer yok. Şimdi Yeniçağ gazetesi, özellikle Ülkücüler açısından nefes alınan, fikirlerini söyleyebildikleri, muhalefet dediğim,  değişim hareketi dediğim,  bütün aday arkadaşlarımızı destekleyenler de dâhil, hepimizin gelip fikirlerimizi söyleyebildiğimiz, sizlerin de özellikle bu başkanlık sistemi üzerinde  "hayır" olarak tavrınızı koyan gazetecilerden oluştuğu için göz korkutmak amaçlı yapılan bir saldırı.  Hepimize demeye getiriliyor ki, başkanlık sistemine" hayır" derseniz böyle cam çerçeve nasıl kırıldıysa sizin de kafalarınız böyle kırılacak… Bizlere deniliyor. Sizlere de deniliyor ki, ha böyle devam edin bugün cam çerçeveyi kırdık yarın kafanız kırılır. Böyle bir saldırıyı ben alçak ve korkakça, namertçe bulduğum bir saldırı. Eğer kolluk güçleri görevlerini yapıp önce failleri daha sonra da azmettiricileri ortala koyabilirse…

Azmettirenler ortaya çıkarılmalı

-Azmettiriciler ortaya çıkarıl mı sizce?

- Ben iyi niyetli olmaya çalışayım. Bugüne kadar olarak bütün hukukî gelişmelere baktığımız zaman bizle ilgili böyle bir şeyin olmayacağını görüyoruz. İnşallah bizi yanıltırlar. Ama çok büyük bir beklentim yok doğrusu. Peşinde olacak mıyım? Olacağım. Yapacağım. Yeniçağ saldırısını böyle değerlendiriyorum. Hepimizi caydırmak için bir örnek vaka.

-Bu saldırının doğrudan yukarıdan birinin emriyle mi yapılmıştır, yoksa bir grup çıkmıştır, bizim başkanlığa karşı bir tavır geliştiriyorlar, yürüyelim arkadaşlar mı demişlerdir?

-Göreceğiz… Diyorum ki, iktidar, yani kolluk güçleri görevini yapar, yargı görevini yaparsa önce failler, sonra azmettiriciler, diyorum. Mutlaka bir azmettirenler olması lâzım, diye düşünüyorum.

- Tabiî siz bir yola çıktınız. Dediniz ki ölüm de olsa, kalım da olsa, hapiste olsa ben devam edeceğim. Eğer alacaksanız beni içeri alın, arkadaşlarıma dokunmayın, bunların hepsi kasıtlıdır dediniz. Yola devam mı?

-Evet, devam. Önce Bursa'da toplantı yaptık. Yalova'da, sonra Çanakkale'de toplantı yapacağız. Devam edecek… Biz millî iradenin tecelli etmesi anından itibaren de o sonuca saygı duyan insanlardan oluşan bir topluluğuz.  Ülkücü Hareket için konuşuyorum. Millî iradeden kasıt sadece başkanlık sistemine evet demekse bu ne millî irade tecellisi olur, ne de demokrasi olur; bu otokrasi olur, totaliter bir rejim olur. Dolayısıyla demokrasilerin en önemli özelliği bir konuyu gayet hür ve bağımsız bir biçimde tartışıp sandıkta da seçmenin hür iradesiyle bir tercihte bulunmasıdır. Demokrasilerde her şeyi tartışabilirsiniz, bir tek şeyi tartışamazsınız… Eşit şartlarda yapılan bir yarışmanın hür ve bağımsız iradesiyle oy kullanmış bir seçmenin verdiği oylar neticesinde ortaya çıkan sonucu tartışamazsınız. Meşruiyet açısından birinci adım eşit şartlar, ikinci adım seçmenin hür ve bağımsız iradesiyle kullandığı oylar. Şimdi dönelim başa. 19 Haziran kongresinin bir siyasî sonucu bir hukukî sonucu var. Siyasi sonucu itibarıyla şu an Balgat yönetimi gayrimeşrudur. Çünkü bir kurultay yapılmıştır, delegeler karar vermiştir, üzerine sadece bir tedbir kararı olmuştur.  Dolayısıyla askıdadır. Yani bu kongre iptal mi edilecektir, seçimli kongre mi yapılacaktır, o sorunun cevabını 28 Mart'ta ön duruşmada, haziran ayında son duruşmada alacağız. Yani şunu söylemek istiyorum: 19 Haziran kurultayından sonra siyasî sonuç Balgat yönetiminin meşruiyetini kaybetmesidir.

Bahçeli'nin Kararları geçersiz

-Öyleyse Balgat'ın aldığı kararlar da geçersizdir…

-Elbette. Şimdi dolayısıyla tartışmalı bir durumda, yani siyasî meşruiyeti bulunmayan bir yönetimin, hadi bakalım şu fiilî durumu hukukî bir çerçeveye oturtalım deme hakkı yoktur.

-Çok önemli bir şey söylüyorsunuz…

-  Çok önemli bir kararı, Türkiye'nin rejiminin değişeceği bir kararı 19 Haziran kongresi itibarıyla meşruiyeti ortadan kalkmış bir yönetimin yapması ve hele bir tek kişinin karar vermesi mümkün değildir. Dolayısıyla istenen şudur:  Bu gerekçe yanlıştır. Bu gerekçe tatmin etmez, bu gerekçe ikna etmez kimseyi… Buradan sayın Bahçeli'ye, Balgat yönetimine öneriyorum. Diyorum ki; toplayın Ülkücülerin tamamını ve başkanlık sistemini onların oyuna sunun. Bu istişare toplantısında, şu kişi aday bu kişi aday, seçim de olmasın. Söz veriyorum.. Ben böyle bir adaylık işine de girmeyeceğim. Ama demokrasinin şartı budur. Başkanlık meselesi için geniş bir çerçeve içinde Ülkücülerin karar vermesi lâzımdır. Böyle bir konuda verilmiş bir kararın, yani hadi bakalım buyurun kararının demin dediğim gibi siyasî açıdan çok ciddi sakıncaları var, hukukî açıdan da sakıncalıdır. Dediğim gibi 19 Haziran'da değiştirilen 13 madde beş gün geçerli oldu. Şimdi resmî tüzük mü geçerli, delegelerin değiştirdiği  13 madde mi geçerli, sorusu da havada. Hukukî problemleri olan bir alanda böyle bir teklifin yapılıp bunun Balgat yönetiminin, sayın Bahçeli'nin arkasında durmanın hukukî, ve siyasî olarak doğru olmadığını biliyorum. Bunu bütün Ülkücüler biliyor. O yüzden bir itiraz var. Şimdi bu itirazın ortadan kaldırılabilmesi için de korkutma yöntemleri devreye girmiş görülüyor.

İlgili Haberler