Al birini vur ötekine

Kayyum meselesine nasıl bakmalıyız? Ölçütlerimiz var mı?

Var!

Ölçütlerimiz, hukuk düzeni ve bunun işletim sistemi olan demokrasidir. Lakin sorunların içinde de sorun var.

Ne gibi?

Şöyle: Demokrasi ve hukuk düzeni olması gerektiği gibi mi çalışıyor? Onları kim ya da kimler çalıştırmıyor?

İktidar mı?

Muhalefet mi?

 Yoksa her ikisi birden mi?

Eğer öyle ise bu durumda  İçinde bulunduğumuz siyasal sürece bakıldığında en temel sorunumuz bellidir: Demokrasiyi kötüye kullanmak!

Ne demek bu?

Şu demek: Ortada bir siyasal sistem olarak demokrasi var. Ve bunun kuralları, yöntemleri, amacı, düzeni düzlemi ve felsefi, inanç değerler sistemi var. Dolayısı ile demokrasi, kendi kurallarına göre işletilmesi gereken bir siyasal sistem.

Buraya kadar itirazı olan var mı?

Yok!

Öyle ise "kayyum" meselesine dönebiliriz.

Öncelikli sorumuz şu: HDP demokratik bir parti mi? Ve siyasal sisteme uyuyor mu? Demokrasinin içeriğine bağlılık düzeyi nedir?

Görünüşte HDP; demokrasinin nimetlerini kullanan ve fakat içeriğine sıra gelince bütün hukuk düzenini özümsediğini göstermeyen, kendisine demokrasi yoluyla var olma ve kendini temsil etme imkanı veren siyasal sisteme, o sistemin kuşatıcı gücü olan devlete, o devletin milli değerlerine tutum ve davranışlarıyla mesafeli duran bir parti..

Örneğin 30 Ağustos zafer bayramlarına katılmıyor.

Törenlerde İstiklal Marşı söylemiyor.

Bu devletin içeriğini oluşturan (hukuksal haklar ve demokrasi gibi) imkânlarından yararlanmayı bir hak olarak görürken, aynı devletin varlık sebebine, kıymetlerine ve bağlılığı yasal zorunluluk olan hukuksal kurallara uymuyor.

Kısaca söylemek gerekirse bunun adına hukuku kötüye, demokrasiyi, çıkarına göre kullanmak denir. Başka bir ifade ile demokrasi, demokrasi diyor ama demokratik hakları, olması gerektiği gibi değil, devletin ve toplumun aleyhine kullanıyor.

Aynı durum iktidar için de geçerli..

Onlar da demokrasiyi parti çıkarı gözeterek amaca varmak için kullanışlı bir araç olarak görüyor.

Hukuku çoğu kere toplumun aleyhine işletiyor.

Böylece gerek iktidar, gerekse muhalefet demokrasi bağlamında samimi bir görüntü vermiyor. Hâl böyle olunca da ortaya ne çıkıyor?

Demokrasiyi kötüye kullanmak. Demokrasiyi kötüye kullanmak için de hukuk aracı devreye sokuluyor. İşte Türkiye'deki kayyum meselesinin özü bu.

Kim haklı?

Hiçbiri!

Hukuksal düzlemde baktığımızda Türkiye'de Türkiye devletinin anayasal düzenine muhalefet eden ve fırsatını bulduğunda Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan bir partinin siyasal alanda kesinlikle bulunmaması gerekiyor.

Ama var.

Aynı şekilde, hukuksal düzeninin imkânlarını parti çıkarına olmayacak şekilde toplumsal çıkar amaçlı kullanan adil bir iktidar gücü gerekli.

Bu iki sorun birbirini rakipmiş gibi yaparak canlı tutuyor. Birinin varlığı ötekinin de var olmasının nedeni haline geliyor. Bu hastalıklı siyasetten, devlet ve toplum düzenini hukuksal anlamda gerçek kılacak gerçek politika ve politikacılara ihtiyacımız var.

Sen terörist başının mektubunu okut, askerimizin katili terörist elebaşını TRT ekranlarına çıkart, üç ay sonra; "bunlar PKK'ya para aktarıyor" diye bölücülerin destekçisi HDP'li belediyelere kayyum ata. Al birini vur ötekine.

HDP de iktidar da samimi değil.

Yazarın Diğer Yazıları