Alevî açılımı ve Karaman'ın fetvası

Alevî açılımı ve Karaman'ın fetvası

İktidarın gözdesi Prof. Dr. Hayrettin Karaman''ın Alevîlere dair bir fetvası tartışılıyor.

Yine "Alevî açılımı"ndan bahsediliyor. Bu kaçıncı "açılım" sayamıyorum! Malûm, seçimler yaklaştı. Oy derdindeler. Camilerde olduğu gibi, cemevlerinde elektrik ve su giderlerini devlet ödemesi açılımı yapmışlardı. Yargıtay da bu yönde karar vermişti. Şimdi, Alevî kimliğini öne çıkanlara, devlet kademelerinde yer açılacak gibi. Belki de Alevî kaymakamlar getirecekler, sonra bunları Saray''a toplayıp propagandasını yapacaklar.

Bir Ermeni kaymakamımız oldu. (Samimî söyleyeyim, buna çok sevindim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kim olursa olsun, liyakatinin elverdiği yerde olmalıdır.)

Kimi şu etnisiteden, şu mezhepten, şu meşrepten diyerek kontenjan ayırma gibi bir tavır içine girilmesi Türkiye''ye ihanettir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, kanunlara uyduktan sonra, dinine, meşrebine, etnisitesine bakılmaksızın, ulaşabildiği her vazifeyi yüklenmelidir. Asla önü kesilmemelidir.

"PKK açılımı"nda (Çözüm=Çözülme dönemi), Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan''ı da Abdullah Öcalan''ı şirinleştirmek için "âkiller"in arasına katmışlardı. İzzettin Doğan, meselenin nere varacağını idrak ettiği hâlde "PPK" propagandasının içinde nasıl yer alıyordu? Kendilerine de bir "açılım" bekledikleri için mi? ("Açılım" deyince... İzzettin Doğan ve Fethullah Gülen el ele vermiş, Ankara Mamak''ta aynı bahçe içinde hem cemevi hem cami açmıştı. F. Gülen, o vakitler iktidarın da gözdesiydi.)

İzzettin Doğan tarafı Ali''li Alevî kesiminden üstelik. Biliyorsunuz. İdeolojiye teslim olmuş, PKK ile aynı fikrî kaynaktan beslenen, Ali''siz Alevîler var. Hiç sanmıyorum ki, cemlere katılsınlar.

Alevîliğe ve Bektaşiliğe dair çok yazdım. Kitaplarımız da var. Arnavutluk''ta, Makedonya''da Bektaşî babalarıyla; Kazdağları''nda Tahtacılar arasında, Tokat yöresinde, Ankara civarında, Hacıbektaş''ta, İstanbul''da dedelerle görüştüm.

Prof. Dr. Hayretin Karaman Alevîliğe dair tartışılan fetvasını vereceğim, ona cevabı, zamanında konuştuğum dedeler ve dedebabalardan alacağım. H. Karaman''ın fetvası:

"Alevilik babadan oğula geçen bir soy, bir kan bağı değildir. İnsan bugün Alevi, yarın dönüp Sünni veya tersi olabilir. Bu gencin ailesi Alevi olmakla beraber gencin kendisi İslam''a Sünniler gibi inanıyorsa, Amentüyü bizler gibi kabul ediyorsa o makbul bir müslümandır. / Eğer bilerek Aleviliğini koruyorsa, Alevilere ait olup İslam ile bağdaşması mümkün olmayan inançları ve uygulamaları muhafaza ediyorsa o genç ile Sünni bir kız evlenemez. Durumunuzu buna göre inceler kararı siz verirsiniz."

Hoca, fazla üzerine gelinince, bir yazı yazdı, kendisini savundu. Memleketi Çorum''da, "Birlikte camiye gittiği" Alevî arkadaşlarıyla dostluğundan bahsetti, "Ben çocukluk ve ilk gençliğimi aynı dinin mensupları, bir bütünün ayrılmaz parçaları olarak birlikte yaşadığım Alevî kardeşlerimle paylaştığımız duyguların hasretini çekiyorum." dedi. (Yeni Şafak, 9 Kasım 2021)

H. Karaman''ın fetvasındaki arıza "bilerek Alevîliğini koruyorsa" sözüdür. Alevîliği toptan öteye itiveriyor. Anlattıklarına bakılırsa, Sünnî bir kız, bir ateistle, bir komünistle de evlenemez. (Komünistlerin idolü Dr. Hikmet Kıvılcımlı dine hürmetkârdı. Şimdi bühtan etmeyelim! Hocam buna da bir fetva!)

Ben de ritüellerini uygulamamakla beraber cemlerine katıldım. Hatta, bir defasında, cem yaptıkları alanda, ikindiyi kaçırmamak için, farza durdum. Hayrettin Karaman Hocam, benim cemevinde namaz kılmamın hükmü nedir? Ayrıca lokmalarını da yedim. Kestikleri hayvan mundar mı?! (Aslı murdar. "Mundar" Yozgat ağzı.) (Yarın devam)

Yazarın Diğer Yazıları