Alman bilim insanının araştırması korkunç gerçeği ortaya çıkardı: Çin, Uygur Türklerine ‘Yavaş bir soykırım’ uyguluyor

Alman bilim insanının araştırması korkunç gerçeği ortaya çıkardı: Çin, Uygur Türklerine ‘Yavaş bir soykırım’ uyguluyor
Alman Antropolog Adrian Zenz’in yaptığı araştırmaya göre Çin hükümeti Uygur Türklerinin doğum yapmasını engellemek için doğum kontrol yöntemleri uygulamaya zorluyor. Uzmanlar hükümetin bu uygulamasının ‘Yavaş bir soykırım’ olduğunu vurguladı.

Alman Antropolog Adrian Zenz’in yaptığı bir araştırma Çin hükümetinin Uygur Türklerine yönelik zulmünün en çarpıcı parçasını ortaya koydu. Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Çin hükümeti Doğu Türkistan’da Uygur Türkü kadınların doğum yapmasını engellemek için doğum kontrol yöntemleri uygulamaya zorluyor. Zenz, söz konusu uygulamanın ‘Soykırım hedefli bir nüfus planlamasının parçası’ olduğunu vurguladı.

ABD’DEN AÇIKLAMA

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, yaptığı yazılı açıklamada, "Dünya bugün Çin Komünist Partisinin Doğu Türkistan’daki baskı kampanyasının bir parçası olarak Uygurlara ve diğer azınlıklara karşı zorunlu kısırlaştırma, zorunlu kürtaj ve zorla aile planlama uyguladığına dair rahatsız edici haberler aldı." ifadesini kullandı. 

Alman Antropolog Adrian Zenz'in yayınladığı bilgilerin şok edici olduğunu ancak Çin hükümetinin on yıllardır devam eden ve insan hayatı ile onurunu hiçe sayan uygulamalarına benzerlik teşkil ettiğini vurgulayan Pompeo, "Çin Komünist Partisine bu dehşet verici uygulaması derhal durdurması ve diğer uluslara ise bu insanlıktan çıkaran suistimalleri durdurma talebi konusunda ABD ile hareket etmeye çağırıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

DOĞUM KONTROLÜ ZULMÜ

Zens'in 32 sayfalık raporu cumartesi günü ortaya çıkmış ve Çin'in Uygur ve Kazak Türklerine çeşitli doğum kontrolü yöntemleri uyguladığını ve buna uymayanları "eğitim kampı" adı altındaki toplama kamplarına göndermekle tehdit ettiğini ortaya koymuştu. 

Çin hükümetinin, yüz binlerce Türk kadını düzenli olarak rahimlerine spiral takmaya, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorladığı, spiral kullanımının ülke genelinde düşmesine rağmen Doğu Türkistan’da ciddi şekilde artış gösterdiği kaydedilmişti.

SOYKIRIM HEDEFLİ BİR NÜFUS PLANININ PARÇASI

Raporda bu durum şu şekilde ifade ediliyor: "2016 yılında sıkı tedbirlerin uygulamaya konulduğu Şincan bölgesi, bir polis devletine dönüştürüldü. Üreme hakları üzerindeki devlet müdahalesi çok sayıda tanık tarafından ortaya konuluyor."

Zenz'in resmi veriler üzerinde devam eden araştırması, Doğu Türkistan’daki nüfus artış hızının, son yıllarda dramatik bir şekilde azaldığını ortaya koydu.

Uygur Türklerinin yaşadığı iki büyük bölgede, 2015 - 2018 arasındaki düşüş oranı yüzde 84 olarak gerçekleşti. 2019 yılında da düşüş devam ediyor.

Associated Press ajansına konuşan Zenz, "eşi görülmemiş" olarak tanımladığı düşüşün, "acımasızlık" ürünü olduğunu söyledi ve "Bu, Uygurlulara diz çöktürmek isteyen daha geniş bir kontrol planının parçası" dedi.

Şincan bölgesindeki toplama kamplarında tutulmuş olan bazı kadınlar, kendilerine 'adet durdurucu iğneler' yapıldığını söylüyordu.

Raporda şu ifadeler de yer alıyor: "Sonuç olarak, Şincan'daki yetkililerin, üç veya daha fazla çocuğu olan kadınlara toplu kısırlaştırma politikası uyguladığı görülüyor."

Raporu yazan Zenz, yürütülen doğum kontrol siyasetinin "Soykırım hedefli bir nüfus planının" parçası şeklinde tanımlıyor.

‘’YAVAŞ BİR SOYKIRIM’’

Uluslararası uzmanlar, Çin hükümetinin yürüttüğü aile planlaması kampanyasının, Uygur Tükrlerini inançlarından ve kimliklerinden uzaklaştırarak asimile etmek için yapılan sistemli saldırının bir parçası olduğunu söylüyor.

Colorado Üniversitesi’nden Uygur uzmanı Darren Byler, ‘’Aile planlamasının hedefi Uygur nüfusunu tamamen yok etmek olmayabilir. Ancak bu politika sonucunda güçlerini büyük ölçüde kaybedecekleri için asimile olmaları kolaylaşacak’’ şeklinde konuşuyor.

İngiltere’deki Newcastle Üniversitesi’nden Joanne Smith Finley gibi bazı akademisyenlerse zorunlu aile planlamasının “soykırım” olduğunu söylüyor. Finley, “Toplu katliam yoluyla aniden yapılan bir soykırım değil. Daha yavaş, ıstıraplı ve ürkütücü bir soykırım söz konusu. Bunlar Uygur nüfusunu doğrudan azaltan genetik önlemler” diyor.