Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Şerafettin Tilki

Şerafettin Tilki

Kulüpleri soyma yöntemini açıkladı. Şerafettin Tilki, Alpay Özalan'ın ipliğini pazara çıkardı

Kulüpleri soyma yöntemini açıkladı. Şerafettin Tilki, Alpay Özalan'ın ipliğini pazara çıkardı

Karga, karga gak dedi, çık şu dala bak dedi..
Böyle başlardı tekerleme..
Zeka oyunları, hayvanlar alemine çekilirdi.
Çocuklar merak içinde dinler, bu tür masalımsı anlatımlar ile hayaller kurarlardı.

Karga, koca bir parça beyaz peynir bulmuş.
Çıkmış ağacın en yüksek dalına.
Tilki aç mı aç.
Ağacın altında bakıp, durmuş.
Ne yapsam, etsem; peyniri kapsam diye planlar yapmış.
Ağaca çıkamaz. Uçamaz.
Buldumm demiş kendi kendine.
Karga’yı gazlamış.
‘Ne güzel sesin var. Keşke senin gibi olabilsem. Hayvanlar aleminin Pavarotti’si olurdum” demiş.
Çok zeki geçinen Karga ‘GAK’ demiş.
Tilki, ağzından düşen peyniri yemiş.
Bu zeka oyunu meğer insanlar içinmiş.
Büyüdükçe anlamış olduk.
Bir yerlere gelen insanlar, işte bu TİLKİ kurnazlığı ile ne haltlar işliyorlar neler..

Bu tipler yüzünden, ne kulüpler batıyor. Ne insanlar bir sente muhtaç iken uzaya çıkıyor!
Ne ilginç di mi dostlar.
Batırdıkları kulüplerin üstüne basıp, Karun hazinesi bulmuş gibi zenginleşiyorlar.
Bravo.

Bu İngiliz kulüpleri neden batmazlar diye meraklandım. Şöyle puan durumuna göz attım.
O da ne. Premier lig ile bizim adı Süper, kendisi amatör lig arasında büyük benzerlik var.
20 takımlı İngiltere’de, 7 kulüp Başkent Londra’dan. Biz de; 8 İstanbul ekibi olduğu gibi.
Kalite felan benzerliği değil yani.
Karıştırmayın.

Futbolun beşiğini bırakıp yurda döndüm.
Duygulandım.
Ne günlerdi. Ah ahhh!
Eskişehir, Mersin, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Erzurum, Diyarbakır.. Futbolun beşiği olan illerimizdi. Bu kentlere giden biri futbolla hiç alakası olmasa da maç günü olduğunu anlardı.
Futbolu yayayan şehirler..
Kentlerin de canı var yaşayıp, yaşatırlar.
Tıpkı futbol topunun canı olduğu gibi!

Malum ülkemizde siyaset - futbol iç içe. Bu güzide illerimiz sırf bu yüzden alt liglere düştüler. Kapılarına kilit vurulmak üzere olanlar çok.

Belediyeler için rant kapısı kulüpler. Oysa kente hizmet amaçlı Belediye, profesyonel kulüp kurmaz. Gençleri spora yönetmek için amatörlere destek olur. Ancak işin kolayı bulunmuş. Kur profesyonel kulüp. İş yapacak olana, kulübe yardım et gel de. Ordan akan oluk gibi paraları, tepe tepe kullan. Ayrıca siyasi güç, mevki elde et.

Saydığımız bu futbol kentlerimizin ortak özelliği bu. Siyaset - futbol bileşenine kurban gittiler.
Bir örnek verelim. Eskişehirspor. Hatırlayan olur. Olmaz ise, açıp okur. Fethi, Nihat, Ender. Lig ve Avrupa kupalarında tozu dumana katmışlardı. Taraftarı inanılmazdı. Anadolu’nun futbol elçisi gibi idiler.
Halil Ünal: 2004 - 2019 yılları arasında 4 ayrı dönemde 7 yıl başkanlık yaptı. Öyle rakamlar İle kafanızı yormayım. Olan şu: 3 milyon ile alınan borcu: 300 milyon civarında teslim etti.
Bitik, tükenmiş halde..

Kulüpte bu çöküş yaşanırken, siyasette tam tersi görüntü vardı. Yılmaz Büyükerşen, kenti Avrupai görünüme soktu. Eskişehir’e kanallar yaptı. Hatta deniz bile getirdi, deniz!
İşte farklı partiden olan Ünal, ne yapmış bimiyor musunuz. Büyükerşen ile görüşüp, “Ya bize yardım edersiniz. Ya da kulübün anahtarını size teslim ederim..” demiş.
Gel de çık işin içinden.
İlgili yasalar gereği, belediyeler profesyonel kulüplere maddi yardımda bulunamazlar.
Belediye başkanı, kent halkının yaşam tarzı olan kulüp için kafa yormuş. Otopark ve benzin istasyonu tahsis etmiş. Amaç nakit akışı sağlansın.
O da ne.
Haydaa demeyin.
Yok bunda fayda..
Otopark ve Benzinlik anında başkalarına peşkeş çekilip, alınan para yine kulüpte hiç olmuş..
Amaç üzüm yemek değil. Bağcıyı dövmek ya..
Alpay Özalan teknik direktör yapılıyor. Oradan siyasete geçiş tüneli ile İzmir’den vekilliğe.
Eskişehirspor’un, belediye ilgisizliği yüzünden battı havası tutmuyor.
Tutsa ne olur, tutmasa ne.
Sonuçta; Es, Es, Es.. Ki, Ki, Ki, Eski, Eski…
Yok oluyor. Herkesin gıpta ile baktığı bu güzel takım, mum gibi eriyor. Düşene bir tekme de sen vur deniyor sanki..
Kurtuluş için çırpınıp duruyor..

Eskişehir örneğinden hareket ile; isimlerini yazdığımız diğer şehir takımlarımız da böyle.
Bacasız sanayi futbol. En güzel reklam yeri. Başka hiçbir yerde göremezsiniz. Futbolu bu işin içinden gelen ehil insanlar yönetmez. Liyakat yoktur. Siyasetçiler gölge Başkan olur. Yakınını görüntüde Başkan yapar. Ayakkabıcı Türkiye Futbol Federasyonunu yönetir. Sonuçlar ortada..

Neler neler var.
Yerimiz dar mı dar. Ancak aklımız da var.
Varrr..
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Melih Gökçek.. Bir oğluna kulüp, diğerine TV kanalı kurdu.
O ana kadar; ikisinin de işi gücü yoktu.
En azından bu işleri kuracak sermayeleri hiç yoktu.

İstanbul farklı mı..
Degil elbet.
Sistem değişik. İBB üstünden neler yapıldı.
Damat Göksel Gümüşdağ anlatmaz. İçine atar!
Hepsini ayrıntılı açıklayacağız.
Az sonra..
Karanlıktan, aydınlığa..
Hele bir de; karlar düşüp, yağmurlar yağarsa..
İşte o zaman; değmen benim gamlı yaslı gönlüme..

Yazarın Diğer Yazıları