Altın Portakal'ın enerjisi...

ANTALYA- Corona salgınının en çok etkilediği sektör olan turizm, sıkıntılı bir sezon yaşadı...

Turizmin önemli merkezi Antalya'da bazı tesisler açılamayınca, tarım, üretim ve hizmet sektörü de olumsuz etkilendi, onbinlerce insan işsiz kaldı...

Yani kentte moraller bozuldu, turizmin başşehrinin enerjisi de iyice düştü...

Tüm bunlara rağmen turizmdeki hareketlilik, 1 Temmuz'dan sonra yeniden hız kazanınca Antalya'daki tesisler biraz olsun nefes almış...

1 Ocak'tan itibaren Antalya'ya gelen turist sayısı 2 milyonu geçmiş...

Eylül ayına kadar kente gelen turistler arasında, 381 bin kişiyle Ruslar birinci, 323 bin kişiyle de Almanlar ikinci sıradaymış...

Ekim ayının ilk haftasında bile plajlar yoğun Antalya'da...

Dün de 34 dereceye kadar çıkan hava sıcaklığından dolayı turistlerin yanısıra yerli halk da denize akın etti...

Antalya, turizmde biraz olsun nefes almışken, devreye Altın Portakal Film Festivali girdi ve şehirdeki canlılık daha da arttı...

Festivale yoğun ilgi...

Altın Portakal'ın yapılacağı açıklandığında, bir yandan endişe yaşanmış, bir yandan da Corona salgını ortamında organizasyonun nasıl yürütüleceği sorgulanmıştı...

Hatta bazı kesimler Adana'daki festivalin kısıtlanmasından yola çıkarak, "böyle bir ortamda festival mi yapılır" sorusunu da yöneltmişti...

Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in Corona nedeniyle hastanede olması tabii ki kahredici ama bir yandan da Antalya gibi, turizm açısından tüm dünya için çekici olan bir kentin imajı ve salgından etkilenen sinema sektörünün içinde bulunduğu buhran vardı ki, halka da sektöre de nefes aldırmak- moral vermek gerekiyordu?..

İşte, etkinliklerin sorunsuz yürümesi de gösteriyor ki, organizasyona karar verilmesi Antalya'ya her açıdan olumlu yansıdı...

Organizasyon komitesi, salgın ortamında festivalin sorunsuz şekilde yürümesi için yoğun çaba harcıyor, Corona ile ilgili tedbirler en üst seviyede uygulanıyor...

Filmlerin gösterildiği açık hava sinemalarının önünde, yüz tanıma sistemine benzer elektronik araçlarla kontroller yapılıyor, maskesiz girişe izin verilmiyor, sandalyeler arasındaki mesafe korunarak sağlıklı bir ortamda film izlenmesi sağlanıyor...

Altın Portakal'ın AKP'li belediye döneminde yaşadığı erozyona bakıldığında, bu yıl ulaşımdan sinema düzenine, yer hosteslerinin özeninden organizasyon ve basınla ilişkiler görevlerinin duyarlılığına kadar tüm ayrıntılara dikkat edilmiş...

Herkes ciddi bir düzen içerisinde yürütüyor işini...

Altın Portakal'ın idari direktörü Cansel Çevikol Tuncer ve festival yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu işbirliğinde yürütülen etkinlikler, diğer komite üyelerinin de desteğiyle organizasyonun sorunsuz ilerlemesini sağlıyor...

Açık hava sinemalarından birinde belgeseller, diğerinde uluslararası yarışma filmleri, üçüncüsünde ise ulusal yarışma filmleri izleniyor... Yıldızlar altındaki etkinliklere seyircinin ilgisi her gösterimde daha da artıyor... Zaten biletler de çoktan tükenmiş...

farac-olu-ekmegi.jpg

farac-insanlar-ikiye-ayrilir.jpg

Toplumsal sinema örnekleri...

12 yapımın yer aldığı ulusal yarışmadaki filmlerin gösterildiği açık hava sinemasına ilgi yoğun...

Doğrusu festivali yürütenler de, izleyiciler de aksamadan süren bir organizasyonun kente getirdiği heyecan, moral, motivasyon ve enerjinin mutluluğunu yaşıyor...

Yarışma filmleri içinde dikkat çekici yapımlar var;

Örneğin, filmlerinde genellikle doğduğu toprakların sosyo kültürel yapısına ve çatışmalarına yer veren Reis Çelik'in "Ölü Ekmeği" adlı filmi belgesel tadında, bir görsel zenginlik de sunuyor...

Yok olmaya yüz tutan halk ozanlığı geleneğine ve yerel kültürü yaşatmak için çırpınan saz aşıklarının mücadelesine odaklanan filmde, gerçek bir saz aşığı ve bu mesleği öğrenmeye çalışan bir çocuğun ilişkisi üzerinden ilginç yansımalar var...

Filmde kendini oynayan Gürcistanlı saz aşığı Ziyaddin Aliev'in doğallığı, eserin duru ve içten anlatımına farklı bir tat katmış...

Festivalde bu yıl, insanları kuşatan ekonomik kıskaçtan yola çıkan, toplumsal sinemanın yeni örnekleri de var;

Ferit Karol'un "Kumbara" ve Azra Deniz Okyay'ın "Hayaletler" adlı filmleri kentsel dönüşüm bunalımına ve çaresiz kalmış metropol insanlarının çırpınışlarına da dikkat çekiyor...

Nesimi Yetik, "Dirlik Düzenlik" adlı yapıtında bir anne ile iki kızı arasındaki çatışmayı sorgularken, aile içindeki farklı yaşam kavgalarına ışık tutuyor...

Atalay Taşdiken'in, cezaevinden çıkmış bir adamın yaşama tutunma çabası ve kaçırılan eşinin çevresinde dönen mafyatik oyunları anlatan "Kar Kırmızısı" filmi sürükleyici bir gerilim olmuş...

Tunç Şahin'in "İnsanlar İkiye Ayrılır" adlı filmi,

Türkiye'de son dönemde sosyal bunalım haline gelen kredi- icra tuzağının içinde, kapitalist düzenden alınan bir intikamın ilginç öyküsünü anlatıyor...

Erdem Tepegöz'ün yönettiği ve ürkütücü bir mekanda, çarpıcı görüntüleriyle öne çıkan "Gölgeler İçinde" adlı film ise fantastik sinemanın ilginç bir örneği...

İlkel teknoloji ile yönetilen bir fabrikada, kameraların esareti altında çalışan maden işçilerinin mücadelesine vurgu yapan film, günümüz dünyasında insanların teknolojiye nasıl teslim olduklarını da irdeliyor...

Barış Gördağ-Yasin Çetin ikilisinin "Koku" adlı filmi ise çocuk yapmaya çabalayan bir akademisyen kadının ilginç mücadelesine dikkat çekiyor.

Festival yarın yapılacak gala gecesiyle sona erecek... Altın Portakal adaylarının heyecanı dorukta...

Yazarın Diğer Yazıları