Ama ne zafer?

Avrupa Eğitim Komitesi Sendikası’nın son toplantısına katılan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Başkanı Şener Elcil üç yıllığına (Rum destekli) %70 oy alarak Kıbrıs Öğretmenlerini (yani Rumlarla birlikte tüm öğretmenleri) Avrupa’daki Komitede temsil etme hakkını kazanmış. Rum Sendikalarını temsil eden  “Kıbrıs adayı”  Kostas Hacısavvas seçimi kaybetmiş. Verilen habere göre bazı Rum katılımcıların toplantıya Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası temsilcisinin gözlemci olarak katılabileceğini savunmaları karşısında, Kıbrıs’ın tek halktan oluştuğunu ve adanın tek halk, tek devlet, tek egemenlik esasında birleşerek Türk garantisinden kurtulmayı hesaplayan Rumlar Elcil’in seçimi için lehe oy kullanmışladır. Bunlarla aynı görüşü paylaştığı bilinen Sayın Elcil de Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın Rum tarafında da kayıtlı olduğunu savunarak gözlemciliği ret etmiştir.
Bu olay, Kıbrıs konusunda  “iki halk-tek halk” mücadelesinin ne anlama geldiğini bilmeyenler tarafından (ve Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerinin Rumlara denk eşit egemen bir halk olduğuna inanmamış olan Sayın Elcil tarafından) büyük bir başarı olarak algılanmıştır. Bu sözde zaferin Hristofyas’ın heyecanla savunduğu “tek halk”  görüşünün bir zaferi olduğunu görebilmek için Kıbrıs meselesini de bilmek ve bunca yıldır verilmekte olan mücadeleyi anlayıp,  “eşit egemen, kurucu iki halktan biri oluşumuzun değerini bilmemek veya umursamamak gerekmektedir.”
1960’da, iki eşit halk, self-determinasyon haklarını ayrı ayrı kullanarak Zürih-Londra Antlaşmaları ile oluşan Ortaklık Devletinin doğuşunu sağlayan Kıbrıs Antlaşmalarını birlikte imzalamışlardı. Bu anlaşmalar altında iki kurucu tarafın, “cemaat işleri” kendilerine öz işlerdir. Eğitim bunların başında gelir. Osmanlı zamanından bu yana eğitim Türk ve Rum eğitimi olarak  ayrı kabul edilmiştir ve 1960 antlaşmasında olduğu kadar, 1968’den sonra başlayan ve sonu gelmeyen görüşmelerde de bunları birleştirmek kimsenin aklına gelmemiştir. Ayrı seçimler de, iki eşit egemen halkın varlığının temel kanıtı olarak ele alınmış, hiçbir devrede müşterek seçimler gündeme gelmemiştir. Ancak son Talat-Hristofyas görüşmelerinde Hristofyas’ın sadece halkı, ekonomiyi, ülkeyi değil, kurumları da birleştirmeyi öngördüğüne tanık olduk.
Rum tarafının hedefi  “tek halk” adı altında her şeyi birleştirip bütünleştirmektir. Bunun ardından “tek halk” olgusu tek seçim listesine giden yolun başlangıcı olur. Tek halk, oy çoğunluğu ile ülkenin kaderini tayin etme hakkını da, zaman içinde, elde eder. Kısacası, Kıbrıs Türklerinin hakkı boyları ve oyları kadar olur. Kıbrıs Helenleri bir asırdır yürüdükleri yolun sonuna gelmiş olurlar. Zaten şimdiden AB üyeliğinin Enosis’e eşit olduğu iddiasında değil midirler? Bizden istenen, bu konuda  “ayrı halk, ayrı egemenlik, KKTC ve garantiler” diyerek açık bıraktığımız kapıyı lehlerine kapatmaktan başka bir şey değildir. Sn. Elcil, Hristofyas’ın öngördüğü  “kurumları birleştirmek”  yönünde ilk adımı  “zafer” diyerek atmış bulunuyor.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın kesinlikle Türk ve Rum taraflarına ait olan eğitim konusunda Avrupa’da ülkelerin eğitimleri ile ilgili bir komisyona, Rumların da oyları ile seçilmiş olmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için zafer değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden ve  “ikinci kurucu, eşit egemen halk” statüsünden vazgeçilebileceğinin başlangıç işaretidir. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın bu komisyona Rumların da oyu ile seçilmesinden Kıbrıs Türk eğitiminin kazancı ne olur, bilinemez. Ancak, bu komisyonda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye ile ilgili görüşleri malum olan Sayın Elcil’in davaya yapacağı zararı tahayyül etmek hiç de zor değildir. Aynı görüşte olan içimizdeki malum kişiler yarın Rumlarla müşterek listeden seçime girmeyi de hak bilirler ve buna tevessül ederek, seçimleri kazanırlarsa, Kıbrıs Türkünü Rumla aynı kefeye koymanın “tek halk” içinde kaynamanın sonunda, Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyacak değil, kendilerini seçen Rumların kuklası olacaklarını göremeyecek kadar gözleri kapalı mı?
Anlaşılan içimizden malum takımın Rum’a hizmet yarışı hiç son bulmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları