"Amaç belli; kaos çıkarmak!"


Önceki gün, İstanbul Güngören’de 5’i çocuk, 17 insanımızın ölümüne yol açan hain bomba saldırısını duyunca, bazılarının “Bu da Ergenekon işidir” diyeceklerini düşündüm, ama böyle bir iddianın onların bile mantıklarını, izanlarını zorlayacağını sandım... Yanılmışım! 
Eğer komplo teorisyeni değil, biraz izan sahibiyseniz, en basiti, böyle bir olayın şu sırada, asıl Ergenekon iddialarını zayıflatacağını ve Anayasa Mahkemesi yargıçlarını etkileyeceğini düşünürsünüz! ...Ve Anayasa Mahkemesi’nin tam AKP’nin kapatılıp-kapatılmaması kararını verecek yargıçların böyle bir karışık ortamda ülkeyı hükümetsiz bırakmak istemeyeceklerini hesaplamış da olabilirsiniz!
Ülkede, öylesine bir kafa karışıklığı, “kaosu” oluşturuldu ki, bu olayın şu sırada ülkeyi karıştırıp kendi emellerine hizmet etmek isteyen PKK’nın veya taşeronu DHKP-C’nin, Hizbullah’ın, El Kaide’nin işi olduğunu, bazıları, ya kasten ya da gafletten düşünmüyorlar! Veya bunları da Ergenekoncuların yönlendirdiğini iddia ediyorlar!

Maksat? 
Her cinayette, terör olayında ilk akla gelen soru: “Maksat ne.. bu kimin işine yarar?” Provokasyon olduğu doğru, amacın kargaşa çıkarmak olduğu da doğru, ama bu kışkırtma kimin, kimlerin işine yarar ve “kaostan” kim, kimler yararlanır?  Herhalde, duruşmalar arifesinde, sözde Ergenekon’un sözde sanıkları değil! Ama “ Kapatma davasını” şu veya bu yönde etkilemesi istenmez.

Fesat zamanı
Malum cenahın gazeteleri alelacele, peşin hükmünü vermiş; “alınan bilgilere göre” (herhalde aylardır Ergenekon konusunda haber sızdıranlardan alınan) “Bomba, daha önce Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu suikastleriyle Anafartalar Çarşısı ve Diyarbakır’daki saldırıda kullanılan RDX patlayıcısı imiş’Bu bombalar, patlayıcılar, sözde ” Ergenekoncuların “ tekelinde mi? Bunların eşlerini, çoğunlukla PKK, DHKP-C ve El Kaide kullanmadı mı?
“Amaç kargaşa ortamı oluşturmaktır” diyor ve hemen iddianamedeki ünlü mevhum, ” Kaos Planı “na bağlıyorlar! İki yanlıştan bir doğru çıkarmak hokkabazlığıyla! Ey Ergenekon meğer sen nelere kadirmişsin?
Radikal gazetesinin de manşeti ” Provokasyon Günleri “... Asıl sorulması gereken şey, bu kargaşa ortamını, kafa karışıklığını, ülkede bu tehlikeli bölünmeleri ve ” Ergenekon “ diye aylardan beri, ülkeye karabasana boğan ortamı, ” Ulusalcı/Milliyetçi “ - liboş - 2. Cumhuriyet-” Ilımlı İslam Cumhuriyeti “ bölünmesi ortamını kim yarattı? Ülkeyi gerilere kim götürmek istiyor? Daha önce de yazdım; bu ortamdan sadece içerideki hainler değil, düşmanlarımız istifade ederler ve bu en zayıf zamanımızda emellerine daha kolayca ulaşırlar! Türkiye Cumhuriyeti, 85 yıllık tarihinde, hatta daha öncesinde, hiç bu kadar kargaşa yaşamamış ve provokasyonlara bu kadar açık olmamış ve düşmanlara açık vermemişti!

Medya
Ve medya da hiçbir zaman bu kaosa bu kadar hizmet etmemişti! Bir büyük gazetemizin önceki günkü başyazısında, ” Hukuka güvenelim ve artık yargının nihai kararını bekleyelim “ deniyordu! Ama hemen ertesi günkü manşet haberinde, Ergenekon davasına bakacak olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bazı yargıçlarının ” Ergenekoncu “ oldukları şüphesi ortaya atılıyordu! Sormak lazım hangi hukuka, hangi yargıçlara güveneceğiz o zaman?.. Böyle bır şüphenin şuyuu bile, vukuundan beter! 
Ve Radikal Başyazarı İsmet Berkan ” İddianame ve gazetecilik “ yazısında ” Bu noktada, yani artık dava açıldıktan sonra, biz gazetecilerin iddiaları ve bilgileri yansıtırken çok dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizler ne iddia makamı olup suçlayabiliriz, ne de savunma makamı olup iddianameyi eleştirmeye, hatta çürütmeye kalkışabiliriz. Bu noktadan itibaren gazete ve gazeteci olarak bizim görevimiz, iddianamedeki haber unsuru taşıyan bilgileri okuyucularımıza aktarmaktan ibaret olmalı... “ diyor!
Çok doğru da, aynı gün, aynı gazetenin ” Ergenekon bombalarının Hizbullah bombalarıyla aynı olduğu “ iddiasına ne demeli? Bundan önce, başta Radikal ve Taraf, her gün sızdırılan ” iddialarla “ yargılanmış olmalarına ve haklarında adeta hüküm verilmesine ne demeli? Bir yıldır başta Radikal ve diğerleri ve de bizzat Berkan, aslında, doğru gazetecilik kriterlerine göre mi yayınlar yaptılar? Kamuoyunu yönlendirmediler mi? Basın ahlak ve objektiflik ilkeleri şimdi mi, bunca zarar verdikten sonra, şimdi mi akıllarına geldi? Ve provokasyonlarda, ” kaos ortamı “ yaratılmasında, bu gazetelerin, yazarlarının hiç mi sorumlulukları yok! Bundan sonra 21 Ekim’e kadar bu ilkelere, ne kadar sadık kalacaklarını göreceğiz! 

Yazarın Diğer Yazıları