PETROL MAVİSİNDEN ZİFT KARASINA; İŞGAL IRAK
DARBENİN ÇİFTE KUMRULARI PETROL VE EMPERYALİZM

İngilizlerin elindeki Petrol Kumpanyası’nı denetlemek isteyen Abdülkerim Kasım’ı devirmek için ABD ile işbirliği yapan Saddam Hüseyin, müttefiklerince idam edileceğini düşünemezdi

Yedi bin yıllık medeniyet tarihinden geriye yıkıntılar kaldı. Yeryüzünde böyle bir devletin varolduğuna dair neredeyse hiç iz yok; ne bina, ne kayıt, ne kitap, ne tanık, hatta ne de mezarlar ve mezar taşları...
Iraklılar’ın altı yıldır yaşadıkları, neden-sonuç ilişkisine bakıldığında İran’ın hikayesinden farklı değil. Hatta kıyaslandığında, bugünlerde yeşil devrimin yerine kendi bayrağını asmaya çalışan İran’a emperyalizmin teğet geçtiğini düşünenler bile çıkabilir...
İranlılar değişen iktidarların sancısını yaşarken, Irak nötron bombalarının, seyreltilmiş uranyumun ve her işgal döneminin kendine has hastalıklarının sancısıyla kıvranıyor, barış daha kim bilir kaç nesil o toprakların insanlarının sızısını dindirmeye yetmeyecek.

Sömürgeleşmenin kanlı evrimi
Bugünden başlayarak birkaç gün, her petrol kuyusu rejimler ve liderler için mayın sayılan Ortadoğu’nun yakın tarihinde dolaşacağız. Önce Irak’ın sömürgeleşme evrimine bakalım:
1916; İngiliz Sir Mark Sykes ve Fransız Georges Pico, Sykes-Picot anlaşması ile Osmanlı’yı tasfiye ederek, petrol zengini toprakları gizlice paylaşmayı planladılar.
1921; Kral Faysal, peygamber soyundan geldiği için halife boşluğunu da doldurur umuduyla İngilizler’in kukla monarşisinin başına oturtuldu..
1932; Bağımsız(!) Irak, Milletler Cemiyeti üyesi oldu.
1945; İngilizler, bölgenin tek hakimi olmalarına engel olan Fransız varlığına son vermek için Arap Birliği’ni destekledi.
1953; İngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda, Filipinler, Tayland ve Pakistan SEATO’yu imzaladı. 1955; “Primitif yeşil kuşak girişimi”: Sovyetler’i kuşatan NATO ile SEATO arasında koridor görevi görecek Bağdat Paktı imzalandı.
1958; Kral II. Faysal ve Başbakan Nuri El Said öldürüldü. General Abdülkerim Kasım’ın önderliğinde Irak Cumhuriyeti kuruldu. Molla Mustafa Barzani her tür tahrik kampanyasının figüranı olmak üzere sürgünden döndü.
1959; Bağdat Paktı dağıldığı için ABD yeşil kuşak projesine zemin hazırlayacak alternatif planı devreye soktu; CENTO anlaşması imzalandı.
1968; Altıngün savaşlarında İsrail’e karşı alınan yenilgiyi değerlendiren Baas partisi iktidarı ele geçirdi.
1972; Sovyetler Birliği ile Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzalandı. 1977; “Yeşil kuşak” projesi ilan edildi.
1980; Irak İran’a saldırdı.
1990; Irak Kuveyt’i işgal etti.
1991; ABD Çöl Fırtınası harekatını başladı.
1993, 1996, 1998, 2001; ABD Irak’a havadan saldırdı. 2003; Demokrasi işgali başladı!
2009; Ölen sivil sayısı 1.5 milyon (şimdilik).

General Kasım’a CIA operasyonu
Geniş halk desteğiyle monarşi rejimine son veren General Abdülkerim Kasım ABD’nin darbe planlarını mıktanıs gibi üzerine çekecek iki icraata imza attı. Toprak reformu ve İngiliz-ABD şirketleri elindeki Irak Petrol Kumpanyası’nın denetimi. Emperyalizmin verdiği tepki Ürdün ve Lübnan’a asker yığmak oldu.
İngiliz destekli Arap Birliği’ne katılmaması Kasım’ın çizik yemiş adının tümden silimesine yol açtı. Birlik yanlıları 1959’da Musul’da ayaklanma başlattı. Olayın gerisinde Baas Partisi üyesi Saddam Hüseyin üzerinden yürütülen başarısız bir CIA operasyonu yatıyordu. Silahlı Kuvvetlerin büyük çoğunluğu Kasım yanlısıydı. Saddam, “ava giderken avlandı” ve bacağından yaralı olarak Suriye’ye kaçtı.

Kürtler’e ayaklanma eğitimi verdiler
Dört yaşında tahta geçen II. Faysal kadar olmasa da, kendilerine yeni piyonlar arayanlar ellerinin altındaki cevheri hatırladılar; CIA ve MOSSAD tarafından kışkırtılan, hatta eğitilerek örgütlenen, silah desteği sağlanan Kürtler ayaklanmaya başladı.
19 Haziran 1961 günü, “Kuveyt Irak’ın bir parçasıdır” çıkışını yapan ve Irak petrol kaynaklarını Ulusal Petrol Kumpanyası’nın denetimine sokan Kasım, 8 Şubat 1963’te CIA destekli bir askeri darbe ile devrildi ve öldürüldü.
Saddam Hüseyin yarım bıraktığı işin bitirilmiş olmasının rahatlığıyla yeniden Irak’taydı.
ABD, 1972’de Sovyetler Birliği ile imzalanan politik, ekonomik ve askeri konularda işbirliği anlaşmasına tepkisini Lübnan’a yeniden asker yığarak gösterdi.
Arap Birliği ile İsrail arasındaki savaşla birlikte tırmanan ABD karşıtlığının somut göstergesi 1973’teki petrol ambargosu oldu.
Petrole sahip olmasalar bile sahip olacak gücü elinde tuttuklarını göstermek isteyen ABD ve İngiltere seyreltilmiş uranyumlu mermilerin yapımına başlamıştı bile..

Terörist devletler listesinde değişiklik
Saddam Hüseyin Şatt ül - Arap sınırlarını belirleyen Cezayir Anlaşması’na uymadığı gerekçesiyle İran’a saldırı başlatttı. Takvim 21- 22 Eylül 1980’i gösteriyordu.
ABD sonraki yıllarda el altından İran’a silah sattığı ortaya çıkacak olsa da, Irak’a ve Saddam Hüseyin’e tam destek veriyor göründü. İran askeri hedeflerini gösteren uydu fotoğraflarını ve hardal gazını Irak’a veren onlardı.
Destek sadece askeri değil siyasiydi de. 80’lere kadar “terörist devlet” olan Irak, ABD’nin çıkar bekçiliğine soyunup binlerce insanı katlettiğinde “terörist” olmaktan çıkarılmıştı. 1983’te Donald Rumsfeld, Reagan’ın özel elçisi sıfatıyla Irak’a gitti ve bir yıl sonra iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler başladı.
16 Mart 1988’de Halepçe’de beş bin sivilin öldüğü olay o gün bir terör olayı sayılmamış hatta örtülmeye çalışılmıştı. İran-Irak savaşında Saddam’ın işlediği bütün insanlık suçları günü geldiğinde Irak’ı bölmek, Saddam’ı devirmek için kullanılacak kozlar olarak saklanıyordu.
Pandora’nın kutusu Kuveyt’in işgali ile açıldı. Saddam Hüseyin imzalı trajedi fotoğrafları yıllar sonra dünya basınındaydı. Ancak fotoğraf altında verilen bilgiler eksikti;
Tarımı geliştirme bahanesiyle Irak’a yollanan öldürücü kimyasallar ve şarbon anılmamıştı. Zaten Irak’ın ‘demokratik işgal’i sırasında Saddam Hüseyin’in ivedilikle idam edilmesi de bütün bunların anılmasını, gizli pazarlıkların ortaya saçılmasını engellemek için değil miydi?
ABD’nin ulusal güvenlik danışmanlarından Kissinger’ın sözü neden iki tarafında silahlandırıldığını anlatıyordu:
Umarım birbirlerini yokederler!


Petrol cehennemi;KUVEYT

İran savaşının ardından yeniden inşa edilmeye muhtaç hale gelen Irak, çözüm yolunu petrol gelirlerini arttırmakta buldu. Saddam Hüseyin, Körfez emirliklerinin üretimlerini arttırıp petrol fiyatlarında düşüşe yol açacabileceğini hiç hesaplamamıştı. Çünkü o savaşını bütün Araplar adına yaptığını iddia ediyordu. Yıllar önce Kuveyt’i ‘Irak’ın parçası’ ilan eden Abdülkerim Kasım’a darbe girşiminde bulunan Saddam Hüseyin benzer bir gerekçeyle müttefiklerinin hedefi olmuştu. Irak’ın 2 Ağustos 1990’da başlattığı Kuveyt işgaline cevap yanına NATO, BM ve bölge ülkelerini de alan ABD’den geldi. Irak’a karşı girişilen hava harekatı sadece birkaç gün içinde Saddam Hüseyin’in bütün hesaplarını alt üst etti. Kısa zamanda ağır tahribata uğrayan, yüz bine yakın sivilini kaybeden, bütün iletişim, enerji, savunma sistemleri çöken Irak ateşkese razı oldu. Bundan sonra Saddam Hüseyin iki cephede savaşacaktı; Bir yanında; her seferinde yeni bir bahane icad ederek hava saldırılarını tekrarlayan ABD... Diğer yanda; ayaklanan Iraklılar...

Umarım birbirlerini yok ederler! Henry Kissinger’ın İran Irak savaşı yorumu
Kuveyt’in Irak’ın parçası olduğunu söyleyen Abdülkerim Kasım’a karşı darbe girişiminde bulunan Saddam Hüseyin de ‘Kuveyt’i bir Irak ili’ ilan ettikten sonra “kötü adam” ilan edildi.