Anadolu, Kıbrıs ve Balkanlarda ortak mâniler

Mâni Anadolu halk şiirinin en kısa nazım şekillerinden olup doğa, sevgi, ayrılık ve nefret gibi konular yanında dinleyeni yürekten sarsan, umulmadık bir sürprizle sonuçlanan küçük ve bağımsız bir şiir türüdür. Genellikle kadınlar arasında söylenerek Türk kadınının yaşam felsefesini, acılarını, umutlarını genel anlamda dünya görüşlerini dile getirmektedir.

                Anadolu delikanlısı sevgilisine çoğu kez mânilerin dili ile açılır, sevdalısının davranışlarını da yine bir mâniden öğrenir. Karşılıklı konuşup anlaşmayı sıkı yasaklara bağlayan toplum, düğünlere-derneklere, bağ bozumu, bulgur çekimi gibi ekonomik etkinliklere, bayram, panayır ve hıdırellez eğlencelerine mâni söyleme geleneğini sokmakla adeta yasakların kapısını aralamıştır. Dede Korkut''ta:

                               "Koçun türküsünün mânisini ver"

biçiminde rastladığımız mâni kavramı, Yunus Emre''de:

                               "Dilin ile şakırsın

                                Çok mâniler okursun"

biçiminde görülürken, Karacaoğlan''da da:

                               "Karacaoğlan der bir mâni söyle

                                Ezelden kalmıştır bu kanun böyle"

söyleyişi ile görülmektedir. Divanü Lügati''t Türk''te bulunan:

                               "Törtlük tutung özüngge              (Görklü elbiseyi özüne

                                Talıg aşığ adhınka                         Tatlı aşını başkasına

                               Tutgil konuk ağırlıg                         Yedir de konuğu ağırla

                               Yodhsun konuk budhunka"         Ününü yaysın buduna)

biçimindeki bir örnekten anlaşılacağı gibi onbirinci yüzyıldan önce de Türk kavimlerince kullanılmış bir biçimdir. Evliya Çelebi''nin seyahatnamesinde geçen:

                               "Lalanın dibasına / Aldanma dünyasına               

                                Dünya benim diyenin    / Dün gittik dün yasına"             

biçimindeki mâniler bilinen en eski mânilerimiz olarak kabul edilmektedir.

                Mâni biçimi bizce yalnız Türklere özgüdür. Anadolu''da mâni sözü ile karşılanan bu biçim diğer Türk boylarından; Gagauzlar''da: Şın - çın; Azeriler''de: Bayati - mahnı; Hoyrat; Kazaklar''da: Ölen töri - aytıpa; Uygurlar''da: Törtlik, Makedonya Türkleri''nde: Mâne, martıfal; Kıbrıs''ta da Anadolu''da olduğu gibi mâni olarak adlandırılır. Mâni''ye Anadolu''nun çeşitli yörelerinde de değişik adlar verilmektedir. Denizli''de: Deyişme - mana; Kars''ta: Akışta, Urfa''da: Hoyrat; Doğu Anadolu''nun değişik yörelerinde: Baytı sözleri bunlardan bazılarıdır.

                Mâni''yi diğer Türk halk şiiri şekillerinden ayıran en önemli fark, uyak düzeni ile bağımsız dörtlükler halinde söyleniş biçimine sahip olmasıdır.

                Mâniler genellikle dört dize üzerine kurulmakta ve çoğunlukla yedili hece ölçüsü ile yazılmakta olup uyak düzeni aaba biçimindedir. Farklı uyak düzenine uyanları olduğu gibi düğün mânileri arasında sekizli hece ölçüsü ile de söylenenler bulunmaktadır.

                Yapıları bakımından; düz mâni, cınaslı mâni, ayaklı mâni, konuşmalı mâni gibi çeşitlere ayrılan mânilerin Anadolu, Kıbrıs ve Balkan Türkleri arasında en yaygın olanı düz  mânilerdir. Kıbrıs mânileri içinde cınaslı mâni bulunmamaktadır. Yine kesik mânilerden olup İstanbul mânisi dediğimiz "Adam aman!" tekerlemesi ile başlayıp özel bir ezgi ile okunan:

                               Adam aman yayılan / Kırpma mı kâkül müdür

                               Ak gerdana yayılan / Yârim sokağa çıkma

                               Ya kurt kapar ya yılan

biçimindeki mânilere Kıbrıs ve Balkan Türklerinin mânileri arasında rastlanmamaktadır.

                Anadolu''da güzel örneklerini gördüğümüz katar mânilerin çok güzel örneklerine:

                               Karanfilim mor saçtı / Saksılara dolaştı                                 

                               Sen benimsin ben senin / Falcılar kitap açtı                                         

                               Karanfilim pembeden    / Gönül verdim görmeden                         

                               Yaktı kavurdu beni / Yar koynuma girmeden      

biçiminde Kıbrıs mânileri arasında rastlanmaktadır.

                Kıbrıs, Anadolu ve tüm Balkan ülkeleri arasındaki en büyük benzerlik düz mâniler arasındadır.  Anadolu''da gördüğümüz:

                               Altın yüzük yaptırdım / Parmağıma dar benim

                                Şu Zile''nin içinde / Selvi boylu yâr benim

biçiminde söylenen mâni Kıbrıs''ta hemen hemen aynı ifade içinde görülmektedir. Anadolu''da:

                               Mânici başı mısın / Cevahir taşı mısın

                               Sana name yollasam / Başında taşır mısın

biçimindeki mâniye Kıbrıs''ta rastlanırken aynı mâniye Makedonya''nın Üsküp kentinde

aynen  rastlanır. Radoviç ve Manastır yörelerinde ise son iki dizesinde az farkla rastlanmaktadır. Aynı mâni Ohri''de de benzer biçimde söylenmektedir.

                Geleneksel kültürümüzün ortak unsurlarından düğün mânilerinden Anadolu''da söylenmekte olan:

                Samanlık dolu saman    / Efendim aman aman                

                İki eli kınalım / Düğünümüz ne zaman

biçimindeki mânilerin benzerlerine Kıbrıs''ta da rastlanmaktadır.

                Yine kültürümüzün bir parçası,  Ramazan ve bayram mânileri  olup halk arasında  davulcu mânileri adı ile bilinen mâniler de Kıbrıs, Anadolu ve Batı Trakya Türkleri''nin mânileri arasında büyük oranda ortaklık göstermektedir. Anadolu''da:

Besmeleyle çıktım yola / Selam verdim sağa sola                             

Ver efendim bahşişimi   / Ramazan mübarek ola            

biçimindeki mânilere benzer, Kıbrıs''ta ve  Makedonya''da benzer biçimde söylenmektedir.

YARIN: Kahvenin Türk halkının sosyal hayatındaki yeri

Yazarın Diğer Yazıları