Kıbrıs sorununa yaşayabilir, kalıcı ve adil bir çözüm bulmak için 50 yılı aşkın bir süredir müzakereler yapılmaktadır. Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle bugüne kadar herhangi bir anlaşma sağlanamamıştır. İleriye dönük umut da yoktur. Rum tarafı samimi bir şekilde çözüm istememektedir; yapılan göstermeliktir. Rumlar rol yapmakta ve dünya kamuoyunu etkileyerek Kıbrıs'ın tamamına sahip olabilecekleri günü sabırla bekliyorlar. Müzakere masası film setine döndürülmüştür. Adeta Holywood filmi çekilmekte, iş bir mizansenden ileri gidememektedir. Senaryo AB-ABD tarafından yazılmıştır; Türk ve Rum tarafı da verilen rolü oynamaktadır.

Bu bağlamda Rum Yönetimi Başkanı faşist EOKA'cı Anastasiadis'in gelecek yıl Oskar'da "en iyi erkek oyuncu" ödülüne aday gösterilmesini öneriyorum. Anastasiadis kendisine yüklenen rolü ve misyonu hakkını vererek oynamaktadır. Bir an önce çözüm isteyen, adanın yeniden birleşmesi için elinden geleni yapan, sadece Rumların değil Türklerin de haklarını savunan, kalbi barış için çarpan, kendini yurduna adamış insancıl bir kahramanı oynayan Anastasiadis oldukça başarılıdır. Oynadığı role kendini o kadar kaptırmaktadır ki zaman zaman saçma sapan davranışlar içerisine de girebilmektedir.

***

Neydi o İstanbul'daki hali! İnsani Yardım Zirvesi'ne "en sevdiği arkadaşı" -barış ve çözümü birlikte gerçekleştireceği dostu- KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı davet edildi diye yemeğe katılmaması doğru mu olmuştur? Hareket tarzı nasıl açıklanabilir? Rolünün dışına çıkması normal midir? Cumhurbaşkanı Akıncı'nın BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile İstanbul'da görüşmesini "KKTC'nin seviyesinin yükseltilmesi" olarak yorumlaması ve İstanbul'u hemen terk etmesi! nasıl izah edilebilir? Anastasiadis gel-gitler yaşamaktadır.

***

Nikos rolüne yakışır bir şekilde geçtiğimiz hafta, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesi öncesinde bir araya geldiği BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'ye "Müzakereleri yeni bir safhaya sokacak" önerilerde bulunmuştur.

AB-ABD ortak yapımı filmdeki rolünü en iyi şekilde icra eden Anastasiadis'in, Eide'ye prosedürde uygulanmasını istediği yöntemi 4 maddede izah ettiği konusu Rum basınına yansımıştır.

Oskar'a aday Nikos'un yeni yazılan senaryoda talepleri şöyledir: "1-Yakınlaşmalar, karşılıklı anlayışlar ve anlaşmazlıklar belirlensin. Bu, müzakerelerin bütün müdahilleri tarafından yapılacak. Türk tarafının caymaları nedeniyle Anastasiadis, müzakerelerde -her görüşmenin sonunda uzlaşılacak- tutanak tutulmasını da istiyor. 2- Yakınlaşma, karşılıklı anlayış ve anlaşmazlıkların tespit edilmesinin ardından, anlaşmazlıkların üzerine köprü kurulması hedefiyle (prosedürün) hızlandırma konusunda uzlaşılacak. 3- Müzakereler, uzmanlarla takviye edilecek. 4- Müzakerelere konfederasyon unsurları 'ithal edilmesi' çabası kabul edilmeyecek." .

Rum gazeteleri Anastasiadis'in bir saatten fazla süren görüşmesi sırasında Eide'ye "bir daha İstanbul'dakiler gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni küçümseyen faaliyetleri kabul etmeyeceğinin" altını çizerek "toplumlararası müzakereler başka, Kıbrıs Cumhuriyeti başka" dediğini yazmıştır. Oldu olacak KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı Lefkoşa'dan çıkmasın, yurt dışına gitmesin, hatta evinde otursun, dışarıya adımını bile atmasın!!

Bu arada Anastas'ın Oskar ödülü ile yetinemeyeceği anlaşılmaktadır. Anastas gözünü Nobel Barış ödülüne dikmiştir ve bu konuda KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'yı da yüreklendirmeye başlamıştır. İki lider en son görüşmelerinde, müzakere sürecinin yoğunlaştırılmasına karar vermiştir.

İşin şakası bir yana aslında Kıbrıs'ta büyük bir dram yaşanmaktadır.

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı hakikaten samimi bir şekilde çözüm istemektedir ve ekibiyle ciddi bir şekilde çalışmaktadır. Diğer taraftan maalesef Anastasiadis ciddi değildir, çözüm istememektedir ve üstelik hiçbir etiğe sığmayacak şekilde rol yapmakta adeta dalgasını geçmektedir. Başrollerde Anastas'ın oynadığı bu AB-ABD yapımı emperyal filmin senaryosunu Kıbrıs Türkü çöpe atmasını bilecek kadar uyanıktır. Anlayacağınız günün sonunda Anastas Oskar'ı ve Nobel'i olsa olsa rüyasında alabilecektir.