Anayasa Mahkemesi mi yoksa VAR Odası mı?

Bazı akademisyenler için verilen "hak ihlali kararı" küllenmekte olan tartışmayı alevlendirdi.

Öncelikle değinmek istediğim oy oranı 8'de 8 eşitlik. Başkanın "ihlal vardır" diyenler arasında olmasıyla yasalaşan bir karar.

Burada, futboldaki VAR'a benzer durum oluştuğu mutlak. Bu defa da karşıt görüşlü akademisyenler bildiri yayınladı. Bunu yorumlamak için verilen isme bakmak yeterli; 1071 Bildirisi.

Mümkün değil

Olayın ekranlara yansıması CNNTÜRK'le başladı. Ancak, kimileri ilk kez benim kafamda laflar etse de sahiplenemiyorum. Çünkü bunların "geçmişi kandilli." Yani "Sahibinin Sesi" olmaktan GBT'leri mevcut.

Dinlemeyenler, konuşturmayanlar bir aradaydı. Merve Şebnem Oruç'un sözlerine fazla takılmak istemiyorum. Ancak o kadar mekanik, yani rahatsız edici sesi var ki dinlemekte zorlanıyorsunuz. Tınısı ayrı problem. İki kafadaşıyla birlikte CHP Parti Meclisi üyesi Ekrem Kerem Oktay'ı boğdular. Bırakın da konuşayım yalvarmalarından başka laf edemedi.

Oktay'ın bu isteğinin sonuçsuz kalması doğaldı. Çünkü televizyonculuk tarihimizin anchormanı iş başındaydı; "Ercan Gürses." Buradan ona da bir soru sormak istiyorum; "Bu tutumundan dolayı ek para mı veriyorlar?"

Tek taraflı yönetim sırasında kaçacak yer arıyorsunuz. Bu defa karşınıza Fenerbahçe faciası çıktı. Maçı yorumlamak için sadece tek örnek yeterli; "Ersun Yanal, basın toplantısından soru almadan kaçtı."

Suriyeliler

Tartışmanın en ilgi çekici bölümü sona atılmıştı; "Yabancı göçerlerimiz." Ali Haydar Fırat'ın söylediği gibi hükümet, toplumun Suriyelilere tepkisini geç fark etti. Sayıları ise çoktan ikiye katlanmıştı.

Bu ülke bu kadar büyük topluluğu absorbe edemez. Bu konuda fikir birliği sağlandı.

Tuhafıma gidenler HA-VET'e takılıp kalanlardı. Göçmenleri sonuna kadar savunan tek isim Merve S. Oruç'tu. Az daha ağlayacaktı.

Atatürk'e saldırı

Onun rahatsız eden laflarını ele almadan geçemeyeceğim.

Ters kurgu bahanesiyle Atatürk için söyledikleri tahammül edilir cinsten değildi. Ulu Önder'e hakaretler yağdırdı.

Bu bayan gazeteciyi uyarmak istiyorum, sonunda öyle bir savcı çıkar ki, mensubu olduğu grubun torpili dahi onu kurtaramaz!

***

Kalkınma Planı'ndan

+++++++++++++++

Dr. Göktan Ay bu defa 11. Kalkınma Planı'ndaki kültür ve sanatı inceledi. Ay'ın en önemli tespitleri şöyle:

"Aynı benzer/içerikli cümlelerle gereksiz madde çoğaltmasına gidildiği görülüyor.

En büyük değişimi Millî Eğitim kadrolarında görüyoruz. Bunun da yetmeyeceği belli. Atanan isimlerin çalışkan ve liyakatli olması önemli.

Tiyatro ve sinemadaki teşviklere gelince hep 'cek, cak'lara rastlanmakta. Zaten yapılmakta olanların yeni gibi gösterilmesi doğru değil.

İcraatlarda en önemli konunun koordinasyon olduğu gerçek. Kâr amacı güden özel sektörle, makam amacı güden devlet kurumları arasındaki mücadele ortada. Bir başka sorun 'başkanın kim olacağı.'

İtiraf

Bu konuda en çarpıcı tespit Eskişehir milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı'dan gelmişti:

'Farklı kurumlar güzel işler yapıyor. Ama ne yazık ki aralarında iletişim sorunu var.' Bunu söyleyen TBMM Bilişim Teknolojileri Bağımlılığını Araştırma Komisyonu Başkanı. Gerisi size kalıyor."

İTÜ Konservatuvarı'nın tecrübeli öğretim üyesi Dr. Gökten Ay'a teşekkürle yetineceğim. Çünkü her zamanki gibi gerçekleri dile getirdi.

***

Fok Yaşar gibi

Ben Bilirim, 360'ın favori programı haline geldi. Boşluk yakaladım mı bu ekrana kaçanlardanım. Hele yarışmacılar biraz dolu olursa, seyir zevki artıyor.

Geçenlerde benim Pazar Mavramda ele aldığım Trabzon hurması soru olarak karşıma çıktı. Ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti.

Sunucu Alper Ateş'e ise bir uyarıda bulunmak istiyorum. Alkışlayışı tuhaf. Yaşı müsait olanlar hatırlar. Eminönü'nde gösteri yapan bir fok balığı vardı, Yaşar.

Bu marifetli hayvan kuyruğunu yere vurarak destek isterdi. Alper kardeşimin alkışlayış şekli bir tuhaf. Yaşar'ı hatırlatıyor...

...

GÜNÜN SÖZÜ

Çocukluğu olmayanın, gençliği de olmaz. Nurullah Ataç

 

Yazarın Diğer Yazıları