Andımız kararı "gecikmeksizin" uygulanmalı!

Pazar günü "Andımız ve Atatürk Milliyetçiliği" başlıklı yazımda Millî Eğitim Bakanlığı'(MEB) Andımızla ilgili bir sınavın beklediğini yazmıştım. Ancak o yazıya sığmayan, MEB'i bekleyen hukuki prosedürden ve bu prosedürün işleme sürecinin başladığından bahsedememiştim.

Bilmeyenler için, MEB'in Danıştay'ın öğrenci andına ilişkin kararına dair açıklaması şöyle:

"İlköğretim kurumlarından 'Öğrenci Andı' okutulmasına ilişkin yönetmelik maddesi 8 Ekim 2013 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı ilköğretim kurumları yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin birinci maddesinde yürürlükten kaldırılmıştır. Danıştay 8'inci Dairesi 24.04.2018 tarihinde söz konusu yönetmelik hükmünün iptaline, ilk derece mahkemesi olarak temyiz yolu açık olmak üzere karar vermiştir. Söz konusu karar henüz kesinleşmemiştir, hukuki süreç devam etmektedir."

Baştan belirteyim; MEB'in bu açıklamasını, hukuksal bir zemine oturtmak mümkün değil.

Şöyle ki...

İdari Yargılama Usul Kanunu

2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun (İYUK) "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 52'nci maddesi şöyledir:

"Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz."

Dolayısıyla, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamadaki "karar henüz kesinleşmemiştir, hukuki süreç devam etmektedir" gibi ifadeler hukuksal gerçekleri yansıtmamaktadır. Danıştay 8. Daire tarafından verilen karar -temyiz yolu ile bozulmadıkça- verildiği anda hukuksal sonuç doğurmaya başlar.

Yani, Danıştay'ın Andımızın okullarda okutulmasını yasaklayan yönetmelik değişikliğinin iptaline hükmetmesiyle, yönetmelik değişikliği yapıldığı tarihten itibaren yok sayılmaktadır.

Özetle, Millî Eğitim Bakanlığı, Danıştay 8. Dairesi'nce verilen karara göre işlem yapmak, Andımızın okullarda okutulmasını sağlamak zorundadır.

Bununla birlikte, aynı kanunun 28'inci maddesi ise şöyle der:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez."

Bu maddeden, "Millî Eğitim Bakanlığı'nın gerekli işlemleri yapması için 30 gün müddeti var" gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Özellikle koyu renkle belirttiğim "gecikmeksizin" ifadesi burada büyük önem arz eder.

MEB, gerekeni, gecikmeksizin yapmak zorundadır. 30 gün, verilen maksimum müddeti belirtir ve bu süre içerisinde işlemlerin tamamlanmış olması gerekir. Gereken, MEB'in okullara yollayacağı bir yazı ile andımızın okutulması sağlamak olduğundan, kararın tebliğinden 28 gün sonra böyle bir işlemde bulunması hukuki açıdan uygun olmayacak, keza "gecikmeksizin" ifadesi göz ardı edilmiş olacaktır. MEB'in burada gerekçesiz ve keyfi olarak bekleme yetkisi bulunmamaktadır.

MEB'in hukuki açıdan yapması gereken;

1. Gecikmeksizin okullara bir genelge yollamak ve Andımızın okullarda okutulmasını sağlamak.

2. Temyiz talebinde bulunacak ise; yine 30 gün içerisinde temyiz dilekçesini Danıştay Başkanlığı'na sunmak. Eğer, Danıştay 8. Daire'nin kararını uygulamamak için bu noktada yürütmeyi durdurma kararı istemezse veya isteği reddedilirse, o halde Andımızın okunmasına temyiz süreci boyunca da devam edilecektir.

Tabii, beklenti yalnızca ilkini yapması; ama MEB'in başta da belirttiğim açıklaması, ne yazık ki o yönde bir umut vadetmiyor...

Ancak mahkemeden çıkan karar beğenilsin veyahut beğenilmesin, hukuk devleti olmak o kararı uygulamayı gerektirir. Eğer halen hukuk devleti isek, şimdi söz MEB'de...

Yazarın Diğer Yazıları