Andımız ve Atatürk Milliyetçiliği

Atatürk'ün manevi kızı da olan Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden Afet İnan anılarında, andımızın 1933 yılının 23 Nisan'ında dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip'in çocukları ile bayramlaşması sırasında kullandığı kelimelerden ortaya çıktığını belirtir. Reşit Galip, kızlarıyla bayramlaşırken onlara söylediklerinin bir and oluşturduğunu, bu andın Cumhuriyetin 23 Nisan çocuklarına armağan olduğunu Atatürk'e söyler, Atatürk tarafından kabul edilen and metni, 10 Mayıs 1933 tarihli Milli Talim ve Terbiye Heyeti'nin kararıyla uygulamaya konularak, okullarda okutulmaya başlanır…

Taa ki, 8 Ekim 2013'e kadar!

Danıştay süreci

2013 yılına gelindiğinde, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle "öğrenci andı" başlıklı 12'nci madde yürürlükten kaldırılır.

Türk Eğitim-Sen tarafından söz konusu yürürlük değişikliğine karşı açılan dava, reddedilir. Ardından dava, Danıştay Daireleri Genel Kuruluna götürülür ve yine reddedilir. Reddedilme sebebi ise, davacı ile davaya konu andımızı kaldıran yönetmelik hükmü arasında 'güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisi' bulunmamasıdır. Davacının ilköğretim çağında çocuğunun bulunmaması nedeniyle, böyle bir dava için ehliyeti yok denilir.

Ardından gelen "karar düzeltme" talebi ile Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu yeniden toplanır, davayı kabul eder ve böylece yargılama yolu yeniden açılmış olur.

Alınan kararda şu vurgular dikkat çeker:

1. "'Türk' kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adıdır."

2. "Milli Eğitim Temel Kanun'da belirtilen amaçlar doğrultusunda eğitim ve öğretim vermek zorunda olan ilköğretim kurumlarında anayasal, yasal ilke ve kurallara aykırı bir yönü olmadığı yargı kararıyla da saptanmış olan 'Öğrenci Andı'nın kaldırılmasının üst hukuk normlarına aykırı olduğu ve ülkenin geleceği olan çocukların eğitimlerinin milli olmaktan uzaklaşacağı savlarıyla bu davanın açılabilmesi için Türk vatandaşı olmak yeterlidir."

Verilen bu karara kadar, ilgili yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan diğer tüm davalar "ehliyet" yönünden; bir öğrenci tarafından açılan dava ise esastan reddedilmiştir.

Yargı yolunun yeniden açılması ile görülmeye başlanan dava nihayet sonuçlanır ve andımızın okullarda okutulmasını yasaklayan yönetmelik hükmü iptal edilir.

Peki, büyük bir hukuk mücadelesi haline gelen yıllardan beridir yargıyı meşgul eden bu metnin sorunu neydi?

Atatürk Milliyetçiliği

"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına, Türk Milleti denir."

Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal tarafından Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda yapılan 'Türk Milleti' tanımıdır.

Mustafa Kemal'in yurttaşlığa ilişkin görüşlerinin Afet İnan tarafından derlenerek oluşturulduğu "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" isimli eserde, yukarıdaki tanımın yanı sıra müslüman olup Türk olmayanların ve gayrimüslümlerin durumları hakkındaki açıklamaları da yer alır. Buna göre, kendilerine Kürtlük, Çerkezlik, Lazlık, Boşnaklık gibi fikirler propaganda edilenler de Türk topluluğu ile aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlaka ve hukuka sahiptirler; gayrimüslimlere ise kendilerini Türk milletine vicdani arzularıyla bağlandıktan sonra yabancı gözüyle bakılması, Türk milletinden beklenecek bir davranış değildir.

Atatürk'ün ifade ettiği bu görüşler ırk anlayışından uzak bir millet anlayışını yansıtmaktadır. Hiç şüphe yok ki, aynı dönemin ürünü olan andımız metni de aynı milliyetçilik anlayışının ürünüdür.

Buna ek olarak Atatürk, 'millet' kavramını da "dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir topluluk" olarak tanımlamıştır.

Dikkate değer diğer bir nokta ise, Atatürk milliyetçiliğinin Anayasa'nın değişmez, değişmesi teklif dahi edilemez 2'nci maddesinde yer alan Cumhuriyetin niteliklerinden olduğudur. Nitekim Atatürk'ün Cumhuriyeti başarı ile kurabilmesinin sebeplerinden biri de bu milliyetçilik tanımı üzerinden ulus devleti kurmasıdır.

Danıştay, doğru olanı yaptı ve ulus devleti değerine sahip çıktı. Şimdi sıra, Danıştay'ın verdiği bu karara temyiz halinde de sahip çıkmak. Ve devamında ise sıra, genel amacı içerisinde de 'Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmak' yer alan Eğitim Bakanlığına geliyor… Bakalım o, bu sınavı geçebilecek mi?

Yazarın Diğer Yazıları