Ankara'da AKP ile CHP arasındaki oy farkı 57 bine inmiş!..

Sakarya'nın Erenler ve Adıyaman'ın Sincik ilçelerine kayıtlı çok sayıda seçmen İstanbul Adalar'da kayıtlı gözüküyormuş...

Ayrıca, Sultanbeyli, Sultangazi, Ümraniye, Bağcılar, Pendik başta olmak üzere İstanbul'un pek çok ilçelerinden Adalar'a seçmen kaydırılmış...

Özellikle harabe durumda olan, ikamet olanağı mümkün olmayan binalara, yazlıkçı vatandaşların mülklerine, AKP ilçe yöneticisi ve üyelerinin evlerine kayıt yaptırılmış. Bu evler genellikle 2 oda bir salon büyüklüğünde olmasına rağmen, 10-20 hatta 30 seçmen barındırıyormuş.

Ne var bunda!.. Şaşırdık mı?..

Kendi adıma söyleyeyim, hiiç şaşırmadım...

Bu zihniyet 3 bin 129 askerî öğrenciyi 2 koğuşa sığdırıp oy kullandırdı. Vakti zamanında ölüler mezarlarından kalkıp oy kullandı... Taşımalı oy sistemini bu zihniyet Türk siyasi hayatına hediye etti!..

Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, "Cumhuriyet tarihinin en büyük sahte seçmen olayıyla karşı karşıyayız" demiş... Kendisine katılmıyorum, daha bilmediğiniz, tespit edemediğiniz neler vardır neler, diyorum. Ancak metruk binalarda yakaladıkları hayali seçmenlerden ve bu uğurda gerçekleştirdikleri titiz çalışmalardan dolayı kendisini ve CHP İstanbul il teşkilatını canı gönülden kutluyorum. Herkese örnek olması gereken bir çalışma!.. Demek ki, sandığa sahip çıkmak, sadece oy verme günü yapılması gereken bir iş değilmiş. Bunun öncesinde de çok sıkı çalışılması gerektiğini başarılı bir şekilde ispatladılar. Bu arada duyarlı vatandaşların da gayretlerini, emeklerini boşa çıkarmadılar. Adam sendecilik yapmayarak, sahtecilik karşında  gayretle mücadele etme azminde olan kitlelere moral verdiler, onları yeni bir yılgınlık tuzağına hapis olmaktan çekip çıkardılar.

AKP'de bir süredir yaşanan panik ve kavgalar gösteriyor ki, rahmetli dedelerimiz ve ninelerimiz 31 Mart'ta herhangi bir veya bir kaç beldede oy kullanabilirler!.. Sarayda bazı ekiplerin kayıkçı kavgaları eşliğinde hazırlık yaptığı kahramanlık senaryoları da bunun göstergesi. AKP kendi seçmenine bile hâlâ heyecan verebilmiş değil. Bunu ben değil kendileri söylüyor... Özellikle Ankara ve İstanbul'dan gelen son anketler onlar için iyice can sıkıcı bir hal almaya başladı. Geçtiğimiz çok karlı Pazar gününde İstanbul Adalar'da ortaya çıkarılan hayali seçmen skandalı ile ilgili haberleri takip ederken, tivıtırdan dikkat çekici bir mesaja takıldım. "Ankara Kuşu" adlı kullanıcı, mesajında, "yaptığımız kamuoyu araştırması ve izlenimlere göre Ankara'da AK parti, CHP'nin 57 bin oy önünde birinci parti gözüküyor" diyordu. Bu söyledikleri  doğru mu yanlış mı? Bilemem. Elimde anket veya başka bir ölçüm yok. Sadece şunları ifade edebilirim;

"Ankara Kuşu" adlı tivıtır kullanıcısının kim olduğuna dair önemli bir iddia konuşulur iktidar kulislerinde. "Ankara Kuşu"nu R. Erdoğan'a çok yakınlığı ile bilinen AKP'de bir genel başkan yardımcısının eşi hanımefendi organize ediyormuş. "Ankara Kuşu"nun tivıtır üzerinden gönderdiği mesajları fırsat buldukça takip ederim. Doğruluk oranları bir hayli başarılı. İçerden doğru ve kesin bilgi kaynakları olmayan birinin bu başarıyı yakalaması imkansız. Nasıl bir anket metodu uyguladılar da AKP'nin CHP önünde 57 bin oyla önde olduğunu tespit ettiler? Bilemiyorum ama görünen o ki, bu mesaj büyük bir paniği ve acilen tedbir alınması gerektiğini anlatıyor. Ve itiraf etmeye çekindiklerinden ve de korktukları için aslında şu mesajı veriyor; "Ankara'yı kaybediyoruz. Acil önlem alalım."

Şu günlerde, ne zaman bir AKP yetkilisi ile oturup sohbet etsem, yüzlerindeki kaybetme tedirginliğini açıktan okuyorum. Lafı dönüp dolaştırıp, aday belirlemelerdeki sıkıntılara Cumhur İttifakının gereksizliğine ve bazı odakların "reis"i anketler vasıtasıyla yanılttıklarına getiriyorlar. Sonunda laf dönüp dolaşıp "reisin mutlaka bir bildiği vardır"da noktalanıyor!..

İstanbul Adalar'da belgelenen son sahtekarlık da aslında şu uyarıyı veriyor; Sandık güvenliği için çalışmalara daha bugünden titiz bir şekilde başlanmalı. Yoksa 2 odalı bir evden 100 kişi oy kullanabilecek!..

Ne yapılmalı?..

Muhalefet partileri eğer gerçekten 31 Mart'ı kazanmak istiyorlarsa ilk yapmaları gereken iş, askıya çıkan seçmen listeleri ile nüfus kütüklerini titiz bir şekilde karşılaştırmak. Bunun için, genel merkezlerin büyük külfetler ve zahmetler üstlenmesi  gerekmiyor. İl ve ilçelere yayacaklar bu işi. Gönderecekler listeleri teşkilatlarına ve sıkı bir şekilde karşılaştırmaları yapacaklar. Nüfus kütükleri kayıtları ile seçmen listeleri oy verme günü de dahil olmak üzere sıkı bir şekilde izlenecek. Sonra sandık başı ve sonrası güvenliği... Yoksa, "adam kazandı" der geçer, milleti bir daha kandırmış olursunuz!..

Bunca sahtekârlık ortaya dökülmüşken, kayıkçı kavgası ile muhalefet anlayışı sürdürülürse ben olsam YSK üyelerini musalla taşında emekli ederim!..

 

Yazarın Diğer Yazıları