AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Yayman:

“2026 yılı, bizim için reform ve değişim yılı olacaktır.” demiş.

“Bizim için” derken, kim kastedilmiş anlaşılmıyor!

Yetmemiş:

‘Kuruluşundan bu yana siyaseti statükonun değil, milletin lehine dönüştüren bir parti olduklarını’ vurgulamış.

Ve devam etmiş:

“Bu inançla 25 yıl boyunca sessiz devrimler gerçekleştirdik.” demiş.

“Sessiz devrimler” denilince, neyi kastetmiş onu da anlamadım.

Yine de ben bunları duyunca:

“AKP 2026’da reform sürecine girebilir mi?” diye sordum kendime.

Cevap:

“Girilemeyeceği!” yönünde.

*

Çünkü ilk on yıl içinde bir şeyler yapıldı ya, sonra her şey birbirine karıştı.

Allak-bullak oldu.

Kadrolarını kaybetti…

Güvendikleri dağlara karlar yağdı.

Ve bir daha kendilerini toparlayamadılar.

Öyle olunca da iktidarın; vatandaşın hayatına dokunan ne bir politikası ne de reform yapacak hali kalmış olduğunu gösteriyor.

*

Bugün, AKP tarafından son on beş yılı içinde ne var ne yok peyderpey satılmış.

Sonuç olarak da %10 zengin %90 fakir olarak yaşıyoruz çok şükür!

*

Yaşıyoruz da hani bir de ‘Reformlarını yapmadan önce vatandaşla bir hasbıhal olsalar’ diyorum!

İşçiye…

Memura…

Köylüye…

Esnafa…

Ticaret erbabına…

Sanayicisine bir sorsalar “Nasılsınız?” diye!

İnanın bana:

Bir dokunsalar bin ‘Ah’ işitecekler ki bunu kendileri de biliyor.

*

Nereden biliyorlar?

Kapanan iş yerlerinden…

İflaslardan…

İcra dosyalarının dağları aşmasından…

İcralık kredi kartlarının milyonları bulmasından…

Asgari ücretten…

Emekli maaşlarından.

*

Öyle olunca da AKP’nin bundan böyle reform-meform yapacak hali kalmadığını düşünüyorum.

Son on beş yıldır, vatandaş hep bir önceki yılı mumla arar olmuş.

‘Reform’ denilince de -reformun ne getireceği bilinmeyince de- korkuyor insan!

*

Durum böyle olunca, daha pazarın durumunu göremeyen…

Zamların ve enflasyonun önünü alamayan iktidar, nasıl olacak da reform yapacak?

Neyle yapacak bilemiyorum!

Hani halkımız “Duy da inanma!” der ya, ben de duydum, ama inanamıyorum.

*

Hal böyle olunca…

Vatandaşın durumu iyi olmadığında…

Onun ‘Ah’ı göğü deldiğinde…

Düşünüyorum da memleketin hali sahiden içler acısı!

*

Ha dizilerdeki şiddet olayları artık günbegün yaşamımıza girmedi de değil.

O ayrı bir konu!

Bu bir başarıysa, reform ise “İktidar bunu başardı” denilebilir mi, onu da size bırakıyorum.

*

Durum bu minvalde olunca…

Nereden tutulursa tutulsun, tutulan elde kalıyorsa…

Çeyrek asra yakın, bu ülkeyi aynı iktidar yönetiyorsa…

Bu zamana kadar reform yapamamışlar, milleti muhannete muhtaç olmaktan kurtaramamışlarsa…

Bundan sonra -eski gücünü iyiden iyiye kaybetmiş bir iktidarın- yapacağı reformla(!)mı milleti kurtaracaklar…

İnanalım mı?

*

Ben “Artık, AKP reform sürecine girerse memleket perişan olur” diye anlıyorum.

“Yarın, bugünümüzü ararız” diyorum.

Ne bileyim benim hiç umudum yok!

*

Anlamadım ki ben niye böyle karamsarım!