Anlamıyorum… Anlayamıyorum… Aklım almıyor.

‘Ah şu sözcüklerin harfleri yok olsun!’ diyeceğim ya, harfler olmadan heceler…

Heceler olmadan sözcükler…

Sözcükler olmadan da insan bir şeyleri ifade edemez ki!

Dolayısıyla hayatını sözcüklerle kazanan başta siyasiler, gazeteciler, propagandistler olmak üzere, her birimiz ağzımızdan çıkan sözcüklere dikkat edeceğiz.

*

Etmezsek ne olur?

Aklımıza gelen gelmeyen her şey olur.

Bir sözcük yüzünden insan, elindekini avucundakini kaybeder…

Ömrü boyunca dost bildiği ile düşman olur.

Hatta yaşam konforu dahi bozulabilir.

O nedenle bana, “Dünyada en dikkat edilmesi gereken şeyi nedir?” diye sorsalar,

‘Ağzımızdan çıkacak olan sözcüklerdir’, derim.

*

Çünkü, “Söz ağızdayken ‘bizim esirimiz’, ağızdan çıktığında da ‘biz onun esiriyiz” demezler mi?

O nedenle sözcükleri kullanırken, -özellikle de belli konumlardaki insanlar- olabildiğince hassas olmaları gerekir. Aksi halde ağızdan çıkanın toparlanması bazen her birimize ağır yük yüklüyor.

*

Yani, anlayacağınız basitmiş gibi görünen sözcükler, en çok da konuşana zarar verir.

O nedenle sözcüklere dikkat!

*

Ha bazen kimi insanlar vardır ki elde ettiği güçleri nedeniyle yenilmezlik zırhına büründüklerini zannederler…

Mesela haddini bilmeyen parası pulu çok olanlar!

*

Kendilerini her konuda üstün görenler…

Mesela megalomanlar!

*

İçinde bulunduğu durumu hazmedemeyecek kadar bazı gerçekleri göremeyenler.

Mesela hadsiz fenomenler!

*

Toplumdan hiç beklemediği bir teveccüh görüp de o teveccühün sürekli olarak kendileri üzerinde kalacağını düşünenler.

Mesela siyasiler!

*

Elbette daha da sayılabilir.

Bu insanlar, sözcüklerin ne kadar önemli olduklarını bildikleri halde, kendilerini farklı görüyor oluşlarından olsa gerek -ki o insanların etrafındaki dalkavuklar, onları asla rahat bırakmazlar ve biraz da o insanları hataya zorlayanlar onlardır- dolayısıyla muhataplarını hep aşağılarlar, küçümserler, böylece de toplum nezdinde muhataplarını ezdiklerini zannederler ya, işte en büyük yanılgıları tam da buradadır.

*

Bunu ben demiyorum, halkımız diyor.

Ne diyor?

“Kötü söz sahibinindir (Söyleyenindir)” diyor.

*

Ne yalan söyleyeyim Sayın Cumhurbaşkanının:

“Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında ‘Telef” olup gidecek?” sözü, inanıyorum ki partili partisiz birçok insanın canını acıtmış, bu sözcük Sayın Cumhurbaşkanına ağzına yakıştırılmamıştır.

O sözcük benim de canımı acıttı.

Ayrıca da o sözcüğün çok ürkütücü bir anlam içerdiği de aklıma gelmiyor değil.

Kendisine karşı olanları bir şekilde, bir yolunu bulup içeriye tıkar, seçilme hakkını elinden alırım” mı diyor anlamadım ki?

İnsanın aklına bu da geliyor.

*

Çünkü o makam, seçimle elde edilen bir makam?

Ve o makama aday olma şartlarını taşıyan her Türk vatandaşı o makama layıktır, demektir.

Öyle olunca da o ifade, CHP’li herhangi bir cumhurbaşkanı adayına söylenmiş olması -üzgünüm ama- şık değilmiş gibi geldi bana.

*

Bu ülkede mevcut yasalar çerçevesinde kimin nereye ve nasıl aday olabileceği belliyken, böyle bir ifadeyi kullanmak her bakımdan sizce de düşündürücü değil mi?

Belki de ben bu ifadeyi yeterince anlamlandıramıyorum da o nedenle bu olup biteni anlamıyorum!..

Anlayamıyorum!..

Aklım almıyor!..

Üzgünüm!

Yazarın Diğer Yazıları