Anlaşmalarda PKK adı neden yok?

Türkiye, Fırat'ın doğusunda Amerika ile batısında ise Rusya ile anlaştı.

Her iki ülke, PKK uzantısı PYD/YPG terör örgütünü koruma altına alıp 30 kilometre dışına çıkartacaklar.

Peki, terör örgütü ortadan kalkacak mı? Hayır.

30. kilometrelik güvenli bölgenin sınırında bu terör örgütü yine var olacak.

Bu ülkelerden aldıkları destekler yine hatta artarak devam edecek.

Ve daha da önemlisi her iki ülke ile yaptığımız anlaşmalarda ne yazık ki, PKK terör örgütü ile ilgili tek bir kelime yok.

Hepimiz biliyoruz ki, PKK'nın da PYD/YPG'nin destekçisi ülkeler, Barış Pınarı Harekâtı'nın durmasını isteyen ülkelerdir.

Türkiye'nin terörle mücadelesini diplomasi alanında anlatamaması maalesef üzücü bir gerçektir.

Bu ülkelerin teröre desteğini kesmek ise ancak güçlü devlet yönetimi ve güçlü bir diplomasi atağıyla mümkün olur.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamaya göre, mutabakat metni Soçi'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in adları ile anıldı.

Aslında olması gereken "Türkiye ile Rusya arasından imzalanan anlaşma" idi.

MAHİR ÜNAL

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, 13 Ağustos 2018'de Türkiye'ye karşı "belli merkezlerin" kur atağı yaptıklarını belirterek, "O günden başlayıp, Barış Pınarı Harekâtı dâhil 3 kez ekonomimizi mahvetmek için saldırdılar" dedi.

Anadolu Yayıncılar Derneği'nin kahvaltılı sohbet toplantısı sonrası "kahve sohbeti" sırasında Ünal, bu 3 ekonomik saldırı ile Türkiye'deki yatırım fonlarından toplamda 15 milyar dolar çekildiğini ve dolar kurunun 13 Ağustos'ta 7.40 liraya yükseldiğini ancak bugün yine normal seyrine gerilediğini vurguladı.

Peki, 2018'de yaşanan kur atağının nedeni neydi?

Hemen söyleyeyim Rahip Brunson kriziydi.

O zaman Brunson krizini takvimsel gelişimini anımsatayım.

Eylül 2016: Sınır dışı kararı: İzmir Diriliş Kilisesi Rahibi ABD vatandaşı Andrew Craig Brunson'ın "milli güvenliği tehdit eden faaliyetlerde bulunduğu" iddiasıyla, eşi ile birlikte sınır dışı edilmesine karar verildi.

20 yıldır Türkiye'de yaşayan Brunson çifti, İzmir Mimar Sinan Mahallesi'ndeki evlerinden alınarak Göç İdaresi'ne teslim edildi.

9 Aralık 2016: Gizli tanık 'casus' dedi, Brunson tutuklandı

16 Mayıs 2017: Brunson'ın serbest bırakılma talebi, Washington'daki Trump-Erdoğan görüşmesinde gündeme getirildi.

28 Eylül 2017: Erdoğan, "Ver papazı, al papazı" diye FETÖ'cü Fethullah Gülen'le Brunson'un takasını önerdi.

25 Temmuz: Brunson'ın tutukluluğu internet ve tüm iletişim araçlarını kullanabileceği şekilde ev hapsine çevrildi. ABD, bunun yeterli olmadığını açıkladı.

26 Temmuz 2018: Trump, "ABD, harika bir Hristiyan, aile babası ve harika bir insan olan Rahip Andrew Brunson'ın uzun süreli tutukluluk hali sebebiyle Türkiye'ye geniş yaptırımlar uygulayacak. Brunson çok acı çekiyor. Bu masum din adamı hemen serbest bırakılmalı" diye tweet attı.

Açıklamalar gündeme bomba gibi düştü. Hem siyasette hem de piyasalarda şok etkisi yarattı.

Temmuz başında 4,5 olan döviz kuru hızla yükselmeye başladı.

Ankara bu durumu tehdit olarak değerlendirdi.

1 Ağustos: ABD, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e yaptırım kararı aldı.

13 Ağustos dolar kuru 7.40 lira oldu…

12 Ekim: Brunson'ın ev hapsi ve yurt dışı yasağı kaldırıldı, Brunson özel uçakla ülkesine döndü…

Değerli okurlarım,

Rahip Brunson'u verdik ama döviz kurumuz yükseldi, peş peşe gelen zamlarla vatandaşlarımız karşı karşıya kaldı.

FETÖ elebaşı Fethullah Gülen alçağını da alamadık Amerika'nın kollarından.

Peki, biz bu rahip Brunson işinden ne anladık?

Gelelim Barış Pınarı Harekâtı'na.

Türk kahvesi muhabbetinden sonra Mahir Ünal'ı arayarak sordum:

"Belli merkezler" ile kimleri kastettiniz?

Ünal, "Amerika, Avrupa Birliği üyeleri, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır. Bunların hedefi dolar kurunu 10 liraya çıkartmaktı. Türk ekonomisini çökertmekti" diye yanıt verdi.

 

Yazarın Diğer Yazıları