Arapları ne kadar tanıyoruz?

Arapları ne kadar tanıyoruz?

Araplarla iç içeyiz. Suriye''den çoklukla Araplar geldi. Onlar bize, biz onlara alışacağız. (Sahi alışacak mıyız?!). Gidin demek kolay değil; çocukları Türkiye''de doğan, büyüyen insanlara "Size briketten evler yaptık. Yeriniz orası." demek kolay mı?!

"Mülteci-yerli" ilişkisi başka, "Ensar-muhacir" ilişkisi başka. Bütün şartları hazırlasanız, Suriye güllük gülistanlık olsa dahi -imkânsız tabiî- gitmeyecekler. Bunu bir tarafa yazın.

Bu meseleyi yine ele alacağız. Hususiyetle Ensar-muhacir ilişkisi üzerinde duracağız.

Şimdi Araplara dair bir kitaptan bahsedeceğim. "Araplar-Kavimler, Kabileler ve Devletlerin Üç Bin Yıllık Tarihi" Yazarı: Tim Mackintosh-Smith, çeviren: Nurettin Elhuseyni. Hacimli bir eser. (Yapı Kredi Yayınları, 639 s.)

Yazar kitabını "Birleşik bir Yemen''in (1990-2014) ve onunla ölen Ali Hüseyin Eşaab (1998-2016) ile bütün ötekilerin anısına" ithaf ediyor.

Yemen, Tim Mackintosh-Smith gibi benim de içimde bir sızıdır. Çok önce gittim ve yazdım. Belki Yemen''de son Türk''le görüşen benim. Temiz bir Türkçesi vardı. Yüzbaşı Mehmed Ali Harputlu''nun oğlu Durmuş Muhammed Halil. Yemen''de doğmuş. İmam Yahya bağımsızlığı ilân edince, isteyen kalsın demiş. O da kalmış.

Yazar, Hud Suresi''nin 118''inci ayetini başta vermiş: "Rabbin dileseydi insanları elbette tek bir ümmet yapardı. Fakat onlar hep ihtilâf içinde olacaklardır."

Bu ayetin devamını da ben yazayım: "Rabbinin esirgedikleri müstesna; zaten O insanları buna uygun yaratmıştır. Böylece Rabbinin, ''Ant olsun ki cehennemi hem insanlar hem cinlerle dolduracağım'' sözü yerini bulmuş oldu."

Yazar, İngiliz. Yemen''de yaşıyor.

Kitabın Ana başlıkları: Sahneye Çıkış MÖ 900-MS 600 / Devrim: Bölüm 5 Vahiy Devrim Muhammed ve Kur''an /  Bölüm Altı: Tanrı ve Sezar / Hâkimiyet / Gerileme / Tutulma / Yeniden Sahneye çıkış 1800-Günümüz.

Araplar incelenirse, mutlaka İbn Haldun''a atıf vardır, dedim. İndeksine baktım, 40 yerde atıfta bulunmuş. Yazar, "Ön söz"ünde İbn Haldun''un "asabiyet" teorisinden hareketle şu değerlendirmede bulunuyor:

"Arap tarihine ortadan, yani İslam''la başlayan seçkin tarihçilerden biri Albert Hourani''dir. Ele aldığı konuya okuru 14. yüzyılın büyük Arap tarihçisi İbn Haldun''un bir portresiyle çeker. İbn Haldun yıllarca entrikaların ve çatışan hiziplerin ortasında yaşadıktan sonra, Cezayir''in kırsal kesimindeki tahkimli bir köye çekilmiş ve yoğun bir fikri inziva dönemine girmişti. Etrafında olup bitenleri dikkatle inceledi ve kendi ifadesiyle ''bir yayığa dolan kaymak gibi kafasına akan sözler ve fikirler'' (ne şanslı adam!) sayesinde, hanedanların yükselişine ve çöküşüne ilişkin bir model ortaya koydu. Kısaca belirtmek gerekirse, bu model göçebe bir kabilenin (kelime anlamı ''bağlanmışlık'' gibi bir şey olmakla birlikte çoğu kez ''grup dayanışması'' olarak çevrilen) asabiyet yoluyla nasıl birleşebileceğini ve böylece askerî güç kazanabileceğini açıklar. Kabile yerleşik bir devletin yönetimini zorla ele geçirir ve liderleri yeni bir hanedan haline gelir; bir zamanlar çeperde ve başıboş olan yapı, merkezi ve yerleşik konum kazanır. Ancak zamanla (genellikle üç kuşak içinde) hane­danın enerjisi rahat yaşam yüzünden tükenir ve hanedan eski göçebe canlı­lığını koruyan yeni bir kabileye geçer."

Tim Mackintosh-Smith, Yemen''deki iç savaşı kastederek şu yoruma varır:

"İbn Haldun''u dost bir gözlemci olarak gördüm. İkimiz de etrafımızda bir dizi kabile ve hanedan savaşları, anlaşmalar, tertipler ve yeni savaşlar içindeyken, doğrudan tanıklıkla tarih felsefemizi oluşturuyorduk. İbn Haldun''u bir edebi araç olarak kullanan Hourani''den farklı olarak, kendimi istemeden onun kişiliğine bürünür halde bulmaktayım. Bir başka deyişle, tarihi yerinde yaşamaktayım."

"Araplar", klasik tarih kitabı sınırları dışında. Farklı bir değerlendirme.

Okumak lâzım.

Yazarın Diğer Yazıları