Arka Sokaklar ve bugünkü ön sokaklar

Ailece televizyonda her gün heyecan ve beğeni ile izlediğimiz bir dizi var ‘Arka Sokaklar’. Bu dizide İstanbul Emniyeti’nin yani Türk Polisinin bir asayiş biriminin hikayesi anlatılıyor. Bu birim, haydutlarla, mafya babaları ile soyguncularla mücadelede destanlar yaratıyor. Dizideki bütün polis tipleri de başlı başına birer kahraman. Bu dizi hiç de tamamı ile hayali değil. Bugün Türkiye’de hakikaten böyle asayiş birimlerimiz var ve başta PKK eşkıyası ile canları pahasına mücadele etmekte olan her gün şehitler veren birimler var. Bunlara karşılık maalesef aynı zamanda sokaklarda kendi halkına karşı hoyratça davranan, halkı yumruklayan, acımadan biber gazı ve hortumla su sıkan polislerimiz de var. Hangisi gerçek? Maalesef tezat da burada. Yani ikisinin ortasında. ‘İkisi de bizim polislerimiz’ ama hangi polis hakikaten bizim polisimiz. Bence Arka Sokaklar ve yine D Kanal’ında ‘Güzel ve Çirkin’ adıyla yeni başlayan dizide kahraman, bilgili, halktan yana polislerin öyküsünün olacağını tahmin ediyorum. Böyle gerçek payı fazla olan dizilerle halkımızın kafasındaki hoyrat biber gazı sıkan polis imajının giderilmesi kolay olmayacak. Temennim hiç olmaz ise ‘Arka Sokaklar’ gibi hakikat payı fazla olan dizilerle o polisimizin üzerine yüklenen kötü polis imajının giderilmesi. Biliyorum kolay değil. Fakat devam edilmesinde sayısız yararlar da var. Ben ailesinde polisler olan bir kişi olarak ‘Arka Sokaklar’ gibi dizilerin kötü polis imajını silmeye devam etmesini diliyorum.

 


Tarih masasından arta kalanlar

 


Şairiazam Abdülhak Hamit; Endülüs’ü kurtarmak için Cebelitarık’ı geçmeye hazırlanan ve bunun için de gemilerini yakan Tarık’a haykırıyor: İstikamet nereye Tarık?
Otomobilin sedan modelini harcıalem yapan Hanry Ford saçmalamış; Tarih saçmadır demiş. Hiç de öyle değil. Tarihten her zaman herkesin alması gereken dersler vardır. Zira neticede tarihi yapanlar yazarlar.
Fransa’daki Burbon Hanedanı hakkında ‘Ne yeni bir şey öğrendiler ne de hiçbir şey unuttular’demişler. Gerçekten de öyle. Bu sözleri aynen bugün maalesef Türkiye’de yazmakta olanlar için de kullanabiliriz.
Bir de gene tarihte Rubiconu geçmek diye bir tabir vardır. Rubicon, Jul Sezar’ın Almanya seferinde Rubicon Nehrini geçmesi, dönüşü olmayan son bir noktadır. Bu sözü de şimdi bazılarına hatırlatmakta fayda var.
Evet tarih gerçekten eğer ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? diye düşünerek tarih derslerle doludur. Tabii bu dersleri anlayacak ve tarihten doğru dersler alabilecek kafalar varsa. İşin aslı şudur ki bizim tarihimizde Gazi Mustafa Kemal böyle bir kafa sahibiydi. Fakat bugün ki seleflerinde onunla rekabete girişen kişilerde böyle bir kafa  göremiyorum. Keşke onlar Mustafa Kemal ve eseriyle rekabet etmeye kalkışacakları yerde ondan ders alsalar. Ama nerede? Tarihi yazan da yapan da Mustafa Kemal gibi aynı olursa...

Yazarın Diğer Yazıları