Artık dokunun

Bari dokunulmazlıkları kaldırın

Bizde bir söz var: ‘Sarımsağı saklamışlar, kırk gün sonra kokusu çıkmaya başlamış.’ Bizim DTP’liler de öyle. Ama kırk gün bile beklemeden söylemeleri gerekenlerin çoğunu söylediler bile. Daha ilk gün Ahmet Türk: ’Biz PKK’ya terörist diyemeyiz. Bu bizim misyonumuz değil’ dedi. Bunu es geçtik. Söylemeye mecbur olduğunu düşündük. Bunlar artık güya ders almışlardı ve Türkiye partisi olacaklardı. Tam biz bu sözü hazmetmeye çalışırken ve hazmımıza MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına gidip saygılı bir şekilde el sıkışmaları da yardımcı olurken, Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel isimli iki DTP milletvekili ikinci bombayı attı. ’Mecliste Kürtçe yasağı kalksın.’Yani genel projeye uygun olarak iki dillilik de resmileşsin aksi halde 29. isyan otuzuncuya döner dedi. Ve güya bunu önlemek için bunu söylerken de Kürt sorununun bütün ülkeye ait olduğunu ilave etti. Daha sonra DTP’liler Abdullah Gül’ün görüşme talebi üzerine adeta şartlarını ileri sürdüler. Kürt sorununa Abdullah Gül nasıl bakıyor, bunu öğrenmek istiyorlardı. Bunu bilmemeleri mümkün mü? Tabii ki değil. O halde onların niyeti bunu öğrenmekten çok, sürekli tekrarladıkları bir iddianın en üst seviyede dile getirilerek altının bir daha çizilmesiydi. Tıpkı Kışanak’ın söylediklerinin Anayasanın ilk dört maddesine aykırı olduğunu, hukuken bunun mümkün olmadığını bilmesine rağmen, sırf konuyu gündemde tutmak için sarf ettiği sözler gibi. Maksat gündeme girsin, zihinlere kazınsın.

Abdullah Gül’ün Kürt sorunu dediğimiz konuya bakışı, eğer Cumhurbaşkanı olursa devletin bakışı gibi olacaktır. Zaten kendisi de Anayasanın ilk dört maddesine sadakatle bağlı olduğu mesajını, itina ile tekrarlamaktadır. Hoş, istese de başka yapabilecek bir şeyi yok. Çünkü o maddeler demokrasi içerisinde değiştirilemez, teklif dahi edilemez. Ama Gül’ün bu taahhütlerini onların altını boşaltma girişimine karşı da korumasını, o maddeleri zayıflatmamasını beklememiz gerekiyor. Artık PKK uzantısı olduğu saklanamayan DTP’liler, Abdullah Öcalan’dan paparayı yedikten sonra bu tür sözler edebilirler. Herkes biliyor ki onlar için TBMM, bir araçtır. Amaçları farklıdır. Hele Türkiye partisi olmak gibi bir niyetleri hiç mi hiç yoktur. Onların MHP ile el sıkışmalarını bile taviz olarak niteleyip, ilkesizlik olarak gören Öcalan’ın, daha yakalanıp getirilirken uçakta ‘Türkiye’ye hizmete hazırım, zaten annem de Türk’ sözlerini etmesi hangi ilkeyle bağdaşır ki? Sanki DTP’lilerle el sıkıştık diye MHP’liler de bayram yapıyor. Herkes çok mutlu, aman ne iyi, teröristlerle barıştık mı diyorlar sanıyorsunuz, el sıkışırken bile şehitler gelmeye devam ederken...
Biz seçim öncesinde hem yazdık hem de televizyonlarda söyledik. DTP’den eski hataları beklemeyelim, aşırılıklar, saldırgan üsluplar beklemeyelim. Son derece yumuşak olacaklar ve yeni konumlarına uygun sözler sarf edecekler. Barışçı ve Türkiye’ye hizmet arzusu taşıyan ve hatta mazlum resimler verecekler. Evet, sanırım yanılmamışız. Söyleyeceklerini en üst konumda ve en üst mercilerde üstelik bir de dokunulmazlık zırhına sarılarak söylemeye başladılar. Daha bunun arkası gelecek. Normalde söyleyemediklerini, dokunulmazlık zırhı arkasında ve sakin bir üslupla sureti haktan gözükerek söylemeye devam edecekler.

Aslında, eğer gerçekten bunların söylediklerinden rahatsız olunuyorsa, kürsü masumiyeti ve ufak tefek önemsiz suçlar dışında ve bilhassa milli birliğe ve beraberliğe yönelik ifadelerle ilgili milletvekili dokunulmazlıkları, derhal kaldırılmalıdır. CHP’nin böyle bir hazırlığı olduğu biliniyor. MHP ve DSP de buna destek vererek AKP zorlanmalı ve dokunulmazlıklar sınırlandırılmalıdır.
Gerisi gelmek şartıyla ilk tedbir bu olabilir.  

Yazarın Diğer Yazıları