Asalet, siyaset ve spor bakanı;

 80 öncesi Türkiyesinin şartları gereği "Sır" geleneğine bağlı yetiştiğim şerefli bir camianın mensubu olarak sürdürdüğüm bu "ketumiyet" halini bugün bir defaya mahsus bozacağım. Sebep? Elbette Türk sporunun bekası ve kulüplerimizin içinde bulunduğu bu keşmekeşlikten kurtulması. Zira bundan sonra susmak ihanetle eşdeğer bir davranış biçimidir.Yalnız bu kez "insaf ve vicdan sahibi" tüm Siyasetçi, Sporcu, Spor Yazarı ve Kulüp Başkanlarını bu mücadelede doğru tavır da birleşmeye davet ediyorum. Bakınız bu son döneme kadar Sayın Cumhurbaşkanının gölgesine gizlenerek kendilerini bahane edip üzerinden Türk sporunda makam kapmak isteyen bir dizi "makam esnafı!"na  birlikte şahit olduk. Bunların birçoğu bu süreçte hedeflerine ulaştı. Spor Bakanı, Bakan Yardımcısı, Spor Genel Müdürü, Federasyon Başkanı oldular ve kendi gemilerini kurtardılar. Buna rağmen görüyoruz ki, Türk sporunun gemisindeki "delik daha da büyüdü ve su almaya" devam ediyor. Yani kendi gemilerini kurtaranlar maalesef spora çare olamazken, şahsi kazanımları için "çizdikleri senaryolarda figüran!" olmak istemeyen spor teşkilatının yetişmiş, spor eğitimli ve vatansever kadrolarını da, jiletle kazıdılar. Teşkilatı tarumar ederken tabi sistemi de bozdular. Bunu yaparkende işleri sağlam olsun diye, bir yandan da "Göz uçları ile Sayın  Cumhurbaşkanını işaret!" ederek, "yukarı böyle istiyor!" imasında bulundular. Bre oyunbazlar!! Bre tezgahtarlar siz kendisi güçlendikten sonra sizi Bakan, Bakan Yardımcısı, Milletvekili, Genel Müdür, Federasyon Başkanı yapsın diye önünde takla attığınız Sayın  Cumhurbaşkanını, biz Pınarhisar'dan çıkıp muhtar olamaz dedikleri zamanlarda "hiç hesapsız, töreye uyup" paşalimanındaki konutumuzda ağırlarken.... "Protokol tribününde yerin hazır!". FB Onursal Başkanı Güven Sazak ve Başbakanın kardeşi Turgut Yılmaz beylerle birlikte maçları izlersiniz. Zira İBB Başkanı iken bizlere çok katkı sağladınız!" derken, "isteyen değil veren durumundaydık!". Siz ne havadasınız! Asalet bunu gerektiriyordu bunu yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı kendi konutumda ki bu enstantane ve konuşmaların bugün ki canlı şahidi iken, yanımızda rahmetli Şadan Kalkavan ve başka kişiler de vardı. Akabinde 57. hükümet düştüğünde siz "akbabalar gibi uçuşup"makamları yanılttınız. Spor Teşkilatındaki vatansever ve ehil kadroları bir takım "badem bıyıklı, makam esnafı!"ile değiştirip dağıttınız. Planınız tuttu. Bakan, Vekil, Genel Müdür oldunuz. "Rüyasında göremeyecek adamlar sporda ihtisas gerektiren!"görevleri paylaştı. Ne hazindir ki Sayın Cumhurbaşkanı da size inandı. Peki şimdi kulüpler niye batıyor? Bu kulüpleri 18 senede batık duruma getiren kim? O zamandan bu zamana aziz milletimizin ruh ve beden sağlığını korumak için gayret sarfeden ve moral kaynağı olan Spor Kulüplerimizin önce yasasını çıkarıp, sonrada banka borçlarını niçin yapılandırmadınız? İnşaat sektöründeki "mahşerin 5 atlısının!" vergi borçlarını silerken kulüplere niçin cimri davrandınız? Siyaseten Kulüpler kapınızdan hiç ayrılmasın hesabındaysanız bu asil bir davranış değildir. TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Spor Bakanını izledim. Sayın Bakanı destekliyorum. Kendisi bu işi bu duruma getirenlerin dışında, dürüst, gayretli her şeyden önemlisi "terbiyeli bir adam". Dost ve kardeşim Sayın Milletvekili Saffet Sancaklı, Alpay Özalan ve Yasin Öztürk'ün de TBMM'deki destekleri ile birlikte benim de yazıp çizdiğim; 1- Kulüp Başkan ve yöneticilerine "müteselsilen mali sorumluluk!" getirmek kaydı ile kulüpler yasa gayreti. 2-Spor Kulüplerinin banka ve resmî kurum borçlarının yapılandırılması. 3- Devlete tesis yaparak "ömür boyu serbest giriş kartı" hakkı elde edenlerin hakları yok sayılmak sureti ile yapılan ayıbın ortadan kaldırılması, kendisinden müşterek beklentimizdir. Bu yönde atacağı her "asaletli adımında" kendisine desteğiz ve yanındayız.

 

Yazarın Diğer Yazıları