Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Asıl darbe medyayı susturmak...

AKP hükümeti hayali darbe söylentilerinden beslenmeye devam ederken asıl darbe medyaya yapılıyor. Sokakta, meydanlarda, evlerinin önünde saldırıya uğrayan gazetecilerin yanında, RTÜK sopasıyla, hukuksuz uygulamalarla mali cezalar yağdırılıyor. Ulusal medyada haber bile olmayan o kadar çok vaka var ki... Yerel gazeteler de saldırılardan nasibini alıyor. Son 5 yılda kayıtlara geçen 139 gazeteci saldırıya uğradı. Sağolsun...

CHP''nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetecilere yönelik artan saldırıları Meclis gündemine taşıyarak, saldırıların önüne geçilmesi için Meclis Araştırması istedi.

Türkiye''de son 5 yılda 139 gazetecinin saldırıya uğradığını söyleyen Çakırözer, 2021 yılının ilk üç ayında ise, 40 gazetecinin saldırılara maruz kaldığını belirtti. Çakırözer, yılın ilk üç ayında saldırıya uğrayan gazetecileri şöyle sıraladı:

"KRT programcıları Afşin Hatipoğlu ve Osman Güdü, Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu sokak ortasında saldırıya uğradılar. Halk TV programcısı ve Diken yazarı Levent Gültekin İstanbul''un göbeğinde 25 kişilik bir grubun tekmeli yumruklu saldırısına uğradı.

Sadece Ankara ve İstanbul''la da sınırlı kalmadı. Maalesef Anadolu''nun dört bir yanında da devam etti saldırılar. Birkaç gün önce Bursa da yerel bir radyoda program yapan Hazım Özsu silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Aksaray''da Anadolunun Sesi Gazetesinden İzzet Tınmaz, Aydın''da Murat Uçkaç ve Kıymet Sarıyıldız, Uşak''ta EGEM TV''den Feyzi Tokat ve Umuhan Şahin, Rize Nabız Gazetesi muhabiri Ali Osman Ertaş ve Ankara''da Mezopotamya Ajansı''ndan Mehmet Günhan haber takibi sırasında darp edildiler. Boğaziçi Üniversitesi''ne atanan Rektöre yönelik protestoları takip eden gazeteci ise polisin plastik mermilerinin hedefi oldu."

Gazetecilere yönelik saldırıların cezasız kalmasını da eleştiren Çakırözer, kolluk güçlerinin failler ve onların arkasındaki güçlerin üzerine etkin bir biçimde gitmediğine dikkat çekerek, "Mahkemeler tarafından da faillere caydırıcı cezalar verilmemekte. Kasım 2019''da hedef gösterilen Korkusuz yazarı Ahmet Takan Ankara-Dikmen''de evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğradı. Saldırıda kullanılan beyzbol sopası mahkemece delil bile sayılmadı. Saldırgan ise iyi hâli dikkate alınarak 2 bin lira cezaya çarptırıldı. Dikkatinizi çekerim, Türkiye''de bir gazetecinin canına kastetmenin bedeli 2 bin lira, onu da yirmi ayda ödeyecek. Hani caydırıcılık, hani etkin cezalandırma?" diye sordu.

"Bir başka örnek, Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ hedef gösterildi ve Mayıs 2019''da Ankara''da evinin önünde 9 kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı. Canına kastedildi, kafasından, kolundan yaralandı. Demirağ, ifadeye bile çağrılmış değil. Karacabey''de, Yörem Gazetesi sahibi Şaban Önen de saldırıya uğrayan gazetecilerden. ''Bana saldıranlar ilçede elini kolunu sallayarak dolaşıyor'' diyor" dedi.

Ülkede gazeteciye saldırmanın hiçbir müeyyidesinin olmadığını ve cezasızlık politikasının yeni saldırıların önünü araladığını söyleyen Çakırözer, gazetecilere yönelik saldırıların önüne geçilmesi için Meclis''te bir Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Çakırözer, "Önergemizi verdik, bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi''nin araştırmasını istiyoruz. Bir Araştırma Komisyonu kurulsun. Gazetecilere yönelik fiilî saldırıların ardında yatan gerekçelerin, bu cezasızlık politikasının araştırılmasını istiyoruz. Gelin, destek verin, bu konuyu Meclisimiz araştırsın. Altı üstü bir harf değişecek" dedi. İktidarın beğenmediği, duyulmasını istemediği haberlere de erişim engeli getirdiğini söyleyen Çakırözer, "Yolsuzluk, rüşvet, cinsel taciz haberleri engellenmekte. Ucu saraydakilere dokunan her haberin okunması, görünmesi engellenmekte. Biz milletvekillerinin sosyal medya paylaşımlarına dahi erişim engeli getirildiğine şahit oluyoruz" dedi.

Çakırözer, Meclis''ten yaptığı çağrıda şu değerlendirmelerde bulundu; "Bugünlerde sürekli bir darbe söylemi var ya hani, asıl darbe demokrasinin dördüncü kuvveti olan medyanın susturulmak istenmesidir. Asıl darbe basın ve ifade özgürlüğünü koruması gereken kamu kurumlarının ve onların başında olan kişilerin iktidarın sopalığına, iktidarın borazanlığına soyunmasıdır. Ama Türkiye''de her türlü baskıya, sansüre, yasağa rağmen gerçek gazeteciler doğruları, yolsuzlukları, rüşvetleri, gerçekleri yazmaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek."

Yazarın Diğer Yazıları